Toplumsal Bellek Platformu: ''Bu cinayetler münferit değil''

Toplumsal Bellek Platformu, 12 Eylül öncesinde işlenen cinayetlerin tetikçilerinin salınması üzerine bir basın açıklaması yaptı. 'Bu cinayetler münferit' değil denilen açıklamada insanlığa karşı suçların affedilmesinin hukuk dışı olduğu belirtildi. Platform, 'Bizler kan davası gütmüyoruz. çocuktan katil yaratan bir düzenin yanında suçları kanıtlanmış katillerden mağdur yaratılmasına karşı olduğumuzun altını çiziyoruz' dedi.

Basın açıklamasında 3. Yargı Paketi'nin altında geçirilen kanunun tutuklu gazeteciler ve siyasetçiler için işletilmektense, suçu kanıtlanmış tetikçiler için işletilmesi eleştirildi.

Toplumsal Bellek Platformu yasal süreç ile ilgili bilgi vererek, tahliyelerin dayandığı kanunun geçmesinin hem Yargıtay'ın kararına hem de Anayasa'ya aykırı olduğunu belirtti.

Açıklamada tahliyelere karşı çıkılmasının gerekçesinin kan davası gütmek olmadığı belirtilirken, 'çocuktan katil yaratan bir düzenin yanında suçları kanıtlarıyla belirlenmiş katillerden mağdur yaratılmasına karşı olduğumuzun da altını çiziyoruz' dendi.

TBP, Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası anlaşmalar hatırlatıldı. İnsanlığa karşı suç olarak değerlendirilmesi gereken bu suçların affedilmesinin hukuka aykırı olduğu vurgulanırken, kanunun kişiye özel af niteliği taşıdığına dikkat çekti.

‘Ülkücüler kullanılmadı, pişman değilim’

Toplumsal Bellek Platformu (TBP), 3. Yargı paketi ile geçen geçici 3. Maddeye bağlı 6352 sayılı kanunun sonucunda 12 Eylül 1980 öncesinde işlenen cinayetlerin tetikçilerinin salınması üzerine basın açıklaması yaptı.

Yapılan açıklamada 7 TİP’linin öldürüldüğü Bahçelievler Katliamından, CHP Nevşehir İl Başkanı Zeki Tekiner’e kadar birçok cinayetin hakkında müebbet istenen tetikçisinin salınıverildiği hatırlatıldı.

Platform, kanunda faydalanarak tahliye edilen tetikçilerin aralarından olan “Muhsin Keyha salıverilmesinin ardından, “Bu süreçte emeği geçen, başta Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Bey'e, AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ Bey'e ve avukatlarıma teşekkürlerimi iletiyorum” dedikten sonra, ”Bizler (ülkücüler) 1980 öncesinde kullanılmadık. Yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim” ifadelerini kullandığına dikkat çekti.

TBP’nin basın açıklamasında kanundan faydalanan bir diğer tahliyeye daha değinildi; Nevşehir’de 1980’de öldürülen Yavuz Yükselbaba ile Zeki Tekinerin tetikçilerinden Uğur Coşkun’un, 1993 yılından beri arandığı belirtilerek, “Coşkun’un bu kadar kısa zaman içinde, aranan bir kişi olarak ülkeye giriş yapmasının düşündürücü olduğunu da belirtmek gerekir” dendi. Platform, Uğur Coşkun’un 7 Temmuz 2012’de Türkiye’ye giriş yaptıktan sonra basın açıklamasındaki şu ifadelerinin altını çizdi: 'Bizler Allah için yaptık. Bu yolda çektiğimiz acılar Allah'ın bir lütfudur.'

Toplumsal Bellek Platforumu yaptığı basın açıklamasında geçici 3. Maddeye bağlı 6352 sayılı kanun ile ilgili yasal süreçteki hataları da gözler önüne serdi.

Yargıtay kararına aykırı

Açıklamada, söz konusu maddenin 3. Yargı paketi altında alt komisyonda dahi yer almadan ‘korsan önerge’ olarak getirildiğini belirtildi. Platform, bu maddenin geçmesinin, Yargıtay’ın, “çıkan iki kanundan, sanığa en lehe uygun olanı uygulanır” kararına aykırı olduğu tespitinde bulundu.

İnsanlığa karşı suç

Türkiye’nin, Birleşmiş Milletler’in savaş ve insanlığa karşı suçlardan suçlu bulunanların yargılanması ile ilgili uluslararası prensiplerine taraf olduğunun hatırlatıldığı açıklamada, bu tür suçlara af uygulanmasının hukuka aykırı olduğu belirtildi: “Savaş suçlarına ve insanlığa karşı zamanaşımının kabul edilmesi ne kadar uluslararası hukuka aykırıysa insanlığa karşı işlenmiş suçların affa uygulanması o kadar hukuka aykırı olmalıdır.”

Ceza Kanunu’nda 2004 yılından benri insanlığa karşı suç maddesinin yer aldığının hatırlatıldığı basın açıklamasında, ilgili kanunun 76. Maddesinde ise bu suçlar için zamanaşımının işlemeyeceğinin belirtildiğine de dikkat çekildi.

Basın açıklamasında TBP, tahliyelerin dayanağı olan 6352 sayılı kanunun aynı zamanda da Anayasa’nın 90. Maddesinin son bendine aykırı olduğu tespit edildi.

Bu cinayetler münferit değil

TBP, ifade özgürlüğüne karşı işlenen tüm cinayetlerin “insanlığa karşı suç” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizerek, söz konusu cinayetlerin “münferit olmadığını” vurguladı. Platform sözcüsü, “’kişiye özel af’ niteliğine büründürülen ‘ani yasa değişikliklerine’ karşı olduğumuzu bir defa belirtmek isteriz” dedi.

Basın açıklaması şu şekilde devam etti:

“Bizler, Toplumsal Bellek Platformu aileleri olarak, yaşadığımız ve yaşatılmak durumunda kaldığımız davalarda ceza almamışların ceza almasına uğraşırken, ceza alanların yasa değişiklikleriyle ödüllendirdiklerini gözlemliyoruz. Hrant Dink Davası’nda örgüt bağlantısı tüm kanıtlarıyla çıkmışken verilen aleyhte kararlar ile Sivas Davası’nın zaman aşımına uğraması, kırmızı bülten ile arananların “memleketlerinde ölü çıkması” gibi durumlarla yüzleşmek durumunda bırakıldık.”

“Daha demokratik bir Türkiye için çalışıyorlardı”

TBP’nin TBMM ziyaretlerine rağmen sürecin tam tersi yöne gelişmesinin eleştirildiği açıklamada şöyle dendi: “TBP olarak, bugüne kadar TBMM’yi, Başkanlık, Siyasal Parti Temsilcileri ve İnsan Hakları Komisyonlarını her iki dönemde de ziyaret ederek; bu cinayetlerin ‘insanlığa karşı suç’ olduğunu, zaman aşımına karşı siyasi iradenin karar alması gerektiğini vurguladık. Ancak gelinen bu süreçte, bu girişimlerimizin, karşı bir ödüllendirmeyle sonuçlandığını bir kez daha acıyla gözlemliyoruz.

Soyadlarını taşıdığımız insanlar, bu ülkenin bellek taşlarıydı. Daha demokratik ve daha yaşanabilir Türkiye için çalışıyorlardı.”

Katilden mağdur yaratan düzen

Açıklamada, yargı paketinin tutuklu gazeteci ve siyasetçiler için işletilmektense, çocuktan katil yaratan bir düzende suçları kanıtlanmış katillerden mağdur yaratılmasına karşı olunduğu bir kez daha vurgulandı.

Platformun basın açıklaması Türkiye’nin imzasının bulunduğu uluslararası anlaşmalar hatırlatılarak son buldu: “Bir defa daha vurgulamak gerekirse: bizler kan davası gütmüyoruz. Bizler ‘kana kan dişe diş’ bir yaklaşımın peşinde de değiliz. Geçen yargı paketinin, tutuklu gazeteciler veya siyasetçiler için değil sadece suçları kanıtlanmış katiller için işletildiğini vurgulayarak, çocuktan katil yaratan bir düzenin yanında suçları kanıtlarıyla belirlenmiş katillerden mağdur yaratılmasına karşı olduğumuzun da altını çiziyoruz.

Ülkemizin, imzası bulunan uluslararası sözleşmelerde ilişkin yükümlülüğü bir defa daha hatırlatılarak, bu konu, kamuoyuna tüm acı ve netliğiyle sunulur.”