Sözlüğe katkı çağrısı

‘Türkiye’de Yahudi Olmak: Bir Deneyim Sözlüğü’ adlı çalışma için çağrı yapıldı.

Aylin Kuryel, Raşel Meseri ve Hakan Tuncer tarafından başlatılan çalışmaya katıım için son tarih 31 Aralık 2016. Kuryel, Meseri ve Tuncer tarafından hazırlanan çağrı metnini yayınlıyoruz. 

‘Yahudi olmak’, sınırları kolayca çizilemeyen, çerçevesi ve içeriği sabit olmayan, tarihsel, coğrafi ve kişisel olarak çok çeşitli anlamlar kazanabilen bir tanım. Bir araya geldiğinde, sabit bir kimlik göstereni olmaktan ziyade, belli hafıza biçimlerine, kültürel kodlara, ilişkilenme veya kopuş biçimlerine işaret eden iki kelime. Sadece insanların birbirleriyle değil, ‘Yahudi olmak’ tanımı ile de temas etme veya etmeme şekillerine, ulus-devlet içinde azınlık olma, azınlığın kendi içinde azınlık olma, topluluğun içinde ve dışında benimsenen veya dayatılan kodlara dair alınan pozisyonlara göre anlamı değişen, bulanan, yeniden kurulan bir tanım. Kimisi için nüfus cüzdanının üzerindeki birkaç harften ibaretken, bir başkası için sonsuz bir sürgün anlamına gelebiliyor bu yüzden. Türkiye’de Yahudi olma deneyimi de bulunduğu coğrafyadaki din ve diller ile olan ilişkisi, algılama ve algılanma biçimleri, gitme-kalma ve aidiyet soruları ile hemhal, yerel ve yerel ötesi dinamiklerin özgün bir araya geliş şekilleri ile bağlantılı. ‘Türkiye’de Yahudi Olmak: Bir Deneyim Sözlüğü’, işte bu tanımın yerleşik ve egemen anlamlarını deşeler ve sorgularken, bir yandan da onu tarihsel, kültürel ve kişisel anlar, anılar ve anekdotlar ile yeniden doldurmayı amaçlıyor. Resmi bir ansiklopedinin yapmaktan itinayla kaçınacağı bir şekilde; herhangi bir gerçekçilik, bütünsellik ve kapsayıcılık iddiası olmadan. 

Sözlükteki maddeler, tarihin tam şu döneminde icra edilmiş birer hatırlama/yeniden kurma eylemi olarak görülebilir. Birbirleriyle bazen uyumlu, bazen çelişen, farklı kombinasyonlarla bir araya geldiklerinde kaleydoskop gibi şekil değiştiren, böylelikle Türkiye’de Yahudi olma konusunda düşünmek için farklı zeminler sunan kısa metinler. Yahudi olan veya olmayan, konunun farklı noktalarında duran, farklı deneyim ve fikirlere sahip çeşitli kişiler tarafından yazılmış maddeler. Bu anlamda sözlük, hem oyuncul bir okuma deneyimine, hem de bellek, kimlik ve gündelik hayat üzerine araştırma zemini olmaya açık. İzmirli genç bir Yahudi kızın 80’li yıllarda düzenli olarak aynanın karşısına geçip Türkçesindeki Yahudi aksanından kurtulma çalışmalarından Ladino dilinde ulusun kurucu figür ve mitlerine verilen adlara, tarihsel-politik dönemeçlerin ve popüler kültür öğelerinin deneyimlenme biçimlerinden, Türkçe-İspanyolca karışımı melez kelimelere ve şarkılara uzanan ‘Türkiye’de Yahudi Olmak: Bir Deneyim Sözlüğü’, kayıt tutan, hafıza tazeleyen, kesip biçilebilecek, girip çıkılabilecek, bitmiş olmaktan uzak bir kolaj olarak düşünülebilir. 

Yazacak olanlar kendi madde önerilerini getirebilir. Maddenin uzunluğu 100-500 kelime arasında olabilir. Birden fazla madde yazılması da mümkündür. Katkıda bulunanların isimleri kitabın ilk sayfasında yer alacaktır. Son yazım tarihi 31 Aralık 2016 olup, maddeler aylinkuryel@gmail.com veya deneyimsozlugu@gmail.com adresine gönderilebilir."

Madde örnekleri :

Asansör

isim, Fransızca ascenseur

İnsanları, yükleri bir yapının bir katından ötekine veya yüksek yerlere çıkarıp indiren, elektrikle işleyen araç

Bir süre hizmet dışı kalıp, 80’li yıllarda elektrikli motorla modern hayata adapte edilmeden önce de, 155 basamak çıkmak istemeyen insanların kurtarıcısı olmuştur. Asansörün henüz buharla çalışmakta olduğu dönemlerde sık sık orta yerde kalarak konuklarına küçük ve neşeli korkular yaşattığı anlatılır. Bu durumlarda yolcular ayaklarını yere vurarak görevliyi çağırır. Görevli, asansörün halatlarını kol gücüyle çekerek yolcuları aşağı veya yukarı ulaştırır. Kurtarılmayı bekleyen yolcular Körfez’in mavi sularını ve henüz ayakta kalan Sakız evlerini izlerler. Asansörden atlayarak intihar edenler kimi karamsar kişilerin içini ürpertir, hatıralarını sık sık ziyaret eder. O semtte yaşamış çocuklar ve kimi yetişkinler kamusal alandaki ilk yazılamaları Asansör kabininde görmüştür. Çocukların evde konuşulmayan “ayıp” konularla ilgili ilk eğitimlerini kabin duvarlarındaki karalama ve yazılardan aldıkları söylenir. Asansör çalışırken akıp giden duvarlardaki yazıları okuyabilmek için çocukların okuma yazmayı daha çabuk söktükleri de rivayetler arasındadır. Asansör, İzmir’de Nesim Levi tarafından 1907 yılında açılmış, Halil Rıfat semtine hançer gibi saplanan tarihsel yapıdır.

Mosa

İsim, Ladino

Hizmetçi anlamında kullanılır

Ladino dilinde hizmetçi anlamına gelen bu kelime, orta üst sınıf Yahudi ailelerinin evlerinde çalışan kadınlara verdiği isimdir. Çalışan kadının olduğu ortamlarda ondan “mosa” olarak bahsedilir. Konuşmanın geri kalanı Türkçe olmasına rağmen, “mosa” kelimesinin kadının kendisinden bahsedildiğini anlamasını engelleyeceğine inanılır. Sınıfsal kalkanı sabit tutan efsunlu bir kelimedir adeta. Mosa, belki de Yahudi olmayan işçi kadınlar tarafından en iyi bilinen Ladino kelimedir.

Y

harf

29 harften oluşan Türkçe alfabedeki harflerden biridir, alfabedeki yeri sondan bir öncedir.

13 Ocak 1928’de Türkiye’deki hukuk öğrencilerinin başlattığı ve 1930’lar boyunca devam eden, hükûmet destekli, azınlıkların kendi dillerini konuşmalarını engellemeyi amaçlayan “Vatandaş Türkçe Konuş” kampanyasının akabinde, Yahudiler Türkçelerini geliştirme gayretine girerler. Çocuklarının kamusal alanda zayıf Türkçelerinden dolayı sıkıntı
çekmemesi amacıyla evde bile Türkçe konuşulmaya başlanır. Lakin, aksanlı bir Türkçedir konuşulmakta olan. Bu dönemde okula devam eden çocuklar, Türkçe öğretmenlerinin sitemlerine maruz kalır. Yahudi çocuklar, “g” harfinin yerine “y” harfini kullanmaktadır. Y harfi, çocukların o dönemde sıkça duydukları, “Evladım yitti değil, gitti!”, “yün değil, gün!”, “yelmek değil, gelmek! Aileleriniz size konuşmayı hiç mi öğretmiyorlar!” gibi cümlelerin baş kahramanıdır. Bkz. Aksan

Kategoriler

Güncel Azınlıklar



Yazar Hakkında