Modern Teşkilat-ı Mahsusa

Malatya Zirve katliamının ek iddianamesi, Türkiye’de son dönemde işlenen pek çok cinayetin aydınlanmasına yönelik çok önemli ipuçları sunuyor. Malatya Özel Yetkili Mahkemesi tarafından kabul edilen ek iddianamede, Zirve katliamının yanı sıra, Hrant Dink ve Rahip Santoro cinayetlerinin de TSK bünyesinde 1993’te kurulan Türkiye Ulusal Stratejiler ve Hareket Dairesi TUSHAD tarafından organize edildiği öne sürülüyor.

Ek iddianame büyük ölçüde Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde 15 yıl istihbaratçı olarak uzman çavuş rütbesiyle görev yapan İlker Çınar’ın ifadelerine dayanıyor. 1993’ten itibaren TUSHAD içinde görevlendirildiğini iddia eden Çınar, içinde yer aldığı Beyaz Kuvvetler biriminin casusluk faaliyeti yürüttüğünü ve bu birim içinde toplumun her kesiminden ve her meslekten kişilerin yer aldığını söylüyor.   

Çınar’ın iddialarına göre, misyonerlik faaliyetlerine karşı doğrudan mücadele etmek amacıyla kurulan TUSHAD’ın faaliyet alanına Türkiye’de yaşayan tüm gayrimüslim gruplar da giriyor. TUSHAD’ın bünyesinde sadece casusluk faaliyeti yürüten Beyaz Kuvvetler değil, operasyonel bir birim olan Siyah Kuvvetler de yer alıyor. 1990’lardan günümüze işlenen pek çok ‘faili meçhul’ cinayetin Siyah Kuvvetlerce işlendiği de Çınar’ın bir başka iddiası.

Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’nın TUSHAD ile ilgili görüş sorduğu Genelkurmay Başkanlığı, cevap olarak bünyesinde böyle bir birimin bulunmadığını iddia etti. İlker Çınar’ın ifadesinin ekinde yer alan TUSHAD’la ilgili resmi belgeler ise, Genelkurmay’ın cevabının anlamını yakın tarihte aramamız gerektiğini gösteriyor. Kendi içinde kurulan ‘gizli teşkilat’lara alışık olan bir devlet geleneği içinde bu cevabın şifresini çözmek zor değil.

Savcı cinayetlerin şifresini verdi

FUNDA TOSUN
fundatosun@agos.com.tr

Malatya’daki Zirve Yayınevi katliamına ilişkin hazırlanan ek iddianame, Malatya Özel Yetkili 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildi. İddianamede, TSK bünyesinde kurulan Türkiye Ulusal Stratejiler ve Hareket Dairesi (TUSHAD) birimlerinin, darbe girişimleri ile Rahip Santoro ile Hrant Dink cinayetleri ve Zirve katliamını gerçekleştirildiği öne sürüldü. TUSHAD’ın bünyesinde JİTEM’in yanı sıra Siyah ve Beyaz Kuvvetlerin bulunduğu belirtilen iddianamede, cinayetlerin AK Parti ve Fethullah Gülen’i hedef aldığı da savunuldu. İddianamede, 1990’lı yıllardaki siyasi cinayetleri de TUSHAD’ın halk içindeki silahlı kolu olan Siyah Kuvvetler’in işlediği savunuldu.

İddianamede, TUSHAD’ın yapısı bazı ifade ve belgelere dayanılarak geniş biçimde aktırılırken, Rahip Santoro, Hrant Dink ve Zirve Yayınevi cinayetlerinin TUSHAD ve Ergenekon’un koordinasyonunda işlendiği öne sürüldü. Bu yolla, cinayetlerin AK Parti’nin üzerine yıkılmak istendiği ileri sürülen iddianamede, “Amacın, AKP iktidarını sanki Hıristiyan düşmanlığı ve katliamı yapıyor, ileri demokrasi istemiyormuş gibi göstererek dış ülkelerdeki güvenilirliğini ortadan kaldırmak, halk nezdindeki desteğini bitirmek, Dünya Af Örgütü’nü harekete geçirerek Türkiye’de azınlıklara yönelik suikastler ve jenosit (soykırım) yapılıyor izlenimi vermek, aynı zamanda bu cinayetleri Fethullah Gülen cemaatinin üzerine yıkmak suretiyle de Mc Carthy’cilik (iftira) yaparak toplumsal bir dezenformasyon çalışması yürütmeyi hedef aldığı tespit edilmiştir” ifadeleri yer aldı

1993’te kuruldu

TUSHAD, misyonerlik faaliyetleriyle mücadele etmek gerekçesiyle 1993 yılında TSK bünyesinde kuruldu. Daha önce Seferberlik Tetkik Kurulu içerisindeki Beyaz ve Siyah Kuvvetler görevlerini yürüten yapılar TUSHAD bünyesinde kurumsallaştı. TUSHAD, 1995, 1999 ve 2004 yıllarında revize edildi.

TUSHAD’a bağlı olarak Beyaz Kuvvetler, Özel Kuvvetler Komutanlığı’na (ÖKK) doğrudan hizmet veriyordu. “Kontrespiyonaj” (karşı casusluk) faaliyeti yürüten, bir bölümü sivillerden oluşan birimin operasyonel gö- revi yok. Siyah Kuvvetler ise ÖKK’nın operasyonel birimi olarak çalışıyor, görevleri arasında toplumun farklı kesimlerini karşı karşıya getirmek de bulunuyordu.

İddianamede, JİTEM’in de operasyonel olarak TUSHAD’a bağlı olduğu öne sürülüyor. İddianameye göre, JİTEM’in adında istihbarat olsa da daha çok infazlar yapıyordu, idari açıdan Jandarma Genel Komutanlığı’na, operasyonların yürütülmesi ve talimatın alınması bakımından ise TUSHAD’a bağlıydı.

Kafes operasyonları

İddianamede gizli tanık olarak ifade veren İlker Çınar’ın (Deniz Uygar) ifadelerinin büyük yer tuttuğu iddianamede, Ergenekon sanığı Levent Bektaş’ta çıkan “Kafes Eylem Planı” ile İbrahim Şahin’de çıkan “Tedhiş Planları”na da yer verildi. Kafes planında Santoro, Dink ve Zirve cinayetlerinin “operasyon” olarak nitelendirildiği belirtilen iddianamede, “Bu durum söz konusu cinayetlerin bizzat Ergenekon tara-   fından gerçekleştirildiğinin bir nevi ikrarı niteliğinde” denil-     di.

“Ergenekon’un hücre tipi yapılandığı, yapılanmasını geniş bir alana yayarak devlet içinde değişik örgütlere sızdığı, özellikle tetikçi kanadını hücreler şeklinde yapılandırması nedeniyle ele geçirilen tetikçilerin diğer hücrelerden, hatta kendisini yönlendiren, azmettiren şahıslardan bile haberdar olmadığı” belirtilen iddianamede, Dink cinayeti davasından “örgüt” çıkmamasına rağmen, toplumun genel kanaatinin cinayetin Ergenekon örgütü tarafından işlendiği yönünde olduğu ifade edildi.

MİSYONERLİK PARANOYASI YARATTILAR

İddianamede, TUSHAD’ın Ergenekon terör örgütüyle ilişkili olduğu ve işbirliği halinde birçok faaliyet yürüttüğü yer aldı.

•          Misyonerlik faaliyetleri artarak tehlikeli boyutlara ulaştığı intibaı yaratıldı.

•          Devletin resmi organlarında ve toplumda azınlıklar ile misyonerlere yönelik tehdit algısı oluşturulmak istendi.

•          Misyonerlik tehlikesi bir paranoya olarak gündemde tutulmaya çalışıldı.

•          Cinayetler öncesinde hassasiyetler kaşınarak halk kin ve düşmanlığa sevk edildi.

•          Yapılan bu faaliyetlerde özellikle Hrant Dink, Rahip Santoro ve Zirve maktulleri hedef gösterildi. Maktuller, cinayet öncesi yalnızlaştırıldı. Oluşturulan olumsuz hava sonrası cinayetler peş peşe geldi.

•          Sansasyonel eylemlerin hayata geçirilmesiyle ülkede önce terör, kaos, kargaşa ve güvensizlik ortamı oluşturulmak istendi.

•          Cinayetler sonrasında mevcut hükümetin icraatlarının cinayetlerin işlenmesinde en önemli etken olduğu tezi işlendi.

•          Eylemleri olayla herhangi bir ilgisi olmayan kesimlere yıkmaya ve askeri müdahale için gerekli zemin oluşturmaya çalışıldı.

•          Hükümetin baskı altına alınarak illegal yollarla devrilmesi, görev yapmasının engellenmesi ve düşürülmesi hedeflendi.

Genelkurmay’ın haberi yokmuş!

Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığı’nın TUSHAD iddiasıyla ilgili olarak görüş sorduğu Genelkurmay Başkanlığı’nın verdiği cevap da ek iddianamede yer aldı. İddianamede, “Genelkurmay Başkanlığının konuya ilişkin yazısında; kendilerine bağlı TUSHAD adında bir birimin bulunmadığını belirttiği, bu durumun ise yukarıda yapılan tespitle çeliştiği, bu çelişkiye rağmen bunun gayet normal olduğu, zira bu birimin Ergenekon Terör Örgütü sanığı Ahmet Hurşit Tolon tarafından TSK bünyesinde yasa dışı ve çok gizli olarak kurulduğu, diğer Ergenekon sanığı Levent Ersöz'ün de bu birimde görev yaptığı, Genelkurmay Başkanlığının bu yapılanmadan haberinin olmaması nedeniyle böyle bir birimin mevcut olmadığı şeklinde cevap verdiği değerlendirilmiştir” deniliyor. Hatırlanacağı gibi, Genelkurmay, daha önce bünyesindeki JİTEM’i de inkâr etmişti.

Diyanet de Ergenekon Operasyonu’nda yer almış

Çınar’ın ifadelerinde ayrıca, Ergenekon ve TUSHAD’ın Diyanet İşleri Başkanlığı’nı da misyoner karşıtı kampanyada kullandığı iddiası yer aldı. TUSHAD’ın emriyle bir süre misyonerler içinde kalan Çınar’dan, artık karşı kampanyaya başlayarak misyonerliği kötülemesinin emredildiği bir belgeye yer verildi. Bu belgede Çınar’a bu kampanya sırasında Emniyet içinden destek sağlanacağı, Prof. Dr. Zekeriya Beyaz ile irtibat kurarak medya ayağına gireceği ve Ceviz Kabuğu programını sunan Hulki Cevizoğlu ile irtibat kuracağı, ATO Başkanı Sinan Aygün’e ortak çalışmalar yapmaları hususunda bilgi verildiği belirtiliyor. Belgede ayrıca, “Diyanetle yapacağınız çalışmalar hususunda genel bilgilendirme yapılmıştır” ifadesi yer alıyor.

RAMAZAN AKYÜREK’LE İLGİLİ İLGİNÇ İDDİA

İddianamede, İlker Çınar’ın Hrant Dink cinayetinin Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu Başkanı Ramazan Akyürek’in üzerine yıkmaya çalışılacağına dair iddiası da yer aldı. Çınar, ifadesinde, Zirve katliamından sonra gittiği Malatya’da, Jandarma Alay komutanlığının eski binasında Mehmet Ülger, Ruhi Abat ve Haydar Yeşil ile yaptıkları toplantı sırasında Mehmet Ülger’in kendisine “Bu bir operasyondu. Santoro da, Hrant da, Zirve de bir operasyondu. Bu yaptığımız sahte istihbarat belgeleri ile Zirve olayını AKP ve Gülen cemaati üzerine yıkacağız. Zaten Hrant da Ramazan Akyürek’e yıkılacak” dediğini iddia etti.

Akyürek, Başbakanlık Teftiş Kurulu raporunda Dink cinayetinde görevi ihmal etmekle suçlanmış, ancak Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu raporunda görevi ihmal ettiği yönünde bulgu olmadığı savunulmuştu.

 

 

Kategoriler

Güncel Türkiye Gündem