Bir ressamın sürgünden direnişe uzanan hikâyesi

Hayata 1941 yılında veda eden, Van direnişinin olduğu kadar resim sanatının da unutulmaz isimleri arasında yer alan Panos Terlemezyan’ın eserleri ve farklı coğrafyalara yayılan yaşam öyküsü...

Panos Terlemezyan, Ermeni ressamlar arasında öne çıkan bir isim. 3 Mart 1865’te Van’a bağlı Aygestan’da doğan Terlemezyan, ilkokuldan sonra eğitimine Van Merkez Koleji’nde devam etti. 1886’da onur belgesiyle mezun olduktan sonra öğretmenlik yapmaya başladı ve Ermenilerin ilk siyasi partisi olan Armenagan Örgütü’ne katıldı.

Sürgün yılları

Terlemezyan’ın sanat hayatı, politikayla bağlantılı bir şekilde gelişti. Siyasetle ilgilenmesi Osmanlı yönetiminin dikkatini çekti ve hakkında tutuklama kararı çıkarıldı. Bunun üzerine, 1893’te İran’a, oradan da Tiflis’e kaçmak zorunda kaldı. Bir süre Tiflis’te çalıştıktan sonra, 1895’te St. Petersburg’a taşındı ve oradaki sanat okulunda resim eğitimi almaya başladı. 1897’de tutuklandı; önce Tiflis’te, sonra Yerevan’da hapis yattı, ardından İran’a sürgün edildi. Bir yıl sonra gizlice Paris’e giderek Academie Julian’a kaydoldu ve 1904’te, kurumun düzenlediği sergide ilk ödülünü kazanarak oradan mezun oldu. ‘The Enterance of the Monostary of Sanahin’ (Sanahin Manastırı Girişi) adlı eseriyle, çeşitli Avrupa ülkelerinden ressamların eserlerinin sergilendiği bir sergiye katıldı ve altın madalya kazandı.

Van direnişi

Terlemezyan, 1905 ila 1908 yılları arasında Ermenistan’da yaşadıktan sonra, 1908’de Paris’e, oradan da 1910’da İstanbul’a taşındı. İstanbul’da kaldığı üç yıl boyunca birçok sergi düzenledi. 1913’te, doğduğu şehir olan Van’a dönen Terlemezyan, 1915 yılının Nisan ve Mayıs aylarında Osmanlı güçlerinin Ermeni halkına yönelik saldırıları sırasında, Van’daki bir direniş grubunun yedi kişilik lider kadrosunda yer aldı. Bu grup, 200 bin Ermeni’nin Van’ı terk ederek hayatta kalmasını sağladı. Direnişin ardından Tiflis’e yerleşti ve oradaki Ermeni Sanatçılar Birliği’ne katıldı.

I. Dünya Savaşı’nın sona ermesinin ardından, yeniden ülke ülke gezmeye başlayan sanatçı 1919-1922 arasını İstanbul, İtalya, İspanya ve Fransa’da geçirdikten sonra, 1922’de Atlantik Okyanusu’nu aşarak Amerika Birleşik Devletleri’ne gitti. Burada kaldığı altı yıl boyunca resim çizmeye devam etti, eserleri birçok sergide sanatseverlerle buluştu. 1928’de Sovyet Ermenistanı’na yerleşerek hayatını orada sürdüren Terlemezyan, Ermenistan’da peyzaj alanında ustalaştı, birçok ünlü Ermeni’nin portresini yaparak ismini ülke çapında duyurdu; 1935’te ‘Halk Sanatçısı’ unvanını kazandı.

Başyapıt: Keğart Kayası

1928’de Ermenistan’a gittikten sonra tüm ülkeyi adım adım gezerek tarihî yapıları tuvallerine taşıyan Terlemezyan, ‘Datev Manastırı’, ‘Ğapan’, ‘Goris’ten Manzaralar’, ‘Ararat’, ‘Arakatz Dağları’, ‘Sonbaharda Eski Yerevan’, ‘Eski ve Yeni Yerevan Karlar Altında’, ‘İlkbaharda Yerevan’, ‘Sevan Kıyıları’ ve ‘Sevan Adası’ adlı eserlerinde sert doğa koşullarını betimlemesine karşın, barışı ve huzuru çağrıştıran bir üslup benimsemiştir. ‘Keğart Kayası’, Terlemezyan’ın başyapıtı olarak kabul edilir; Gomidas’ı betimlediği eseri de en çok bilinen resimlerinden biridir.

30 Nisan 1941’de, defalarca resimlerine konu olan Yerevan’da hayatını kaybeden sanatçının adı, Yerevan Güzel Sanatlar Akademisi’ne verildi.

Kaynaklar:

“This week in Armenian History: Death of Panos Terlemezian”, Milwaukee Armenian Community Center  

Mayda Saris, Başlangıçtan Günümüze Ermeni Resim Sanatı, Agos Yay., 2003, s. 65, 66.

Kategoriler

Kültür Sanat Resim

Etiketler

Panos Terlemezyan


Yazar Hakkında