Borges’in düşsel varlıkları

CAN ULUSOY

Jorge Luis Borges, modernizm sonrası edebi kuşağı etki alanına almış bir yazar, bir düşbilimci. 1940’ların başında eserlerinin Fransızcaya çevrilmesiyle Avrupa’ya açılan yazar, 1970’lerde ise şöhretinin zirvesine ulaştı. Borges,  kalıplaşan edebi kurgu yöntemini fantastik bakış açısıyla tam anlamıyla yeni bir evreye taşırken, 20. yüzyılın yazarlar panteonunda adına yakışır bir yer edindi. Belki de bu sebeple gerçekliği, onu aşan bakış açısıyla birleştiren Borges’in edebi tavrı, bir ekol olarak çağdaşlarını etkilemeye devam ediyor.

Yazarlığının dışında uzun yıllar Arjantin Ulusal Kütüphanesi’nin müdürlüğünü yapan Borges’in edebiyatla olan ilişkisi salt yazma eylemini aşıyor. Kitaplarla olan derin bağını, ünlü otobiyografist James Woodall, ‘’Onun iç açıcı parlaklığı, modernizmin tükettiği ve edebiyatlarını kupkuru bıraktığı Fransız, İngiliz ve ABD kültürüne ilaç gibi gelmiştir. Şaşılacak kadar çok sayıda edebiyatı beslerken aynı zamanda onlardan etkilenmiştir’’ diye açıklıyor.

Mitologyalar dünyası

İlk basımı 1957’de yapılan ‘Düşsel Varlıklar Kitabı’, yazarı tanımak için iyi bir fırsat. İletişim Yayınları’ndan  2015’te Türkçeye kazandırılan eser, okurunu doğu – batı mitologyasının eşsiz varlıkları ve karakterleriyle dolu bir dünyaya buyur ediyor. Borges’in kaleme aldığı önsöz, bize bu dünyayla ilgili her şeyi özetliyor aslında. ‘’Diyelim küçük bir çocuk ilk kez hayvanat bahçesine götürüldü. Bu ilk buluşmada hayvanlar aleminin afallatıcı çeşitliliğine ilk kez tanık olur. Jaguarlar, akbabalar, bizonlar...’’ Var olan gerçekliğin nadir karşılaşmalarından biri olarak nitelendirebileceğimiz bu etkileşim aynı zamanda mitolojilerin varlıklarına da dolaylı bir giriş kapısı. ‘’Şimdi mitologyaların hayvanat bahçesine , sakinlerinin aslanlar değil de, sfenksler, griffonlar ve kentaurlar olduğu hayvanat bahçesine geçelim.’’ 

Borges Fantasia’sı tam da geçmişin bu varlıklarıyla bütünleşiyor. Bu bütünlüğü gerçek bir etkileşime çevirmek  isteyen yazar, okuyucularından kendi yerel canavarlarının hikâyelerini göndermesini isteyerek, kitabın içeriğini zenginleştirmeyi görev edinmekten de çekinmiyor.

‘Çin Ejderhası’ ve ‘Batı Ejderi’

Kitabın oluşum aşamasında geniş kaynaklardan yararlanılmış olması, bu bütünleşmeyi farklı bakış açılarıyla daha yakından hissetmemizi sağlıyor. Örneğin Ejderha imgesini ele alalım, tarih boyunca farklı toplumların bir şekilde tekrar ve tekrar yarattığı bu varlık birçok alanı etkisi altına almış durumda. ‘Çin Ejderhası’  tanrısal bir varlık olarak kabul edilirken, ‘Batı Ejderi’ kötülük saçmak için varlığını sürdürür. Bu farklı konumlanışlar, yaratıldıkları coğrafyalarda edebiyattan, sanata izler bırakmayı sürdüyor. Antik Yunan, Mısır ve Asur medeniyetlerinde ortak olan Sfenksler ise hem şekil hem çağrıştırdıkları açısından birbirinden farklılık gösterir. Yunan tarihçi ve antik yazar Herodot, Yunan Sfenkslerini ayırt etmek için ondan ‘androsfenks’ yada ‘insansfenks’ olarak bahsederken, Perslerin mücevherlerinde sıkça yer verdiği sfenksler ise tapınak koruyucusu konumundalar. Hayvanlar alemindeki ‘pelikan’, kanat açıklığı iki metreye yaklaşan , uzun gagasının altındaki keseyi genişleterek balık yakalayan bir su kuşu. Masallardaki ‘pelikan’ ise, daha küçük olduğu gibi daha kısa ve sivri. Orta çağ hayvan betiklerinde anlatılan bir öyküye göre “Ana pelikan, yavrularını gagası ve pençeleriyle okşarken o denli kendiden geçer ki, sonunda onları öldürür. Baba, üç gün sonra dönüp de yavrularının öldüğünü görünce öyle bir umarsızlığa kapılır ki gagasıyla kendi döşünü deşer. Yaralarında akan kanlar ölü kuşları diriltir.’’ Hikâyenin günümüzü etkileyen kısmı ise pelikanın yavrularını kurtarmak için yaptığı bu fedakarlığın İsa’nın çarmıhta ölümünü anımsatması. Bu sebeple Hıristiyan geleneğinde önemli bir yere sahip olan pelikan birçok dini yapıtta simge olarak kullanılıyor.

Gerçekliğin tanımı

Uzun bir araştırmanın sonucunda ortaya çıkan ‘Düşsel Varlıklar Kitabı’, doğudan batıya bir çok arşivden çıkarılmış kaynakların tozlu sayfalarıyla Borges’in merakını birleştiriyor. Geçmişin eskimeyen canavarları onun parmakları arasında gerçeği anlatmak için birer sembol görevini görüyor. Gerçekliğin bir düşün parçalarının toplamından başka bir şey olmadığını söyleyen yazar, hayal gücünü kaleminden asla uzaklaştırmamış. Belki de bu yüzden eserlerinin sıradışılığı, günümüz dünyasına yeni şeyler söylemeye devam ediyor.

Düşsel Varlıklar Kitabı
Jorge Luis Borges
Çeviri: Celal Üster
İletişim Yayınları
287 sayfa.