TURABDİN
Anadilde eğitim mücadelesi: Lukas Aktaş’ın Süryanice yolculuğu…
Turabdin’in Bethkustan köyünde, anadilini ailesinden öğrenen Lukas Aktaş, Süryaniceyi yalnızca bir dil değil, “bir direniş, bir hatırlayış, bir umut” olarak anlatıyor. Çocukluğunda Süryaniceye sarılan Aktaş, bu yıl Artuklu Üniversitesi ve Süryani Dili ve Edebiyatı Bölümü birincisi oldu. Aktaş, “Bu dil olmadan dualarımız eksik kalır, hikâyelerimiz anlaşılmaz hale gelir, hatta mezar taşlarımız bile sessizleşir. Kendi hayatımda eksikliğini derinden hissettiğim Süryanice eğitimi, ileride başkaları için erişilebilir kılmak en büyük hedeflerimden biri” diyor.
Süryani dağlarının esintisiyle üç kadının emeğinden: İzla Cafe
İzla Cafe, Turabdin’de Süryani kadınlarının üretkenliğini, köklü yemek kültürünü ve dayanışmasını yaşatan üç Süryani kız kardeşin emeğiyle Haziran ayında açıldı. Kafeye emek veren kardeşlerden Songül Özgün Gürkan, “Bu kafe, kadın dayanışmasının kalbinden doğdu. Bir yandan bu toprakların kadim dağlarından biri olan İzla Dağı'na bir gönderme yaparken, diğer yandan ablamızın adını, anısını, mücadelesini ve insanlara kattığı umudu bu isimle yaşatıyoruz. Midyat’ta bir halkın ruhunu, kokusunu ve tatlarını hissetmek isteyen herkesi İzla Cafe’ye bekliyoruz” diyor.
Cumhuriyet tarihinde bir ilk: Süryanice kurstan 29 mezun
Türkiye’de yalnızca bir anaokulu bulunan Süryaniler, anadilinde eğitim hakkından faydalanamıyor. Uzman Süryolog ve Turabdin Enstitüsü Başkanı Adem Coşkun’un girişimiyle, Cumhuriyet tarihinde ilk kez, Mart ayında Midyat’ta Süryanice dil kursu açıldı. Üç ay süren kursta 29 öğrenciye eğitim veren Coşkun, “Süryaniler, anadillerine sahip çıkmalı” dedi.
Süryaniler Sayfo’nun 110. yıl dönümünde soykırımın tanınmasını bekliyor
Türkiye’nin pek çok bölgesinde yaşayan 500 bin Süryani’nin “yok edildiği” Sayfo, yani Süryani Soykırımı’nın 110’uncu yıl dönümünde, Süryani Dernekler Federasyonu Başkanı Evgil Türker ile konuştuk. Türker, “Sayfo, Süryaniler için bir dönüm noktası oldu. Sayfo halkımızın kimliğidir. Süryanilerin isteği, Sayfo’nun kabul edilmesi ve yüzleşilmesi. Türkiye Cumhuriyeti bu sorundan kaçmamalı, soykırımı kabul etmeli” diyor.
Gölgede kalan mesele: Lozan ve Süryaniler
İmralı temasları ile başlayan ve PKK kongresinde “fesih” kararı alınmasıyla ilerleyen süreçte, PKK’nin “Lozan” vurgusunda bulunması gündemdeki yerini koruyor. Lozan Antlaşması çeşitli yönleriyle tartışılırken gölgede kalan ve pek tartışılmayan bir mesele de Türkiye’nin gayrimüslim halklarından Süryanilerin yaşadıkları hak kayıpları. Antlaşmanın “Azınlıklar” başlığı altındaki 37 – 44. Maddeleri azınlık toplumlarının eğitim, dini ve geleneklerin korunmasına atıf yapıyor ve aslında herhangi bir grubun ismi zikredilmiyor.
Bugüne kadar sadece Ermeniler, Rumlar ve Yahudiler devlet tarafından bu kapsamda görüldü. Süryaniler ise bu halklar arasında sayılmadı ve 100 yıllık süreçte büyük hak kayıplarına uğradılar. Süryani hakları aktivisti David Vergili, “Var olan eğitim kurumları, sonrasında da dini eğitim merkezleri kapatılarak, asimilasyon ve inkâr politikalarına maruz kaldılar. Varlıkları ve gelecekleri tehlike altında. Süryanilerin anadilinde eğitim hakkı ile yasal ve anayasal güvenceleri sağlanmalı" diyor.
Süryanilerin yeni spor kulübü: Midyat Turabdinspor
Süryanilerin 23 yılın ardından bir spor kulübü oldu. Midyat Turabdinspor, barışı simgeleyen zeytin dalından kulüp logosuyla, Mardin İkinci Amatör Ligi’nde mücadele edecek.