Kutsal Hafta ve Surp Zadig ne anlama geliyor?

Kutsal Hafta ve Surp Zadig'in ne anlama geldiğini Rahip Zakeos Ohanyan AGOS için yazdı.

Büyük Oruç dönemi Rab İsa Mesih’in Diriliş yortusundan yedi hafta önce başladı. Kilise atalarının öğretilerine bakıldığında, bu yedi haftalık özel dönemin amacının dua ve oruçla inananların kendi yüreklerini sınayıp Rabb’in dirilişine kendilerini hazırlamak olduğu görülür. Büyük Oruç dönemi Pun Paregentan (İyi Yaşam) Pazarı ile başlamıştı. Medz Bahk (Büyük Oruç) süresince kiliselerdeki Kutsal Sofralar (Horan) mor renk perdelerle kapatıldı. Bu, bilerek ve bilmeyerek işlenen hatalar ve günahlar için pişmanlık duyulması gerektiğini hatırlattı tüm inananlara. Ermeni kilisesinin de içinde bulunduğu, Doğu Ortodoks kiliseleri Tanrı sözüne dayanarak, insanı bir ruh ve beden bütünlüğü olarak algıladığından, Hıristiyanlığın ilk çağlarından günümüze dek ruhani tüm alıştırmaların yanı sıra bedenin de eğitilip disiplin edilmesi gerektiğini sürekli savundu.

Büyük ya da Kutsal Hafta, Rab İsa Mesih’in Kudüs’e görkemli girişiyle başlar. Kutsal Salı günü kilise bizlere on bakireler hikâyesini hatırlatır. Buna göre Hristiyan inancı aslında uzun ve meşakkatli ruhsal bir yolculuktur. Bu yolculuk sonunda inananları sonsuz yaşam armağanı beklemektedir. Kutsal Perşembe günü üç önemli olay etrafında yoğunlaşılır. Bunlardan ilki son akşam yemeğidir. Buna göre, İsa Mesih öğrencileriye son kez akşam yemeğinde bir araya gelir. Bu yemekte Mesih ekmeği ve şarabı kutsar ve tüm günahların bağışlanması uğruna Baba Tanrı’ya sunulacak lekesiz ve yegâne kutsal kurban olarak kutsadıklarını öğrencilerine paylaştırır. Daha sonra ise ayak yıkama (Vodınlıva) hatırlanır. İsa Mesih yemekten sonra bir bir öğrencilerinin ayaklarını yıkadı. Bunu yaparak elçilere ve tüm inananlara alçakgönüllülük ve hizmet dersi vermiş oldu. Kutsal Perşembe günü en son hatırlanan, Mesih İsa’nın Getsemani bahçesindeki yalnızlığı, Yehuda İskaryot tarafından para karşılığı ele verilişi, diğer elçiler tarafından tamamen terk edilişi, cesur öğrencisi ve takipçisi Petrus tarafından üç kere inkâr edilişi, tutuklanışı, Yüksek Kurul önünde yargılanışı ve bunun sonunda yaşadığı acı dolu çileli saatlerdir.

Kutsal Cuma sabahı, inananlara, İsa’nın o yöredeki dönemin Roma Valisi Pilatus önünde ölüm cezasına çarptırılışını, askerler tarafından aşağılanışını, uzun ve çileli çarmıh yolunu ve Golgota tepesinde el ve ayaklarından çarmıha gerilerek öldürülüşünü (Haçelutyun) hatırlatır. Aynı günün akşamıysa İsa Mesih’in çarmıhtan indirilerek başta Meryem Ana olmak üzere sadece birkaç sadık imanlı tarafından gömülüşü (Tağum) hatırlanır. Bu durum imanlıları bir kez daha şu gerçekle başbaşa bırakır, ölüleri dirilten, hastalara şifa veren, insanlara gerçeği ve ruhsal özgürlüğü vaaz eden, onları doyuran Mesih, en zor anlarında ve ölümü sonrasında mezara konuluşunda neredeyse yapayalnızdır.

Büyük Cumartesi akşamı ve özellikle Pazar sabahı kilise gerçekten görsel, ruhsal ve duygusal görkemli bir coşkuyla İsa Mesih’in boş mezarını, meleklerin Mecdelli Meryeme verdiği Diriliş müjdesini ve ölülerden kıyam eden Mesih İsa’nın elçilere ve birçok inanana kendini gösterişini kutlar. Bu kutlama aslında şeytana, günaha ve ölüme karşı kazanılmış gerçek ve sonsuz bir zaferin kutlanışıdır. İsa Mesih, çektiği tarifsiz eziyetler, çarmıha gerilişi, ölümü, gömülüşü ve ölülerden hakikaten dirilişi aracılığıyla tüm insanlığa sonsuz ve gerçek kurtuluş yolunu açmış olur. Buna göre Tanrı ve insan arasında artık hiçbir engel kalmamıştır.

Surp Zadiği (Paskalya) takip eden Pazartesi sabahı ise inananlar bu defa mezarlıkları ziyaret ederler. Rab Mesih’de uyuyanlar (Merelots) kiliselerde ve özellikle mezarlıklarda rahmetle ve ruhani bir saygıyla anılır. Bu vesileyle tüm Rab’de uyuyanlar için dualar (Hokehankisd) edilir. Bu durum, İsa Mesih’in sadece yaşayanlar için değil ama fiziksel olarak hayatta olmayanlar için de eziyet çektiği, çarmıha gerildiği, öldüğü ve ölüler arasından kıyam ettiği gerçeğini de gözler önüne sermektedir.

Tüm geleneksel folklorik ananeviler ve dini görkemli törenlerle harmanlanmış biçimde kutlanacak Surp Zadik aslında ve özünde ruhsal anlamda uyanma, bilinçlenme, aydınlanma ve tüm yararsız duygulardan, hislerden, amaçlardan, hedeflerden sıyrılarak Tanrıyla ve herkesle tamamen barışma, kucaklaşma ve İsa Mesih’le ölü olan her unsurdan gerçekten dirilerek yeni ve pırıl pırıl parlayan aydınlık bir yaşama başlama bayramı ve kararlılığıdır. Ama en önemlisi, Surp Zadik aslında bu güne kadar uykuda olduğumuzu fark ederek tüm ölü düşünce, duygu ve amaçlarımızdan istifa ederek ‘Dünyanın malı olmayacağız’ demek ve dahası, aslında yaşantımızı karartan ve bizleri asla doymayan oburlara çeviren tüm ölü etkenlerin arasından sıyrılarak Hayat Güneşi olan Mesih İsa ile aydınlanmaktır.

Surp Zadik mutluluğunu yaşamaya bu kadar yaklaşmışken acaba Mesih İsa’yı içimizde dolu dolu hissedebiliyor muyuz? Geçen yıllara oranla kendimizde bir fark görebiliyor muyuz? Evet, dürüst ve gerçekçi bir şekilde bu soruların yanıtlarını bu kutsal günlerde içtenlikle kendi içimizde aramalıyız.

‘Kardeşlerim çağrınızı göz önünde tutun’ (1. Korint.1.26) diyen Tanrı sözüne ne kadar bağlı ve sağdığız bunu her bir imanlı kendine hiç vakit kaybetmeden sormalıdır. Kendi ellerimizle oluşturduğumuz ve içine hapsolduğumuz mezarlarımızdan çıkmalı ve Mesih’le beraber dirilerek yeni ve anlamlı bir yaşama başlamalıyız. Bunu yapabiliriz. Bu fırsat bizlere sunulmuşken Paskalya heyecanını kaybetmek çok kötü olurdu, öyle değil mi?

O zaman bu yıl Surp Zadik yortusunu gönülden ve gerçekten kutlayalım. Dudaklarımızla değil ama kalpten ‘Krisdos Haryav i Merelots. Orhnyal e Harutyunn Krisdosi’ diyerek dirilen Mesih’le bu dünyadaki hayat mücadelemize azimle devam edelim ve asla hiçbir zorluk ve sıkıntıdan yılmadan Rab İsa’yı tüm kalbimizle yüceltelim ve sevelim.

KRİSDOS HARYAV İ MERELOTS ORHNYAL E HARUTYUNN KRİSDOSİ

MESİH ÖLÜLERDEN DİRİLDİ MESİH’İN GÖĞE YÜKSELİŞİ KUTLU OLSUN

 

BAŞRAHİP ZAKEOS OHANYAN

 

Kategoriler

Toplum Kilise