Murat Belge’nin dersinden öğrenci olsam…

BİLGEHAN UÇAK

Yanlış hatırlamıyorsam Kasım sayısı olmalı, Agos Kitap/Kirk’te ilk kez ilanını gördüm. Fakat kendisini görmek mümkün olmadı. Bir hafta geçti, bir hafta daha, kitap hâlâ yok piyasada. Bizim Kadıköy’deki kitapçıları aşındırıyorum ama cevap hep aynı: “Bu kitabın kaydı henüz sistemimizde gözükmüyor.”

Sonra, kitabın akıbetini, neden bir türlü çıkmadığını derste Murat Belge’ye sordum. Ders dediğim de, bu kitabın dersi! Türk Edebiyatı I, modern şiiri inceliyoruz! Ben zaten bu kitapta anlatılanları “dinliyorum” her hafta ama yetmiyor, mutlaka kitabı da edinmem lazım. Meğer bazı şiirleri olduğu gibi alıntılamış, bu da telif prosedürüne takılmış. Kitabın gecikmesinin sebebi de buymuş. Neyse, yeni sene gelince, biz de uzun zamandır görüşmemiş sevgililer gibi kavuştuk birbirimize. Aldığımın ertesi günü de okumaya başladım. Kitap, dediğim gibi, bizim dersin yazılı hali. Şimdi bunun hem iyi hem de kötü yönleri var. Ama bendeki şansı tarif etmeye de kelime yok, hem dersi almışım hem de kitabı, üstelik dersler bittikten iki hafta sonra! Bütün bilgilerin en taze olduğu anda!

‘Behçet Necatigil’ dersi 

Öğrencileri bilirler, Murat Belge’nin dersi gerçekten çok matrak geçer. En sıkıcı konuyu da anlatsa, onu bir şekilde dinlenilir kılar. O an ders anlatmaktan mutlu olduğunu gösteren bir ışık parlar gözlerinden. Mesela, ‘Behçet Necatigil’ dersi. Kitabı alanlar, Murat Belge’nin Necatigil şiiri üstüne gözlemlerini okuyacaklar -Behçet Hoca üstüne ‘Edebiyat Üstüne Yazılar’da da bir bölüm yazmıştı. Bu, başlı başına güzel bir şey ama yeterli değil. Neden? Ben, derste, Murat Belge’nin o şiirleri Necatigil gibi okuduğunu gördüm de ondan! Behçet Hoca, ‘e’ harfini açık okurmuş. Murat Belge de “Onun konuşmasına alışınca, şiirlerini sadece onun gibi e’leri açarak okuyabiliyorum” demiş ve de öyle okumuştu ders boyu!

Ahir ömrümde, Murat Belge’yi taklit yaparken görmek de varmış! Kimi zaman dedikodu da yaptık derste. Haliyle, kitapta onlar biraz daha örtük. Kitabın epey eksiği olduğunu Murat Belge önsözde açıklıyor. Sezai Karakoç, Bedri Rahmi, Gülten Akın, Necati Cumalı, Himi Yavuz gibi birçok isme yer vermemiş.

Bu yüzden de kitabın ‘edebiyat (şiir) tarihi’ olmadığını, izlenimsel kaldığını söylüyor. ‘Şairaneden Şiirsele’, ‘Şiir nedir?’ diye sorarak açılıyor. Ve, bir daha da kapanmıyor çünkü son yazıyı okuyup kitabı bitirdiğinizde, bir şekilde sizi de içine almış oluyor. Sanki görünmez bir el başınızı okşayıp “Hadi artık, sen devam et” diyor. Vezin, kafiye, ses, ahenk… Bunları tartışıyor. Ardından Ahmet Haşim ve Yahya Kemal bölümleri.

Divan edebiyatının tükenmişliği ama öte yandan, o edebiyat ciddi bir gelenek de oluşturmuş. Yahya Kemal’i ‘neo-klasik’ olarak nitelendirdikten sonra sıra Nazım Hikmet’e geliyor. ‘Modern Türk şiiri’ de bir anlamda Nazım’la başlıyor. Nazım’ın sese getirdiği olağanüstü yenilikler, şiirin bambaşka bir eksene daha kolay akmasına yol açıyor.

Daha sonra bu yoldan Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rifat da gidecek ve ‘Garip akımı’nı kuracaklar. Nazım’ın dile getirdiği yeniliğe bakalım. Önce Haşim’den bir beyit: ‘Akşam, yine akşam, yine akşam / Göllerde bu dem bir kamış olsam’. Bu da, Yahya Kemal’den: ‘Bir tâze bahâr âlemi seyretti felekte. / Mevsim mütehayyil, vakit akşamdı Bebek’te’. Böylece Nazım’a geldik: ‘Coştu çalgıcı başı, / esiyor orkestram / dağlarla dalgalarla, dağ gibi dalgalarla, dalga gibi dağ-lar-la’. Her şeyin değiştiği, yepyeni bir şiir. Yepyeni bir ses. 

Biz ‘Can Yücel’ dersi işlemedik. Her gün üç ders yapıyoruz, son gün, ilk ikisini Ece Ayhan’a ayırdık; son derste “Kemal Özer”e kısaca bakıp bitirdik. Ama kitapta yer verdi mi diye merak ediyordum çünkü Can Yücel’in Murat Belge üstüne korkunç hakaretamiz bir şiiri vardır.

“(…) Oldu geçti. Bunlar benim Can Yücel hakkındaki nihai değerlendirmemi değiştirmiyor. Can, iyi bir şair, ama aynı zamanda ya da öncelikle eşi zor bulunur bir insandı. Olağanüstü parlak bir zekâsı, olağanüstü bir entelektüel kıvraklığı ve enerjisi vardı.”

Çok keyifli geçen dönemin hararetle tavsiye edebileceğim kitabı… Murat Belge’nin diğer bütün kitapları gibi.

Özdemir İnce’ye not

Şimdi, hocam beni bağışlasın ama Özdemir İnce’ye dair birkaç söz daha etmek istiyorum. O, bunların hiçbirine cevap vermez çünkü. Aslında, “tenezzül etmez”. Kitap çıkalı bir-iki gün oldu, Özdemir İnce, oturup bir hakaretname döşendi. 

‘Muhterem zevatın en ırza geçicisi’ diye nitelediği Murat Belge’nin bu kitabını yerden yere vuracağını, araya hiç anlamadığım bir nişanlılık olayı sokarak anlattı: 1960’ların başında Kemal Özer’in kitapçı dükkânında karşılaşmışlar. Özdemir İnce, müstakbel nişanlısı Ülker Hanım’ın fotoğrafını gösterince Murat Belge “Benimki seninkinden daha güzel!” demiş. Yani, bu kitap çok kötü. Ne alaka? Özdemir İnce’nin Murat Belge ile şahsi sorunu var çünkü. Bu da, kitabın, dolayısıyla dersin çok kötü olmasının ispatı.

Şairaneden Şiirsele

Murat Belge

İletişim Yayınları

581 sayfa. 

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ