BOĞAZİÇİ BALIKLARI

1 / 1

Boğaziçi Balıkları

 

“Önce kıyılar gitti, ardından sandallar, ardından balıkçılar, derken koca bir kentin nimeti gitti...” 
 
İstanbul’un coğrafi şartları balıkların doğal üremesi, gelişmesi ve avlanması için hep özel fırsatlar vermiş. Karadeniz’de beslenen balıklar, Boğaziçi kıyılarındaki dalyanlarda avlanıp taze olarak veya Haliç içlerinde tuzlama, turşu, lakerda, kurutma, tütsüleme gibi tekniklerle işlenerek tüketime sunulmuş. 

Ve neredeyse bir asır önce, 1915’te yayınlanan Osmanlıca bir kitap: ‘Türkiye’de Balık ve Balıkçılık’. Yazarı 1868-Harput doğumlu ve 1927’ye kadar İstanbul Balıkhanesi Merkez Müdürlüğü görevini yapmış olan Karekin Deveciyan. Yazar, bugün hâlâ bilimsel olarak başvuru kaynağı niteliğini koruyan kitabında, I. Dünya Savaşı’nın ilk yıllarında Türkiye kıyılarında yaşayan balıkların tek tek çizimlerine ve detaylı bilgilerine yer veriyor. Kitap, geçen zaman ve doğaya verilen zarar neticesinde İstanbul Boğazı’nda bulunan pek çok balığın neslinin tükendiğini gösteren en somut kaynaklardan biri. 

Bir yanda,  o eski, balıklı-denizli şehir kültürü ve nostalji; diğer yanda “2048 yılında balık türlerinin çoğunun yok olacağı” bilgisi ve çocuklarımıza balığın ne olduğunu ancak fotoğraflardan gösterebileceğimiz bir çağa doğru sürüklenişimizin işaretleri... 

Belgesel film, Karekin Deveciyan’ın yapıtından yola çıkarak geçmişin zenginliğinden bugünün yoksunluğuna nasıl geldiğimizi göstermeyi ve gelecek için alınması gereken tedbirlere dair ortak ve yaygın bir bilinç oluşturmayı hedefliyor.