ROBER KOPTAŞ

1977 İstanbul doğumlu. Türkiye’de demokratikleşme ve insan hakları, siyaset, tarih ve kültür üzerine yazıyor.

Aras’ta çalışmaya ilk başladığımda, üniversite yıllarımda Ardaşes Margosyan okumamı salık vermişti, onun ‘Ermeni Devrimci Hareketi’nde Sosyalizm ve Milliyetçilik’ kitabını. İletişim’in Cep Üniversitesi serisinden çıkan o minicik kitaba sığdırmayı başardığı onca bilgiden, tarihsel perspektifinden, olayları anlatış biçiminden çok etkilenmiştim. 20 yaşına varmamış, dünya ve memleket ahvaliyle yakından ilgili Türkiyeli bir Ermeni genç için, hiçbir şeyin bizlerle başlamadığını, mücadele ruhunun zamanları ve hayatları aşan bir yanı olduğunu apaçık gösteren bir hediyeydi.

Bu günler eninde sonunda geçecek, içerideki düşünce suçluları, muhalifler mutlaka çıkacak ve muktedirlerin gözünde suç olan, bizlerinse yüzünü ağartan eylemlerine yılmadan usanmadan devam edecekler.

Agos’un arşivinde bugün, HDP milletvekili Garo Paylan’ın Meclis Araştırması talebiyle gündeme getirdiği, Nisan-Mayıs 1915’te gözaltına alınarak öldürülen yedi Ermeni milletvekilinden ikisinin hikayesi var. Rober Koptaş 2013 yılında yazdığı yazıda, Mayıs ayında tutuklanan, Osmanlı Meclis-i Mebusanı İstanbul mebusu Krikor Zohrab ve Erzurum mebusu Vartkes Serengülyan’ı ölüme götüren yolu anlatmıştı.

Bu bir veda yazısı. Kurulduğu tarihten, yani Nisan 1996’dan beri okuru, 2006’dan beri yazarı, 2008’den beri çalışanı, 2010’dan beri genel yayın yönetmeni olduğum Agos’tan ayrılıyorum. Etyen Mahçupyan’dan devraldığım görevi Yetvart Danzikyan’a devrederek, gazetemizin sade okurluğuna yeniden merhaba diyorum.

Yeni Şafak yazarı Hilal Kaplan, Agos’un internet sitesinde “Bu dava paralele sığmaz’dan rahatsız olanlara” başlığıyla yayımlanan yazıma gazetesinde bir cevap verdi (“Dink cinayetinin aydınlatılmasını istiyor muyum?”, 21 Ocak). Bu yazı, Kaplan’ın cevabına cevaptır.

Rober Koptaş yazdı: “Bu dava ‘paralel’e sığmaz” başlığından rahatsız olanlara sorulacak soru çok açık: Siz Hrant Dink cinayetinin her yönüyle aydınlatılmasını, siviliyle askeriyle tüm devlet görevlilerinin ve onların üstü konumundaki siyasi sorumluların ortaya çıkmasını ‘sahiden’ istiyor musunuz?

The Cut, Tanrı’ya, insanlığa ve iyiliğe inancını yitirenlere göz kırpan bir armağan gibi. İncil’deki gibi, “Gerçek hepimizi özgür kılacak” diyen bir armağan.

Agos'un arşivinden bu hafta, 26 Şubat 1992'de düzenlenen Hocalı katliamı var. Rober Koptaş, 2013 yılında kaleme aldığı yazı, "Gelecek, Hocalı’nın acısını yüreğinde duyan Ermenilerle, Sumgayit’ten ötürü üzülen Azerilerin ve onlar gibilerindir" sözleriyle sonlanıyordu.