Ajanlık şakaya gelmez

BÜRKEM CEVHER

Yayınladığı her kitabıyla bizi ziyadesiyle mutlu eden Yüz Kitap, Mayo Kitap etiketi ile çocuk kitapları yayınlamaya başladığında önce bir anne sonra çocuk kitaplarının iflah olmaz bir okuru olarak ne kadar sevindiğimi anlatamam. Yılbaşı hediyesi olarak kızıma tesadüfen aldığım ‘Ajan Harriet’ın ise Mayo Kitap’ın ilk göz ağrısı olduğunu öğrenince de kitabı kızımdan önce ben okudum.

Günlüğünü kaybetmek

Louise Fitzhugh tarafından yazılan ‘Ajan Harriet’ta, 11 yaşındaki Harriet ajan olmayı kafasına koymuştur. Kendi belirlediği bir rotada her gün mahallede geziye çıkar, komşularının her hareketini defterine yazar. Sınıf arkadaşları, öğretmenleri ve ailesi de bu deftere yazılmaktan azade değildir elbette. Üstelik bu deftere her şeyi olduğu gibi yazar Harriet. En yakın arkadaşı Sport o gün onu kızdırdıysa bunu da yazar, Sport hakkındaki o anki duygularını da. Bu yazdıklarının Harriet’in genelde hissettiği şeyler olması gerekmez. O anda ne hissediyor, ne görüyor ve düşüyorsa onu yazmaktadır.

Bir gün bu defter sınıf arkadaşlarının eline geçince işler değişir. Arkadaşları kendileri hakkında yazılan olumlu ifadelerden çok olumsuz ifadeleri fark eder çünkü. Yakın dostları da sınıf arkadaşlarına katılır ve hepsi birden Harriet’a düşman olurlar. Harriet’a göre o kötü bir şey yapmamıştır. Bir ajan olarak doğruları kaleme almış gözlem yapmıştır. Asıl kötülük Harriet’a yapılmıştır; özel hayatına müdahale edilmiş, defterinin okunması ile hayatı alt üst olmuştur. 

Asıl sorun bundan sonra başlar. Harriet ve diğer çocuklar arasındaki düşmanlık giderek büyür. Çocuklar Harriet’ı dışlarlar ve Harriet yapayalnız kalır. Bununla da kalmaz; çocuklar Harriet’a zamanla daha acımasız şakalar yapmaya başlarlar. Başta kendi içine kapansa, okula bir süre gitmese de sonunda arkadaşları ile yüz yüze  gelmek zorundadır. İçine kısıldığı bu durum Harriet’ı gittikçe bunaltacak ve sonunda çıkış yolunu başkalarına kötülük yapmakta bulacaktır. Arkadaşlarının zayıf noktalarını çok iyi gözlemlediği için her birini kendilerine has özellikleri ile yaralamayı tercih edecektir Harriet. 

Beyaz yalanlar 

Harriet’ın her geçen gün daha da öfkeli olduğunu gören ailesi onu kendi haline bırakmaz. Sorunu çözmek için ellerinden gelen tüm yolları kullanırlar. Harriet’ı doktora, psikoloğa götürür, okulla iletişime geçerler. Sonunda sorunu çözecek olan,  yakın zaman önce evlendiği için işten ayrılan dadı Ole Golly’nin mektubu olur. Şöyle yazar dadısı Ole Golly: “Normal şartlarda sen hariç kimsenin bu defterleri okumaması gerekir, ama okurlarsa, işte o zaman Harriet, iki şey yapmak zorunda kalırsın, ki sen ikisini de yapmayı sevmezsin:

1) Özür dilemelisin.

2) Yalan söylemelisin. 

Aksi halde bir arkadaşını kaybedeceksin. İnsanları iyi hissettiren küçük yalanlar kötü değildir.” 

Böylece Harriet ne kadar zor olsa da dostlarından özür dilemeyi başarır. Yalan söylemek çok daha zordur ama bir ajanın gerektiğinde  yalan söylemesi gerektiğini fark eder. 

Yüzleşme 

Bu kitabı okudukça bir çocuk için yapayalnız olmanın ne kadar zor olduğunu hatırladım. Arkadaşlarım tarafından dışlandığım bir dönemde ben kitaplara sığınmış yalnızlıkla barışmaya çalışmıştım; bir süre sonra da yalnızlığın bana eskisi kadar acı vermediğini fark etmiştim. Ancak kitabı okurken Harriet’in seçtiği yöntemi de anladım; sizi yapayalnız bırakarak acı çektirenlere siz de acı vermek istiyorsunuz bazen. Birilerine kötü davranmış mıydım hatırlamıyorum ama bu kitabı okurken o eski günlerin acısını yüreğimin ta en derinlerinde hissettim. 

‘Ajan Harriet’ta öncelikle dijital çağ öncesi çocukların ne kadar yaratıcı oyunlar oynadıklarını, çevrelerinin de kendilerinin de güçlü ve zayıf yönlerini ne kadar iyi değerlendirebildiklerini görüyoruz. Çocukların yetişkinlerle ilişkisinin bazen ne kadar da pamuk ipliğine bağlı olduğunu okumak ise çok üzücü. Harriet’ın ailesinden destek istememesi ve tüm acısını içinde yaşamaya çalışması oldukça iç acıtıcıydı. 

‘Ajan Harriet’i okurken yeri geldi çok güldüm, yeri geldi gözlerim doldu. Hiçbir karakteri karikatürize etmeyen, her birini hataları ve iyi yönleriyle anlatan farklı bir çocuk kitabı. Açıkçası çocuk kitabı gibi de okumadım ‘Ajan Harriet’ı; bir çocuğun gözünden yazılmış yetişkin kitabı olarak okudum. Özellikle Harriet’in arkadaşları tarafından dışlandığı sayfalarda Harriet’in karakterindeki değişim çok gerçekçiydi. Birçok çocuk kitabının aksine yetişkinler de iyi ve kötü yönleriyle anlatılmış, hiçbir karaktere gerçekte karşılaşamayacağımız özellikler atfedilmemişti; yani kimse aşırı cesur veya korkak, aşırı iyi veya kötü, aşırı sakin veya sinirli değildi. Duygu Uzunoğlu ve Sarphan Uzunoğlu’nun çevirisini yaptığı Ajan Harriet son zamanlarda okuduğum en güzel kitaplardan biriydi.

Ajan Harriet

Louise Fitzhugh

Çeviri: Duygu Uzunoğlu - Sarphan Uzunoğlu

Mayo Kitap

392 sayfa.