1915-2015

1915-2015 Musadağ’ın yaşadıkları tarihin kendisidir

24 Nisan 1915 tarihi, Musadağlı Ermeniler için tüm Anadolu’dan farklı anlamlar taşıyor. Çünkü bu coğrafya sürgünü diğer yerlerden farklı yaşamış. Şimdi bu acı tarihin 100. yılında ise hem yas havası var Musadağ’da hem de gururlu bir ruh hali. Çünkü Musadağlılar için dağda geçirdikleri 52 günün ve Portsaid günlerinin başlangıcı demek 24 Nisan, direniş ve kurtuluşun ise sembol zamanı.
1915-2015 O gün, İstanbul (Bolis)...

Anahid Tavtyan, 1971'de yazdığı bu mektupta, o zaman bir ilkokulu öğrencisi olan kendisinin gözlerinden 24 Nisan 1915'te yaşananları anlatıyor.
FAİLLER ‘Ermenilere yapılan zulmün ruhu’ Talat Paşa

Tarihçi Hans-Lukas Kieser, Metternich’in 7 Aralık 1915’te Şansölye’ye yazdığı mektubunda belirttiği benzetmeyle ‘Ermenilere yapılan zulmün ruhu’ olan Talat Paşa’nın bir fail olarak portresini yazdı.
1915 KONUŞMALARI Erkeklerin katledilmesi, soykırımın ilk safhasıydı

Ermeni Soykırımı’nın 100. yılında, ilgili literatüre yapılan değerli katkıların başında Prof. Ronald Grigor Suny’nin soykırımın tarihini yazdığı ‘“They Can Live in the Desert but Nowhere Else”: A History of the Armenian Genocide’ (Ancak Çölde Yaşayabilirler: Ermeni Soykırımı Tarihi) kitabı geliyor. Suny ile kitabını, Soykırımı ve Türkiye’nin Soykırıma yaklaşımını konuştuk.
KURTARANLAR ‘Ben ellerimi kana bulamam!’

İstanbul’daki İttihat ve Terakki Partisi merkezinden gelen tehcir emri Kastamonu’ya ulaştığında, Kastamonu Ermenilerini felaketten koruyan aynı zamanda sıkı bir İttihatçı olan dönemin valisi Reşit Bey olmuştu.
1915 KONUŞMALARI ‘1915’in tümüyle tarihçilere bırakılması anlamlı değil’

Ermeni Soykırımı’nın 100. yıldönümü yaklaşırken, Türkiye’nin meseleye yaklaşımında herhangi bir değişim görünmüyor. ‘Tarihi tarihçilere bırakalım’ ve ‘ortak acı’ söylemleriyle özetlenebilecek bu yaklaşım, 1915’te yaşananları tanıma anlamında bir hayli sorunlu görünüyor. Yaşananların esas faili olarak görülen İttihat ve Terakki Cemiyeti üzerine kapsamlı çalışmalarıyla bilinen tarihçilerden Princeton Üniversitesi’nden Prof. Şükrü Hanioğlu’yla hem Cemiyet’in Ermenilerle ilişkisini hem de Türkiye’nin meseleye yaklaşımını konuştuk.
FAİLLER Diyarbekir celladı Doktor Reşid

Mehmet Reşid, 1913’te, âdeta Ermeni Soykırımı sırasındaki uygulamalarının staj alanı olacak Karesi’ye mutasarrıf olarak atanır. Rumların bölgeden zorla gönderilmesinde önemli bir role sahip olan Reşid Bey’in bu ‘başarı’sı, ona, Van, Bitlis, Diyarbekir ve Mamuretülaziz vilayetlerini kapsayan Umum Müfettişliği’nin Kâtib-i Umumiliği unvanını getirir. Dâhiliye Nazırı Talat Paşa, onu “faal, muktedir ve erbab-ı hamiyetten gördüğü” için, bu görevi Reşid’e vermiştir.