Ne olmuş bir kulağım kısaysa?

EZGİ BERK

Bu ay, elimde çok eğlenceli bir kitap var: ‘Şair Kısakulak’. Evet kendisi hem bir şair hem de bir kulağı kısa. Daktilosunun başında kamburunu çıkartarak oturuyor, tabii ki gözlüğü de var. Daha kitabın kapağından mutsuz bir karakterin eğlenceli yaşamına tanıklık edeceğimiz sayfaların içeride bizi beklediğini görebiliyoruz. 

Büyücülerin dünyası

Harry Potter hayranları bilir, büyücülerin dünyasında ‘Düşünseli’ vardır. Büyücüler düşüncelerini asaları yardımıyla kafalarından düşünseli denen mini akvaryum benzeri bir küreye aktarırlar. Kendilerinin anlatmaya mecali olmayan anılarını birileri öğrensin isterlerse düşünseli içine kafalarını sokmasını isterler, böylece o an o olay yaşanırken kişi âdeta film setinin içindeymişçesine olaya tanıklık eder. İşte ‘Şair Kısakulak’ın kapağını görünce onun dünyasına âdeta bir düşünseline düşüyormuşçasına gireceğimi tahmin etmiştim, az bile hayal etmişim!

Kitap, ünlü şair Kısakulak’ın olağanüstü sıkıcı hayatının ayrıntılarıyla başlıyor. Hızlıkoşanlarköy’de yaşayan şairin bir kulağı diğerinden kısa. Küçükken okulda bütün arkadaşları onunla dalga geçiyor, hatta bu durumdan kurtulmak için “Mükemmel Kulak Uzatıcı” kullansa bir işe yaramıyor. Üstelik çok da acı çekiyor bu aleti kafasında taşıdığı süre boyunca. Aradan yıllar geçse bile çekmecesinde Mükemmel Kulak Uzatıcı’nın kullanma kılavuzu var. İçinde aletin nasıl kullanılacağı, uyarılar ve teknil destek bilgileri var. Sanki bizim evin çekmecesinden herhangi bir elektronik cihazın kullanım kılavuzu gibi, ayrıntılı. Gel de tavşanların böyle yaşadığına inanma!

‘Şair Kısakulak’ hüzün dolu biyografisinin bu ayrıntılarına boğulmuşken kapı çalıyor ve postacı tavşan pek çok mektup getiriyor. Bizim aksi şair mektupları hiçbir zaman okumazmış, ama atmazmış da. Hepsini bir kutuda toplarmış. Ama bu defa bütün mektupların arasından büyük, mor ve üzeri ipek kurdeleyle bağlanmış bir zarf dikkatini çekiyor ve açıp okuyor. Şirin adlı hayranından gelen mektup şöyle kendi tanıttığı girizgâhın ardından şöyle devam ediyor: “Sizin muhteşem yeteneğinizin ve şiirlerinizin hayranıyım. Ancak izin verirseniz, aralarından hoşuma gitmeyenleri de söylemek isterim. ‘Ters Prenses’ hikâyesinin sonuyla ilgili gerçekten kafama takılan bir sorun var. Allahım, ne kadar da korkunç bir son!”

Şiir eleştirisi

Şair Kısakulak mektubu bitirdiğinde çok kızıyor. Hem de çok üzülüyor, o kadar üzülüyor ki sağ kulağı seğirmeye başlıyor. Ne zaman üzülse hep aynısı oluyor zaten. Böylesine eleştirilere hiç açık olmadığı için de mektubu buruşturup çöp tenekesine atıyor. Bir sonraki sayfa Şair Kısakulak’ın iç hesaplaşmasından bahsederken kşimdiye kadar yazdığı kitapları da görmemizi sağlıyor. ‘Pörsümüş Havuç’, ‘Kızarmış Gözler’, ‘Şanssız Tavşanın Patisi’, ‘Tatsız Paskalya’, ‘Parmaklıklar Ardındaki Sebze Bahçesi’ adlı kitapları Şair Kısakulak’ın karamsar dünyasını yansıtıyor. Günler günleri kovalıyor ve Şirin’den bir mektup daha geliyor. Yine bir şiir eleştirisi var mektupta. Artık iyice sinirlenen şairin Şirin’e bir cevabı var: “Şirin, Benim hakkımda tamamen yanılıyorsun. Benim çok geniş bir hayal gücüm var; öyle ki ne kadar geniş olduğunu hayal bile edemezsin. Seni hayalimde aynen şu şekilde canlandırıyorum: Koca göbekli, tüylü kulaklı, koca burunlu, sarkık bıyıklı. Sevgiler, Kısakulak, çok yaratıcı bir şair.” Şirin’in pes etmeye niyeti yok. Gel ve beni kendin gör dediği bir telgraf gönderiyor şaire. Hodri meydan! Bizimkinin kulağı o kadar kasılıyor ki şurup içmek zorunda kalıyor. Şu sorunu çözmeyen, ama ağrıyı azaltan ve bebek tavşanlardan uzak tutulması gereken cinsten bir şurubu iki doz lüpletiyor. Şirin’e çok içten ve kendi kusurlarından bahsettiği bir mektupla cevap veren Kısakulak, sonraki günlerde yazdığı öykülerde biraz daha iyimser.

Birkaç kere daha mektuplaşan ikili, yağmurlu birgünde gelen kartpostalın silinmiş kelimelerini yanlış anlayıp yardım istediğini sanan Kısakulak’ın Şirin’in evini basmasıyla yüz yüze sohbetlere başlıyor. Sonrasında neler olduğunu yazar Eva Furnari’nin ağzından okuyun bence.

Kitabın arkasında, kitap boyunca bahsedilen metin türleri hakkında bilgi var. Not, mektup, telgraf, otobiyografi, fabl, kartpostal hakkında kitap karakterleri konuşuyor önce, sonra da altlarında bilgilendirici metinler var kutu içinde. En sonda da yazarın okurları için hazırladığı metin yazma süreci hakkında bilgi veren bir listesi var.

Şirin’den eğlenceli dersler

Karamsar şairin, Şirin sayesinde eğlenceli hale gelen yaşamının yer aldığı kitap, hepimize farklılıklarımızı kusur olarak değil de yaratıcılığımızı ortaya çıkarmak için kullanabileceğimiz özelliğimiz olarak görmemizi, kendimizi sevmemizi hatırlatıyor. Bazen bunu kendi kendimize yapamayıp bir kuyunun içinde düştüğümüzde kurtarıcı arayacağımıza kitaplığımıza gidip gözlüklü, kamburu çıkmış, daktilo başında oturan bir kulağı kısa şairin hayatını hatırlayıp destek alabiliriz! Kitap, aynı zamanda okulda herhangi bir özelliğiyle dalga geçilen çocukların başucundan ayırmak istemeyecekleri türden umut dolu. 

Şair Kısakulak
Eva Furnari
Çeviri: Nazlı Gürkaş
Tudem
55 sayfa.