İşkenceci şairin peşinde

BÜRKEM CEVHER

Latin Amerika edebiyatının en önemli romancılarından biri olan Roberto Bolaño’nun ‘Tılsım’ romanını daha önce tanıtmış ve çok sevmiştim. Bu sefer Can Yayınları etiketi ile yayınlanıyor yazarın kitapları. Zerrin Yanıkkaya’nın Türkçeye kazandırdığı ve Bolaño edebiyatının en önemli eserlerinden biri olan ‘Uzak Yıldız’ ise yine ‘Tılsım’daki gibi bize hiç de yabancı olmayan bir konu olan askeri darbe dönemini ve bu dönemde işkence, sürgün ve ölüm arasında seçim yapmaya zorlanan bir neslin, her ne kadar arka kapakta ‘iğneleyici portresini’ yazsa da, bence yürek yakan portresini aktarıyor okurlarına. 

Şiir atölyesi  

İsmi roman boyunca zikredilmeyen anlatıcı, bir şiir atölyesinde tanıştığı Alberto Ruiz-Tagle ile tanışıklığını kitabın başlarında kıskançlıkla karışık bir şekilde anlatır. Şiirlerini çok da beğenmediği Ruiz-Tagle atölye katılımcılarından güzeller güzeli Garmendia kardeşlerin kalbini çalınca daha en baştan anlatıcının antipatisini kazanır. Şiir atölyesine katılanların tümü üniversite öğrencisidir. Ruiz-Tagle ise kendi kendini yetiştirdiğini söyler, ancak o yıllarda kendi kendini yetiştiren alaylı şairler genelde beş parasız olurlar. Atölyenin diğer katılımcıları ya aileleri ile ya da derme çatma pansiyonlarda yaşarken Ruiz-Tagle kent merkezinde fazla eşyası olmayan, perdeleri sürekli kapalı tutulan dört odalı bir dairede yalnız başına yaşamakta, sürekli pahalı kıyafetler giymektedir. Şairler başta bu durumu hiç de şüpheli bulmazlar; ancak olayların ardından fark ederler Ruiz-Tagle’nin evinin, giysilerinin kendilerinden farklı olmasının ve ‘alaylı’ bir şair için fazla paralı gezmesinin garipliğini. 

Bir süre sonra askeri darbe olur ve Ruiz-Tagle’nin Carlos Wieder isimli bir askeri pilot olduğu ortaya çıkar. Artık şiirlerini gökyüzüne dumanla yazmaya başlamıştır Ruiz-Tagle/Wieder. General Pinochet diktatörlüğünde bir anda parlayarak Antarktika’dan Santiago’ya göklere şiirlerini nakşeden bir şair olarak ünlenir Wieder. İyi bir şair midir, bu tartışılır ama kesinlikle yaptığı işte tektir. Bir süre sonra açtığı fotoğraf sergisiyle başka pek çok işte de mahir olduğu ortaya çıkar fakat bu işler o kadar da gurur duyulacak işler değildir. Anlatıcı ve anlatıcının yakın dostu şair Bibiano O’Ryan da Carlos Wieder’in hikayesinin peşine düşerler. 

Her ne kadar solcu bir şair olsa da askeri darbeye kadar anlatıcının asıl uğraşı hep şiir olmuştur. Çevresindeki insanlar yavaş yavaş ülkeden kaçmaya veya kaybolmaya başlarken o şiirle ve şiirleriyle daha çok ilgilenmektedir. Ancak kendisi de bir süre hapse girer ve Wieder’ın ilk gökyüzü şiirlerinden birine bizzat tanıklık eder.

Bolaño’nun sihri

‘Uzak Yıldız’, katil ve şair Carlos Wieder kadar edebiyat, özellikle de şiir hakkındadır. 1970’lerde genç şairleri etkileyen ünlü şairler, Juan Stein ve Diego Soto şiir atölyeleri arasındaki tatlı rekabet de romanda arka planı oluşturur. Edebi eleştirinin muğlaklığı satır aralarında hep karşımıza çıkar. Şiir ve eleştiri ile vahşet kol kola gider. 

Wieder ve anlatıcı arasında belli bir ilişki vardır kitap boyunca. Wieder da anlatıcı da şairdir, her ikisi de hem Stein hem Soto atölyelerine katılır ve her ikisi de farklı nedenlerle daha sonra Şili’den kaçmak zorunda kalır. Biri hükümetten, işkenceden kaçar diğeri yaptığı işkenceler gün yüzüne çıktığı için. Darbe sonrası Avrupa’da yaşamak, orada yeni bir hayata tutunmak zorunda kalan mülteci şairlerin yaşamlarına da tanıklık ederiz. Bu hikayelerin bir kısmı uzun uzun anlatılır; bir kısmına kısaca değinilir, neler olduğunu okuyucunun tahmin etmesi gerekir. 

Roman biyografik anlatı tarzında yazılmıştır ama anlatıcı her şeye vakıf değildir. Boşlukların çoğunu anlatıcının dostu Bibiano doldurur, tutkulu bir şekilde şiir atölyesine katılanların ve yöneticilerin akıbetlerini araştırır. Bu araştırmanın önemli bir bölümü Wieder’a ayrılmıştır. Wieder’ın nerede olduğu bilinmemektedir ama Avrupa’da yayınlanan fanzinlerde farklı isimlerle de olsa Wieder’ın eserleri yayınlanmaktadır. 

Bolaño, romanında duygularının akışına kapılmadan kendine has anlatımıyla sunuyor bir grup genç şairin hikayesini. ‘Uzak Yıldız’ satır aralarına dikkat edilmesi gereken, o satır aralarına sızan hikayelerin de okuyucuyu baştan çıkaracağı bir roman. ‘Uzak Yıldız’da Bolaño korkunç bir vahşeti, o vahşetin ayrıntılarına girmeden vahşete kâh kısaca değinerek kâh hissettirerek anlatıyor. Hele bizim gibi Türkiye’li okurların hiç de yabancı olmadığı olaylardır anlattıkları. Ayrıntıya gerek yoktur okuyucu için, çünkü biliriz neler olduğunu, neler olabileceğini. Belki de o yüzden kitabın kapağını kapattığınızda da kitap peşinizi bırakmıyor. Şiir ve işkence gibi bir araya gelmesi zor olan iki eylemin bir adamın hayatını nasıl etkilediğini ve pek çok kişinin yaşamını nasıl çaldığını görüyorsunuz. Bolaño sihri işte bu çatışmanın ortasında ortaya çıkıyor zaten.

Uzak YıldızRoberto Bolaño
Çeviri: Zerrin Yanıkkaya
Can Yayınları
152 sayfa.