Siyasetin kadınla zorlu imtihanı

KARİN KARAKAŞLI 

Resmi tarihin yalanları ve boşluklarıyla uğraşmak, her muhalif hareketin ve tek tek bireylerin başlıca mücadele alanı. Feminist hareket de bu noktada erkin ya görmezden geldiği, sesini kıstığı ya da gerçeğini tahrif ettiği kadınların tarihine birinci elden sahip çıkmasıyla sadece kadın tarihi değil, insanlık tarihi açısından çok büyük katkı ve emek sağlamış bir siyasi özne. Hareketin öncü isimlerinden, kendi deyimiyle ‘feminist kadın hareketinin en yaşlı üyelerinden biri’ olan siyaset bilimci Şirin Tekeli’nin, kırk yılı aşkın emeğini bir araya getiren ‘Feminizmi Düşünmek’ kitabı, tam da bu feminist mücadele tarihine ve siyasetin kadınla imtihanına derinlikli bir bakış ve hepimiz için çok sağlam bir temel sunuyor.

Çalışmalarını hiçbir dönemde akademiyle sınırlı tutmayan Şirin Tekeli, örneklerine çok az rastlanan iki sac ayaklı bir külliyat armağan etmiş; bilgi ve deneyim. Paris Hukuk Fakültesi’nde hukuk öğreniminin ardından Lozan Üniversitesi Siyaset Bilimi Fakültesi’nden mezun olan ve 1981’de YÖK yasasının çıkması üzerine üniversiteden istifa eden Tekeli, seksenlerden itibaren feminist kadın hareketi içinde aktif olarak yer aldı. İnsan Hakları Derneği, Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi, Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakıfları, Kadın Adayları Destekleme Derneği (KA-DER), İnsan Hakları Derneği, Helsinki Yurttaşlar Meclisi, Anakültür Kooperitifi, Winpeace Türk-Yunan Kadınları Dostluk Girişimi ve son olarak da, Kadın Hukukçuları Destekleme Vakfı (KAHUDEV) gibi kuruluşların kurucu üyeliğinde bulunan Tekeli, kitapları ve çevirileriyle de gerek siyaset bilimi gerekse feminist kuramı besleyip zenginleştirdi. ‘Feminizmi Düşünmek’ işte bilgi ve deneyimi kişiliğinde birleştiren bir bilim kadının ve aktivistin hazine sandığı.

Kayıt ve bellek

“Bu kitabı yayınlamamın ana nedeni, tarihe not düşmek. Kadınların tarihini bilenler, bu tarihin inişli çıkışlı olduğunu ve kadın hareketinin güçten düştüğü dönemlerde kadınların tarihinin elbirliğiyle unutturulduğunu, hatta belgelerinin kaybolduğunu iyi bilirler” diyor kitabın sunuş yazısında Şirin Tekeli. Alternatif haber kaynaklarının, bin bir emekle oluşturulmuş derneklerin kapatıldığı, temelin propaganda aygıtı gazetelerin hakikati elimizden aldığı bugünlerde Tekeli’nin sunduğu birikim, daha da büyük bir kıymet kazanıyor.

Kronolojik bir düzen içerisinde ilerleyen seçkide Tekeli, siyasal iktidar ve çeşitli erk mekanizmaları karşısında kadının konumunu, feminist tarihin dönemeç noktalarını, iktisat tarihi ve faşizmin kadın emeğine dair duruşunu, Türkiye’de kadının seçilme hakkının kullanımı ve siyasal eşitlik eksikliği gibi birbirinden ilginç konu başlıklarında öğreten ve düşündüren makalelerini biraraya getirmiş.

Tanık edildiğimiz tarih, bir kadın hakları savunucusunun Türkiye’de ilk 8 Mart yürüyüşlerinin başladığı, el yordamı ile örgütlenme biçimlerinin arandığı, taciz ve tecavüz başta olmak üzere kadına yönelik şiddet ve ceza kanundaki ayrımcı maddelerin kadınların talepleri doğrultusunda değiştirilmesi için verilmiş siyasi, toplumsal ve hukuk mücadelesinin tarihi. 1982 yılında ‘Kadınlar ve Siyasal-Toplumsal Hayat’ adıyla kitap olarak yayınladığı doçentlik tezinden bu yana Türkiye’de kadınların politik ve toplumsal alanda marijinalleşmesi üzerine çalışan Tekeli’nin Cumhuriyet’in kuruluşu ve Tek Parti’ye geçişiyle birlikte budanan kadın hakları açısından sunduğu tespitler, Marksist ideolojiden Nazizm’e kadar farklı ideolojileri kadına dönük siyaset ve uygulamaları üzerinden ele alışı, Avrupa ve dünya deneyimlerini harmanlayışı ve bir filmden kitaba ya da alana emek vermiş kuramcılara varana kadar hayatın her alanından beslenen ve aktaran dinamizmi, aradan geçen yıllara inat halen tende hissedilebiliyor.

1990’da genç feminist araştırmacıların çalışmalarını bir araya getiren bir derleme olan ‘1980’ler Türkiye’sinde Kadın Bakış Açısından Kadınlar’ kitabını hazırlarken olduğu üzere Şirin Tekeli, kadın hareketinde sürekliliğe ve gelişime inanıyor. Zaten “kadınların kaderini değiştirmekte tek güç” olarak gördüğü feminizmle dostça bir ilişki kurmamıza dönük isteği ve kitabı “eleştirel” gözle okumamıza dönük talebi de hep bu geleceğe dönük bakış açısının ürünü. 

Halen Bodrum-Bitez’de kendi deyimiyle ‘kamu hayatından çekilmiş olarak’ yaşasa da, Şirin Tekeli’nin gözleri bir ihtimalin ışığıyla parlamaya devam ediyor. Türkiye’de feminizmin yeni öğrenilmeye başlanan bir düşünce sistemi olduğu dönemde söyledikleri, hayatın elden ele emanet bir emek bütünü olduğunun ifadesi ve bizler için kocaman bir ilham kaynağı: “Feminizmi ve dilini geliştirecek, kesinleştirecek, yerli yerine oturtacak ve yaygınlaştıracak olanlar da bizim kadınlarımız olmalı. Ama herhalde asıl amacımız, feminizmin kavramlarının daha iyi karşılandığı bir dünyadan çok, bu kavramların aşıldığı, yani geçersiz kılındığı bir dünya kurmaktır.” 

Feminizmi Düşünmek
Şirin Tekeli
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları
520 sayfa.