Anadolu’da Ermeniler din görevlisi bekliyor

Diyarbakır, Van ve Kayseri’de Ermeni kilisesi olmasına karşın, Patrikhane tarafından din adamı atanmadığından, bu kiliselerin hiçbirinde düzenli olarak ayin yapılamıyor. Şu anda Türkiye’de, İstanbul’daki kiliseler ve İskenderun’daki kilise dışında hiçbir kilisede daimi bir din görevlisi yok.

Anadolu’daki Müslümanlaştırılmış Ermeniler kimliklerini yaşamakta zorlansalar da, köklerine dönmeye ve atalarının kültürlerini yaşatmaya çalışıyorlar. Karşılaştıkları en önemli engellerden biri, Anadolu’da tahrip edilmiş olmayan kiliselerin sayısının azlığı. Öte yandan, Diyarbakır, Van ve Kayseri’de Ermeni kilisesi olmasına karşın, Patrikhane tarafından din adamı atanmadığından, bu kiliselerin hiçbirinde düzenli ayin yapılamıyor. 

Şu an İstanbul dışında sürekli olarka görev yapan tek din adamı, İskenderun’daki Karasun Manuk Kilisesi’nin ve Vakıflı Köy’deki Surp Asdvadzadzin Kilisesi’nin din görevlisi Peder Avedis Tabaşyan. Tabaşyan’ın yanı sıra, Kıdemli Peder Krikor Damatyan ve Diakon Artun Damatyan, önemli yortuları takip eden haftalarda Anadolu’daki kiliseleri gezerek oradaki Ermeni cemaatiyle bir araya geliyor ve Badarak ayini düzenliyor. İstanbul’da Kadıköy Kilisesi’nin din görevlisi olan Damatyan, şu günlerde ‘Kutsal Doğuş Yortusu’ vesilesiyle Anadolu’da bulunuyor. Ancak Anadolu’daki daimi din görevlisi ihtiyacı devam ediyor. Başepiskopos Ateşyan, bu konudaki sorumuza yanıtı veriyor: “Anadolu’da ayin yapılmıyor diyemeyiz. Peder Krikor Damatyan geçen hafta Elazığ’daydı, bu hafta da Sivas’ta. Peder Avedis Tabaşyan da İskenderun’da görev yapıyor.” Anadolulu Ermeniler ise kiliselerinde daimi bir din görevlisinin olması gerektiği görüşünde.

Diyarbakır merkez

Geçen yıl kurulan Daron Muş Ermenileri Dayanışma Sosyal Turizm Derneği’nin başkanı Armen Galustyan, Patrikhane’yi eleştirerek, Anadolu’daki bir kilisede din görevlisi olması gerektiğini savunuyor: “Diyarbakır çok merkezî bir yerde, Anadolu’daki birçok şehre bir saat mesafede. Haftasonu insanlar rahatlıkla gelebilir Diyarbakır’a. Sadece Diyarbakır’da değil, Van’da da bir din görevlisi olabilir ama hiç değilse Diyarbakır’da sürekli bir din görevlisi olmalı. Her hafta olmasa bile ayda iki kez ayin yapılmalı. Muş’tan Batman’a, Kayseri’ye kadar, birçok şehirde Ermeniler yaşıyor. Bu insanlar kimliklerine dönmüşler, dolayısıyla o kimliği yaşatmak istiyorlar. Bunun için kilise çok önemli.”

Galustyan, kilisenin kendisi için dinden ziyade kültürel bir anlam taşıdığını da belirtiyor: “Benim için kilise, kültürden ibaret. Cenazem oradan kalksın, düğünüm burada yapılsın istiyorum. Ama İstanbul’dan kimse ilgilenmiyor bu konuyla. İstanbul’dan bir temsilci gelmediği sürece, buradaki cemaat de faal olamaz.”

‘Sağlam kilise yok!’

Adıyaman’da yaşayan Hikmet Bakırcı ise, bu şehirdeki Ermenilerin, Süryani kilisesindeki ayinlere gittiklerini belirtiyor. Kadim Süryani Kilisesi’nde ayine katılan cemaatin çoğunluğunun Ermenilerden oluştuğunu söyleyen Bakırcı, çevre illerde de ibadet edilebilecek durumda bir Ermeni kilisesi kalmadığı için, dinî törenlerini başka kiliselerde yapmak zorunda kaldıklarını ifade ediyor: “Buradaki bütün Ermeni kiliseleri tahrip edilmiş. Bu bölgede en sağlam kilise Diyarbakır’da, ancak orası da buraya çok uzak. Ancak dinî bayramlarda gidebiliyoruz. Adıyaman’da ayin yapabileceğimiz tek kilise, Kadim Süryani Kilisesi. Genelde iki haftada bir, ara sıra da ayda üç kez ayin yapıyoruz. Ayine katılanların %80’i Ermeni.”

‘Ermeniler Süryanileşti’

Diyarbakır’da ise durum farklı. Diyarbakır’da yaşayan Melike Dara Günal, Anadolu’daki Ermenilerin zamanla ya Müslümanlaştığını ya da inançsızlaştığını, Diyarbakırlı Ermenilerinse Süryani kültürüne adapte olduğunu söylüyor: “Diyarbakırlı Ermenilerin çoğu, sosyal ve siyasal etkenlerle, ya Müslümanlaşmış ya da inançsızlaşmış. Bu nedenle kilisede bir din görevlisinin olması, bu kesimi etkilemeyecek. Halen Hıristiyan olan Ermenilerin sayısı ise ne yazık ki bir elin parmaklarını geçmiyor. Onlar da Süryani teolojisine yaklaşmış, Süryani Kilisesi’nin kültürüne adapte olmuş durumdalar.”

Günal, Surp Giragos Kilisesi’ne daimi bir din görevlisi atanmasını isteyenlerin de olduğunu söylüyor: “Ermeni kültürünün asal öğelerinden biri olan Hıristiyanlığın öğrenilebilmesi amacıyla din görevlisi isteyenler, az da olsa var. Ancak genel olarak, Hıristiyanlığa dönmek ya da dini öğrenmek amacıyla değil, sadece Ermeni olmanın bir şartı olarak düşünüldüğü için isteniyor. Yani sayıca çok az kalmış Anadolu Ermenileri bir şekilde dinlerini yaşamaya çalışıyorlar. Ancak genç nesil Ermeniler, kiliseden uzaklaştıkça kimliğinden de uzaklaşıyor; ya Süryanileşiyor, ya Kürtleşiyor, ya da Türkleşiyor. Anadolu Ermenilerini bir arada tutmak için bir din görevlisinin varlığı büyük önem taşıyor.”

Kategoriler

Toplum Kilise



Yazar Hakkında

1990 İstanbul doğumlu. Kültür sanat, müzik, insan hakları ve güncel politika haberleri yapıyor.