Erast Fandorin’in ilk vakası

BÜRKEM CEVHER

Rusya’da oldukça sevilen Boris Akunin’in Erast Fandorin polisiyeleri sonunda Sabri Gürses’in çevirisi ve Alfa Kitap etiketiyle Türkiye’de de yayınlanmaya başladı. Yazarın ilk Fandorin macerası olan ‘Azazel’ gerek polisiye kurgusu gerekse 1800’lü yılların Rusya’sını başarıyla yansıtması ile gönlümüzü fethetti. 

Gürcistan doğumlu yazar Moskova Devlet Üniversitesi Asya Enstitüsü’nde Japon Filolojisi’nden mezun olduktan sonra Japon edebiyatından çeviriler yapmaya başlar. Asıl ismi Grigoriy Şaloviç Çhartişvili olan yazar 1998 yılından itibaren Boris Akunin ismini kullanmaya başlar. Kitap kapağını görür görmez aklıma Bakunin’in gelmesi bana has bir durum değil sanırım. Zira yazarın B. Akunin adını almasının sebeplerinden birinin Bakunin’i çağrıştırması olduğu diğerininse Japonca ‘kötü insan, suçlu, bozguncu’ anlamına gelmesi olduğu söyleniyor. Çhartişvili, takma adının ardındaki efsanelere ek olarak farklı mahlaslarla da eserler veriyor. 

Dedektif yaratmak

Akunin’in Erast Fandorin dizisinde ondan fazla kitap bulunmaktadır ve kitaplardan bazıları sinema ve televizyona da uyarlanmıştır. ‘Azazel’ Fandorin serisinin ilk kitabı olup bu kitapta henüz 20 yaşındaki genç Erast Fandorin ile tanışırız. Fandorin çok küçükken annesi ölmüştür, kısa bir süre önce de babası tüm servetini kaybetmiş ve hayata veda etmiştir. Aslında oldukça iyi bir eğitim almış olan Fandorin hayatını idame ettirebilmek için okulu bırakmış ve kalem katibi unvanıyla polis merkezinde memur olarak çalışmaya başlamıştır. Kitabın sonuna eklenen tablodan anladığımız kadarı ile on dört derecelik memur hiyerarşisinin son basamağında yer alan kalem katipliği ile ancak yaşamını sürdürebilmektedir. 

Kitap daha ilk cümlesi ile bizi 19. Yüzyıl Rusya’sına götürür. “13 Mayıs 1876 Pazartesi günü, öğle vakti saat üçte bahar tazeliği ve yaz sıcaklığıyla dolu bir günde, Aleksandr Bahçesi’nde, çok sayıda tanığın önünde çirkin, hiçbir şekilde kabul edilemeyecek bir olay gerçekleşti.” Gencecik bir adam olan Pyotr Kokorin birçok tanığın önünde kafasına silah dayayarak intihar eder. Bu intiharın haberini gazeteden okuyan polis şefi Ksaveriy Feofilaktoviç maktulün cebinde bir intihar mektubu olduğunu öğrenince kalem katibini mektubun kopyasını almak üzere olayı araştıran polis birimine gönderir. Fandorin araştırmaya başladıkça Moskova’da bazı gençlerin intihar oyunu oynadıklarını fark eder. 

Fandorin bu intiharın izini sürerken güzeller güzeli Ameliya Bejetskaya’nın cazibesine kapılacak, intiharın en yakın şahidi masum güzel Elizaveta Aleksandrovna’ya aşık olacaktır. Akunin bizim Rus ruleti olarak bildiğimiz, silaha tek kurşun sürülüp başa ateş ederek oynanan ölüm oyununa şakacı bir şekilde ‘Amerikan ruleti’ adını verir. Kitapta Kokorin arkadaşı Nikolay Stepanoviç Ahtırsev’e “Bizim yüzümüzden buna Rus ruleti diyecekler artık, bak görürsün,” der. 

Moskova’da başlayan soruşturma Londra’ya uzanacak, Londra’da ölümün kıyısından dönecektir Fandorin. Bejetskaya’nın hayranlarından biri olan Graf Zarov, Fandorin’in başında bir hare olduğunu ve bu harenin onu her tür ölümcül tehlikeden kurtaracağını söyler. Nitekim acemi dedektifimiz bulduğu ipuçlarının peşinden korkusuzca giderken birden fazla defa ölüm tehlikesi atlatır. Fandorin bu ilk polisiyesinde büyük bir casusluk teşkilatını ortaya çıkartacaktır. 

‘Azazel’in belki de en zayıf noktası romanın sonunu ve suçluları baştan tahmin etmemize izin vermesidir; ancak kitabın en sonundaki sarsıcı sürprizi tahmin edemediğim gibi, kitap bittikten sonra bir süre kitabın etkisinden kurtulamadım. Kitapta gencecik, acemi ama zeki Fandorin’in cesaretini nasıl kazandığına, kişiliğinin nasıl geliştiğine, mesleğinde nasıl tecrübe kazandığına şahit oluyorsunuz. 

‘Azazel’, Osmanlı İmparatorluğu’nda meydana gelen bazı tarihsel vakalara da değiniyor. Kitapta gözümüze çarpan hatalardan biri de 1800’lü yıllarda bu topraklarda Türkiye değil Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyetini sürdürmesine rağmen yazarın ısrarla ‘Türkiye’ demesi. Ya da kitabın başında yer alan olaylara ilerideki sayfalarda değinilirken olayın akışının anlatıldığı saatler bazen birbirini tutmuyor. Bu tür hatalar okurun dikkatini dağıtacak gibi olsa da ya da kitaptaki suçlular baştan tahmin edilebilir olsa da Akunin son derece sürükleyici bir öykü yazmayı başarmış. Kitap öylesine akıcı ve heyecanlı ki ortalama bir yerli dizi bölümü izleme süresinde okunup bitirilebilecek bir roman ortaya çıkmış. Okuru olayların içine çekmede hiç zorluk çekmiyor yazar. Kitabı okurken hiç sıkılmadığım gibi serinin bir sonraki kitabı olan ‘Türk Gambiti’ni de hemen okumaya başladığımı söylemeliyim. En kısa zamanda dizinin tüm kitaplarının yayınlanmasını dört gözle bekliyorum. 

Azazel: Bir Erast
Fandorin Romanı

Boris Akunin

Çeviri: Sabri Gürses

Alfa Kitap

270 sayfa.

Kategoriler

Kitap ԳԻՐՔ