VİCKEN CHETERİAN

Vicken Cheterian

Diaspora Bakanlığı’na kimin ihtiyacı var?

Diaspora Bakanlığı’nın kapanacağı yönündeki söylentiler henüz doğrulanmadan, dünyanın birçok yerinde, Ermeniler arasında bir protesto dalgası oluştu. Diaspora’daki gazeteciler, entelektüeller, siyasi partilerin liderleri, bu karardan duydukları hoşnutsuzluğu ifade ettiler. Yerevan’ın yanısıra yurtdışında da, örneğin Suriye’de küçük gösteriler oldu. Bakanlığın kapatılmasını protesto edenler azınlıktaydı; çoğunluk, kararın alınma biçimini, yani Diaspora temsilcilerine danışılmamış olmasını protesto ediyordu. Yerevan’daki yöneticinin kalemini oynatmasıyla on yıl önce kurulan Diaspora Bakanlığı, yine tek bir imzayla, ortadan kaldırılıyordu. En azından bu açıdan, ülkenin bağımsızlığını kazanmasından bu yana Yerevan’da hâkim olan siyasi kültürde herhangi bir devrim görülmüyor.

Diaspora Bakanlığı’nın yerine ne gelecek? Bu henüz netleşmiş değil. Paşinyan’ın, kitlesel ‘yurda dönüş’, Diaspora’dan ülkeye yatırım gelmesini sağlamak gibi devasa projeleri ne olacak? Bu aşamada bu soruların cevabı yok. Bakanlığın idari personeli muhtemelen başka bir bakanlığa, örneği Dışişleri Bakanlığı’na ya da bir başka idari birime nakledilecek. Bakanlığın kaldırılmasıyla, Ermenistan-Diaspora ilişkileri meselesi, siyasi açıdan daha düşük bir düzeye taşınmış olacak.

Diaspora politikalarının başarısızlığı

Diaspora Bakanlığı’nın lağvedilmesi, Yerevan’ın Diaspora’ya dair eski politikalarının başarısız olduğunun zımnen kabul edilmesi anlamına geliyor. Burada söz konusu olan, sadece Serge Sarkisyan’ın on yıldır yürüttüğü politikaların değil (ki Diaspora Bakanlığı o dönemde, yurtdışındaki Ermeni topluluklarıyla ilişkilerini canlandırmak üzere kurulmuştu), ülkenin ilk ve ikinci cumhurbaşkanları Levon Ter-Petrosyan ve Robert Koçaryan’ın dönemlerindeki Diaspora politikalarının da başarısızlığı. Bu politikalar “Bize para yollayın, politikalarımıza karışmayın” tavrının varyasyonlarından, cumhurbaşkanlarının Diaspora’nın “ünlü ve zengin simaları”yla buluşup fotoğraf çektirmesinden ibaretti. Sonraları, Diaspora şahsiyetleriyle buluşup kameraların önünde gülümseme görevi Diaspora Bakanı Hranuş Hagopyan’a verildi. 

Yerevan’dan gelen sinyaller

Devrimden bu yana Yerevan’dan gelen sinyaller, dikkate değer, hakiki bir değişim olasılığına dair güven verici emareler barındırmıyor. Edindiğimiz izlenim, Yerevan’daki yeni yöneticilerin de, Diaspora’nın kaynaklarıyla gerçekleştirmeyi düşündükleri büyük amaçların peşinde oldukları yönünde. Peki Yerevan Diaspora’yı dinlemeye ya da Diaspora’nın bu tür görevleri üstlenmesine olanak tanıyacak kaynak yatırımı yapmaya hazır mı? Paşinyan’ın Aralık ayındaki bir konuşmasında dile getirdiği, devrimle “Diaspora-Ermenistan sınırını kaldırdık” açıklaması, yine, Diaspora’nın özüne dair derin bir yanlış anlamayı ortaya koyuyor. İki taraf arasındaki ilişkilerin niteliği üzerine kafa yorulması, birbirinden çok farklı bu iki ‘oluşum’ sanki tek bir yapıymış gibi davranılmaması gerekiyor; bu ciddi bir ihtiyaç. Bir devlet olarak Ermenistan ile, çok sayıda ve çeşitli toplumsal uzam, örgütlenme ve kimliklerin toplamı olan Diaspora, ancak siyasi sloganlarda aynı kefeye konabilir. Devrimin zaferi artık netleşmişken, hâlâ sloganlardan beslenmeye ihtiyacımız var mı?

Boş sloganlara ihtiyaç yok

Ermenistan’ın bağımsız-egemen bir devlet olarak kurulmasının üzerinden çeyrek yüzyıllık bir süre geçti; artık kimsenin boş sloganlara ihtiyacı yok. Acilen ihtiyaç duyulan ve sürekli olarak yarım bırakılan şey, Ermenistan’ın Diaspora topluluklarıyla kurması gereken ve her iki tarafın da çıkarına olacak bir ilişki biçimi üzerine düşünme kapasitesinin geliştirilmesi. Bu tür bir strateji, Ermenistan ile Diaspora arasındaki dinamik ilişkilere, iki tarafın karşı karşıya olduğu zorluklara ve sınırlı kaynakların en iyi şekilde değerlendirilebileceği yatırımlara dair sosyolojik bir kavrayış temelinde geliştirilebilir. 25 yıl içinde, Ermenistan-Diaspora konferansları çerçevesinde birçok eğlenceli organizasyon yapıldı, fakat düşünmeye odaklanan tek girişim, Gulbenkian Vakfı tarafından 2014’te Lizbon’da düzenlenen bir etkinlik oldu ki onun da devamı gelmedi.

Yerevan’ın siyasi liderleri, Ermenistan-Diaspora ilişkilerinin feci durumda olmasında ancak ikinci derecede bir sorumluluk taşıyorlar. Bu ilişkileri hep tek yönlü bir yol gibi, Diaspora topluluklarının Ermenistan’a kaynak sunması olarak gördüler. Ermenistan’daki siyasilerin, Diaspora’yı, kendi projelerine kaynak aktarılması çerçevesinin dışında düşünmemiş olması doğal. Siyasetçiler baskılar doğrultusunda hareket ederler; Yerevan’daki yöneticiler de kendi seçmenlerinin ihtiyaçlarına dönük tepkiler üretiyorlar. Ermenistan’ın, en büyük stratejik varlığı olan Diaspora’yı stratejik boyutuyla kavraması gerekiyor ama siyasetçiler acil ihtiyaçlara dönük, kısa vadeli hesaplarla hareket etme eğilimindeler. Ülkede, 1991’den beri Diaspora’ya çift taraflı bir ilişki temelinde bakılmamasının nedeni de bu.

Temsiliyet meselesi

Ermenistan-Diaspora denkleminde eksik olan, Diaspora’nın sesi. Fakat Diaspora’nın bir sesi var mı? Diaspora’yı ve Diaspora topluluklarını kim temsil ediyor? Apostolik Ermeni Kilisesi mi? Ermenilerin geleneksel üç partisi mi? Ermeni Hayırseverler Birliği mi (AGBU)? Tüm bu geleneksel kurumlar, Diaspora topluluklarının karşı karşıya kaldığı zorluklar üzerine düşünmeyi bırakıp, daha kolay olan ‘Ermenistan’a yardım etme’ işine yönelmiş durumda. Diaspora siyaseti ve temsiliyeti konusunda sorumlu olan kimse var mı?

Ermenistan’da yaşanan devrim, ülkede ve Ermeniler arasında yeni bir siyasi kültürün gelişmesi için bir alan açma potansiyeli barındırıyor. Berbat durumdaki Ermenistan-Diaspora ilişkilerini gözden geçirme potansiyeline de sahip. Fakat Yerevan bu ilişkide radikal bir değişime önayak olmayacaktır. Bu tür bir değişimi ancak kendi siyasi kimliğinin bilincinde olan bir Diaspora başlatabilir. 2018 devriminin getirdiği olumlu bir değişim, Diaspora Ermenilerinin artık Yerevan’ın siyasi çizgisini körü körüne takip etmeyecek olmaları. Diaspora’daki siyaset yazarları ve siyasi aktörlerin, Paşinyan’ın Diaspora Bakanlığı’nı kapama konusunda tek taraflı olarak aldığı karara yönelik protestoları, çift yönlü bir Ermenistan-Diaspora ilişkisi kurulmasına giden yolda ihtiyatlı bir ilk adım olabilir.