Barikatların ardında, Macron'un karşısında

Paris’in merkezi Champs-Elysées’de kurulan barikatlardan dumanlar yükseliyor. Kaldırım taşları levyelerle itinayla sökülüyor, biber gazı kapsülleri tekmeyle geri yollanıyor, bir grup ellerinde Fransa bayraklarıyla polise hücum ediyor. Bir önceki haftaya göre daha az katılımla olsa bile (1), sarı yelekler, 24 Kasım’da sokakları bırakmaya niyetleri olmadığını bir kez daha kanıtladı. Eylemler 1 Aralık’ta üçüncü turuna girerken, sarı yelekliler hakkında bildiklerimiz ve bilmediklerimizi derledik.


Öykü Gürpınar-Martin Noel

Emmanuel Macron’un “sarsıntılı” denebilecek iki yıllık başkanlık dönemi yeni bir toplumsal infial ile karşı karşıya. Başkanlık koltuğuna oturduğu andan bu yana Macron, mali varlıklar üzerindeki vergileri kaldırdı[2], özellikle dar gelirlilerin ve öğrencilerin faydalandığı kira yardımlarında kesintiye gitti[3], şirketler için vergileri indirirken emekliler için vergi artırımları uygulamaya koydu. Geçen senenin en çok tartışılan üç reformu, devlet demiryollarının özelleştirilmesi[4], “maaşlı köleliği” yasal hale getiren iş kanunundaki değişiklikler[5] ve üniversitelere girişte seçim ve eleme sistemi öngören ORE yasası[6], kitlesel protestolarla karşılandı.

“Zenginlerin Başkanı” Macron, bu sefer umulmadık bir protesto ile karşı karşıya: Akaryakıt vergilerinin artırılması. Esasen Fransa’nın kömüre dayalı olmayan bir enerji ekonomisine geçişinin parçası olan bu proje, özellikle kırsal bölgelerde ve banliyölerde muazzam bir tepki yarattı. Toplu taşımanın yetersiz kaldığı bu kesimlerde çalışanlar evlerine gidebilmek için her gün saatlerce araba kullanmak zorunda, diğer yandan küçük bütçeli pek çok tarımsal ya da lojistik işletmenin ana maliyetlerinden biri halen akaryakıt. Hükümetin dar gelirliler için alternatif bir çözüm üretmeden zamları devreye sokmasının üstüne reformlarla birlikte düştükçe düşen alım gücü de eklenince, biriken öfke bir kez daha sokaklara taştı. Fakat bu sefer yeni bir sembolizm ile…

Sarı yelekler ya da “gilets jaunes” hareketinin sembolü çift anlamlı. Fosforlu sarı yelek, Fransa’da her taşıtın zorunlu demirbaşı; acil durumlarda ya da şoförün görünürlüğünü arttırmak amacıyla kullanılıyor. Dolayısıyla hareketin sembolü haline geldiğinde, bir yandan “durumun aciliyetine dikkat çekme” kaygısına işaret ederken, diğer yandan da hareketin öznelerinin taşıt sahipleri ya da sürücüler olduğunu imliyor.

Fransız basınında sıklıkla vurgulandığı üzere sarı yelekler lidersiz, merkezsiz, kendiliğinden örgütlenen ve bunun için de sosyal medya araçlarına başvuran bir hareket. Özellikle Facebook grupları, etkinlikleri ve sayfaları hareketin oluşmasında kritik rol oynadı.[7] Fransız siyasetlerinin alışkın olmadığı, benzeri görülmemiş ve dolayısıyla nasıl yorumlanacağı kestirilemeyen bu durum karşısında siyasi partiler, sendikalar ve diğer toplumsal hareketler ya atıl kalarak hareketin dışına itildi ya da bilinçli olarak hareket ile arasında temkinli bir mesafe kurdu. Elbette, neredeyse tüm muhalefet partilerinin liderleri ilk günden itibaren destek açıklaması yaptılar; hatta aşırı sağ parti “Rassemblement National” (eski “Front National”) lideri Marine Le Pen gibi bazıları hareketi temellük etmeye ve yön vermeye de çalıştı.[8] Buna rağmen, sarı yelekler bugüne kadar büyük ölçüde bağımsız kalmayı sürdürdü. Diğer yandan, hiçbir sendika 17 Kasımdaki eylemlere çağrı yapmadı; reformist sendika CFDT genel sekreterinin açıkladığı üzere gerekçe olarak sağcılarla yürümenin olanaksızlığına ya da eylemlerin şiddet içermesine işaret ettiler.[9] Bununla birlikte Fransız kamuoyunda hareketin giderek meşruiyet kazanmasıyla, daha mücadeleci sendika CGT tavır değişikliğine giderek, hareketin üçüncü dalgasına denk gelen 1 Aralık günü için alım gücünün düşmesine karşı kitlesel eylem çağrısında bulundu.[10] Sol ağırlıklı ve otonom hareketlere bakıldığındaysa, sarı yeleklere dair bir şüpheciliğin hâkim olduğu gözlemlenebilir. Nantes gibi belli bölgelerde 17 Kasım günü sarı yeleklere katılan otonom hareketler bulunsa da[11], genel olarak sol, eylemlerde kitlesel olarak mevcut değil. Bireysel katılımlar ise daha çok meraktan kaynaklı bir gözlem amacı taşıyor.

Neticede sarı yelekler hareketi müthiş heterojen bir kompozisyon içeriyor: rövanş arayışındaki Macron karşıtı Fransız burjuvazisinden tutun da alım gücünden endişe eden orta sınıfa, Fransa’nın yorgun demokratları eski sendikalistlere, banliyölerin ve kırsal bölgelerin prekar, kırılgan, yoksul nüfuslarına varana değin çok geniş bir yelpazeye yayılıyor. Sarı yeleklerin belki de tek ortak noktası, pek çoğunun daha önce hiç eylemlere katılmamış olması. Akaryakıt zamlarını protesto ettiklerinden ekoloji karşıtlığı ile itham ediliyor olsalar da,[12] esasen enerji üretimindeki reformlara ve kömürsüz üretime geçişe karşı değiller. Sadece bütün Macron politikalarında olduğu gibi gene en yüksek bedeli kendilerinin ödemek durumunda kalmasını adaletsizlik addediyorlar; zira sanayi sektörü, uçaklar ya da gemi taşımacılığı bu vergi zamlarından muaf. Yine de sarı yelekler hareketindeki heterojenlik, sosyo-ekonomik farklılıklar kadar ideolojik ayrışmaları da kat ediyor. Mesela, paylaşılan adaletsizlik hissiyatına rağmen, harekete atfedilen siyasi anlam radikal bir şekilde farklılaşıyor: Sol nezdinde zenginlerin yerine yoksulların bedel ödemesi asıl sorunu teşkil ederken, sağ cenah ise yabancıları, göçmenleri ve işsizleri Fransızların ve çalışan kesimin sırtından geçinen parazitler olarak görüyor.[13] Benzer şekilde, Rouen gibi bölgelerde sarı yelekler islamofobik, transfobik, homofobik eylemlerde bulunurken[14], Paris’te ırkçılık ve seksizm karşıtı bir cephe kurarak, 24 Kasım’da gerçekleşen Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele yürüyüşüne seks işçileri ve transseksüeller ile birlikte katılma çağrısı yapıyorlar.[15] Eylemlerde polisin üstlendiği role dair de kafa karışıklıkları söz konusu. Örneğin 24 Kasımda Champs-Elysées bulvarında toplanan grup, “polis bizimle!” sloganı atarak başladığı eylemin sonunda, sert çatışmaların ve yoğun gözaltıların ardından, solun popüler sloganı “herkes polisten nefret ediyor [tout le monde déteste la police]!” ile günü noktalıyor.[16]

Kısacası, Fransa’daki sarı yelekler hareketini tanımlamak, isyanın nedenlerini ve hedeflerini saptamak oldukça çetrefilli bir iş. Hareketi tartışırken dönüp dolaşıp geldiğimiz nokta, tek bildiğimizin aslında hiçbir şey bilmediğimiz olduğu tespiti. Bununla birlikte, sarı yeleklerin Fransız toplumunun ve siyasi hayatının dönüşümüne dair iki önemli noktaya işaret ettiği söylenebilir. İlki ve en önemlisi, bu hareket ile Macron hükümetinin ve aşırı liberal reformlarının meşruiyetini radikal bir biçimde yitirdiği bir kez daha tescillenmiş oldu. Bu bağlamda sarı yelekler, son bir yıla yayılan ve Macron’a 5. Cumhuriyet tarihinin en az destek gören, zenginlerin savunucusu bir başkan olarak ün kazandıran skandal projeler-karşıt protestolar dalgasının tutarlı bir devamı olarak görülebilir. İkincisi, son üç yılın farklı toplumsal hareketleri göz önüne alındığında, Fransız toplumunun siyasi tahayyülünün değişmekte olduğu tespit edilebilir. İşgaller, blokajlar, barikatlar, polisle şiddetli çatışmalar gibi eylem biçimleri, Fransız kamuoyunda beklenmedik bir meşruiyet kazandı; zira bütün şiddete ve sebep olduğu maddi zarara rağmen sarı yeleklere destek %77 bandında seyrediyor.[17] Elbette bu eylem biçimleri Fransa için yeni değil, fakat sarı yelekler tarafından temellük edilmeleri ana akım eylemlilikler haline geldiklerine delalet ediyor.[18] Bir başka deyişle, barikatlar artık black block militanının marjinal faaliyetleri değil de orta halli Fransız vatandaşın isyan çığlığı olarak değerlendiriliyor.

Champs-Elysées bulvarındaki barikatların anlamı belirsiz olsa da, kim bilir, belki Macron, başkanlık hayatında ilk kez, onlara takılıp düşebilir.

 


[1] Kitlesel blokajların başladığı 17 Kasımdaki eylemlere 280.000 kişi katılırken [https://www.lemonde.fr/societe/article/2018/11/18/gilets-jaunes-plus-de-400-personnes-blessees-dont-quatorze-gravement_5385112_3224.html], 24 Kasımda bu rakam 100.000’e kadar düştü [https://www.lemonde.fr/societe/live/2018/11/24/en-direct-suivez-la-nouvelle-journee-de-mobilisation-des-gilets-jaunes_5387970_3224.html].

[2] Halk arasında “zenginlik vergisi” olarak da geçen bu vergi türünün kaldırılması, Macron’a “zenginlerin kahramanı” unvanını kazandırdı. https://www.liberation.fr/france/2017/09/26/heros-des-riches-heraut-de-l-europe_1599167 

[7] Harekete ilham veren ilk kaynaklardan biri, 51 yaşındaki Breton bir kadının çektiği ve “Sayın Macron, size bir çift lafım var: canımıza yetti” diye söze girdiği video [https://www.facebook.com/jacline.H/videos/10218147874947841/]. İlk kitlesel eylemlerin gerçekleştiği 17 Kasım çağrısının kaynağı, Seine-et-Marne’da yaşayan 33 yaşındaki bir kamyon şoförünün motosikletçi arkadaşlarını hep birlikte Paris periferisini tıkamaya davet ettiği Facebook etkinliği [https://www.facebook.com/events/1907487792701121/]. Facebook grubu üzerinden örgütlenen aşağı yukarı 60 kişilik bir grup, 15 Kasımdan beri hemen her gün, Güney Fransa’nın Pau kentindeki A64 otobanı ücret toplama noktasında araçların ücretsiz geçişini sağlıyor, “Bugün ücretsiz, Macron ödüyor” diye bağırıyorlar [https://www.facebook.com/groups/2628459893834597/].

[12] Nitekim 17 Kasım günü, Macron’un “La République en Marche” partisiden bir partizanın öncülüğünü üstlendiği bir çağrıyla, yine Facebook üzerinden örgütlenen ekolojistler de sarı yeleklere karşı yürüdü [https://france3-regions.francetvinfo.fr/nouvelle-aquitaine/gilets-jaunes-monde-n-ira-pas-manifester-17-novembre-poitou-charentes-1574240.html].

[13] Flixecourt’ta kurulan bir blokajda durdurulan kamyondaki kaçak göçmenleri polise teslim etmeleri, sağ görüşlü sarı yeleklerin eylemliliği açısından çarpıcı bir örnek teşkil ediyor [http://www.europe1.fr/societe/somme-quand-des-gilets-jaunes-denoncent-des-migrants-caches-dans-un-camion-et-suscitent-lindignation-3805553].

Kategoriler

Güncel