Lefter’i bir de böyle seyredin

Adalar Müzesi, Büyükada Çınar Sergi Alanı’nda, futbolun efsane ismi Lefter Küçükandonyadis için sergi düzenliyor. ‘Lefter: Biz Bu Memleketi Seninle Sevdik’ adlı serginin küratörü Ersin Salman, hazırlık macerasını anlattı.

ZEYNEP EKİM ELBAŞI

zeynepekim@agos.com.tr

Adalar Müzesi, Büyükada Çınar Sergi Alanı’nda, Ocak ayında hayatını kaybeden Türkiye futbolunun efsane ismi Lefter Küçükandonyadis anısına bir sergi düzenliyor. 24 Haziran Pazar günü açılacak olan ‘Biz Bu Memleketi Seninle Sevdik Lefter’ ismini taşıyan serginin küratörü Ersin Salman Fenerbahçe tutkunu eski bir reklamcı. Üç yıldır Büyükada’da yaşayan Salman’la, hazırlıkların tüm hızıyla sürdüğü Çınar Sergi Alanı’nda sohbet ettik.

“Beni arkamdan ittiler bu işin içine” diyen Salman, ilk küratörlük deneyimini şöyle anlatıyor: “Adalar Vakfı Başkanı Halim Bulutoğlu ‘Gel şu çalışma grubunun içine gir’ dedi. Çalışma grubunda Oral Çalışlar, Atila Güner, Halim Bulutoğlu ve Deniz Koç vardı. ‘Peki’ dedim ve giriş o giriş... Bir havuzun içine arkamdan itilmiş gibi oldum. Şikâyet etmiyorum ama uzun yıllardır bu kadar gergin ve zorlayıcı bir çalışma içine hiç girmemiştim.”

‘Sert rüzgârları zayıf bir melteme dönüştürdü’

Lefter, birçok Fenerbahçeli futbolsever gibi Salman’ın da kahramanı olmuş. “Lefter, Büyükadalı bir Rum olarak Türkiye için çok önemli bir şey ifade ediyor” diyen Salman, futbolcunun kendisi ve toplum için önemini şöyle anlatıyor: “Çoğunluğun dışında olan bir insanın çoğunluk tarafından bu kadar sevilmesi, sertliklerin kırılmasını sağlayan bir şey. Lefter için çoğu zaman bir nefret söylemi ifade edilmemiştir. Bazen rakip taraftarlar kızdıkları zaman ‘kefere’ diye bağırmışlardır, o da buna sinirlenip üç tane gol atmıştır. Her toplumda en sevdiği insanı bile incitecek milliyetçi insanlar olabilir. Ama Lefter, bu sert köşeleri yumuşatmış bir figürdür. Ancak bu, 6-7 Eylül’de Lefter’in evinin camına taş atılmasını engellememiştir. 6-7 Eylül’de küçük zararlar görmüştür. Varlık Vergisi’nde ise bir zarar görmemiştir. Bununla ilgili olarak ‘Zaten yoksul bir aileydik, verecek bir şeyimiz yoktu’ derdi.”

Salman, Lefter’in yalnız kendisi için değil Türkiye toplumu için de “sert rüzgârları zayıf bir melteme dönüştürdüğünü” söylüyor. Bu yüzden de bu sergi için ‘Biz bu memleketi seninle sevdik Lefter’ şiarıyla yola koyulmuşlar. “Bu memleket Lefter’lerle, Agop’larla, Hrant’larla Hasan’larla, Hüseyin’lerle güzel. Lefter o sevgi figürlerinden biriydi” diyor Salman.

Bir hayatın izinden

‘Lefter Sergisi’nin altbaşlığı ‘Vixit’. Eski Romalılar, yitirdikleri insanların ardından “öldü” demez, ‘yaşadı’ anlamına gelen ‘vixit’ sözünü kullanırlarmış. Ersin Salman “Biz Lefter’i böyle anmak istedik, onun yaşamını anlattık. Yaşadı ve iyi ki yaşadı. Bu böyle bir sergi” diyor.

Serginin ‘Biz Adalar’ı seninle sevdik’ başlıklı bölümünde Adalı Lefter, ‘Biz çubuklu formayı seninle sevdik Lefter’ bölümünde Fenerbahçeli Lefter anlatılıyor. ‘Biz milli maçları seninle sevdik Lefter’ bölümü ise, 1956 yılında yapılan tarihi Türkiye-Macaristan maçıyla başlayıp, Lefter’in önemli roller üstlendiği diğer maçlarla devam ediyor. Salman bu bölümü anlatırken özellikle bu tarihi maça değiniyor: “Macaristan milli takımı o zamanlar bugünün Barcelona’sı gibi bir şeydi, önüne gelen takımı perişan ediyodu. Türkiye’ye geldiler. ‘Yenileceğiz ama, kaç tane gol yiyeceğiz?’ diye izliyorduk o maçı. Fakat Lefter’in iki, Metin Oktay’ın bir golüyle Türkiye 3-1 kazandı maçı. Bazı dünya ajansları, kesin bir yanlışlık vardır bu işte diye, ‘Macaristan yendi’ olarak verdi sonucu. Müthiş bir sansasyon oldu.”

Lefter’in Fenerbahçe’nin dışında oynadığı ya da çalıştırdığı takımlarla ilgili bir bölüm de var sergide. Salman, ‘Biz Galatasaray’ı seninle sevdik’ adlı bölümle ilgili olarak “Galatasaray bizim en büyük rakibimizdir. Onlar da bizi öyle görürler. Fakat Lefter sayesinde karşı takımlarla en güzel dostluklarımızı yaşadık” diyor ve ekliyor:

“Fenerbahçe’nin diğer takımlarla olan ilişkisinde Lefter hep olumlu bir rol oynamıştır. Mesela milli takımdan arkadaşı olan insanlar Galatasaray’ın simgesidirler. Ama onlar Lefter’in, Lefter de onların hayatında büyük rol oynamıştır. Birbirlerine takılmışlardır ama düşman olmamışlardır hiç.”

‘Biz seni çok üzdük, hakkını helal et Lefter’ başlıklı bölümde, ünlü futbolcunun 6-7 Eylül olaylarında yaşadıklarına, kimi zaman ‘gâvur’ diye dışlanmasına değiniliyor. Sergide Lefter’in özel hayatına, ailesine dair fotoğraflar da var. Ayrıca Taksimspor’da yetişen Lefter’in, farklı zamanlarda da olsa, yine Taksimspor’da oynayan Hrant Dink’le aynı formayı giydiğine de dikkat çekiliyor.

Küratörün ‘keşke’si

“Burada çok sefer karşılaştım onunla” diyen Salman, Lefter’le ilgili bir pişmanlığını şöyle anlatıyor: “İlk kez Saat Meydanı’nın oradaki Yüksek Kahve’de gördüm onu. Adalı olduğunu biliyordum ama yine de gözlerime inanamadım. Gideyim, sarılayım, kucaklayım, elini öpeyim, bir şey yapayım istedim ama o koca adamı rahatsız etmek istemedim. Kendini biraz insanlardan geride tutardı. Bu üç yıl boyunca, gidip bir elini tutsam, ‘merhaba’ desem diye geçirdim aklımda. Olmadı. Yapmak istemedim. Şimdi onun elinin sıcaklığını hissetmediğim için çok pişmanım. Keşke yapsaymışım.”

Yıl boyu açık kalacak olan sergi, Lefter’i tanımak isteyenler için kaçırılmaz bir fırsat.