Bu rapor kilometre taşı olacak

Dört yıl önce Diyarbakır Sur'da düzenlediği basın toplantısı sonrasında açılan ateş sonucu ensenine isabet eden kurşunla hayatını kaybeden Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi'nin ölümüne yol açan kurşunun hangi silahtan çıktığına dair yeni bir rapor kamuoyuna açıklandı. Diyarbakır Barosu, Tahir Elçi'nin öldürüldüğü ana ışık tutmak ve olayın şüphelilerini belirlemek maksadıyla Londra merkezli uluslararası araştırma şirketi Forensic Architecture'dan (Adli Mimarlık) teknik bir araştırma yürütmesini talep etmişti. Şirketin kamuoyuna açıklanan raporunda, Elçi’nin olay yerinde bulunan üç polisten birisinin silahından çıkan kurşunla hayatını kaybetmiş olabileceği sonucuna varıldı. Diyarbakır Barosu üç polisin şüpheli olarak ifadelerinin alınmasını talep etti. Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Nadir Arıcan raporu Agos için değerlendirdi.

NADİR ARICAN


28 Kasım 2015 günü ateşli silah mermi çekirdeği yaralanması sonucuna bağlı ölen Diyarbakır Baro Başkanı Av. Tahir Elçi hakkında Goldsmiths, Londra Üniversitesi Adli Mimari Birimi tarafından hazırlanan rapor tarafımdan değerlendirilmiştir. 
Ölüm ile sonuçlanmış bir olayın tüm ayrıntıları ile aydınlatılabilmesi için, olayın gerçekleştiği andan itibaren tüm önlemlerin alınarak, kanıt kaybı olmaksızın hızlı ve etkin bir soruşturmanın yürütülmesi esastır. Bu olayda cevabı henüz bulunamamış soruların halen gündemde olmasına neden olan önemli handikaplardan biri olay yeri incelemesinde yaşanan gecikme ve eksikliklerdir. Aslolan delil kaybına neden olmayacak biçimde eğitimli ve deneyimli ekipler tarafından tüm kurallara uyularak “olay yeri incelemesi” nin gerçekleştirilmesi iken, adli belgelerde ifade edildiği üzere o günkü şartlarda güvenliğin sağlanamaması nedeniyle (Çatışma, bomba tuzaklaması) incelemeler hemen olay akabinde yapılamamış, ayrıntıları belgelerde ifade edildiği üzere kesintili olarak geç zaman dilimlerinde gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. Bu süre içerisinde olay yerinin bozulduğu ve önemli ölçüde delil kaybı yaşandığı açıktır. Bu bağlamda olayı aydınlatacak en önemli kanıt olması beklenen ve ölüme neden olan ateşli silah mermi çekirdeği de elde edilememiştir.  
Olay yeri incelemesindeki aksaklıklar bir kenara bırakıldığında, adli tıbbi değerlendirmede ölü muayenesi ve otopsi işlemlerinde bazı eksiklikler bulunmakla birlikte, önemli ölçüde ayrıntılı tamamlandığı görülmektedir. Sonrasında düzenlenen raporlara da temel teşkil eden tıbbi bulguları içeren raporlar da bunlardır. 

Bilirkişiler tarafından hazırlanan raporlar dikkate alındığında hem yerel bilirkişi heyetinin hem de Adli Tıp Kurumu 1. İhtisas Kurulu’nun raporunda olasılıklar göz önüne alınarak, atışı yapan silah ya da kişilerle ilgili olarak klasik genellemeler dışında değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. Uygulamada da sıklıkla özellikle kişilerin olay anında mobil olmaları gerekçesiyle atış yönü, yaralanmaya neden olan atış konusunda kesin değerlendirmeler yapılamamaktadır. Ancak olay yerinin özelliklerini de içeren adli tahkikat dosyasındaki bilgiler tespit edilen tıbbi bulgular, olay anında çekilmiş kamera görüntülerin ileri düzeyde analizinin yapılması, cevaplanmasında güçlükler yaşanan hususlarda farklı bir açılım getirmiştir. Adli mimari açısından olay kanıtlar eşliğinde yeniden kurgulandığında değerlendirmelere yeni bir boyut kazandırdığı açıktır. Ülkemizde bu konuda bazı bilimsel çalışmalar yapılmış olmakla birlikte, bu düzeyde ayrıntıyı ve kanıtı içermesi açısından çok önemli bir rapordur. 

Bilimsel temelli bir değerlendirme

Hukuksal süreçte olayın aydınlatılmasına ve anlaşılmasına yönelik hazırlanan raporların bilimsel kanıtlara dayalı olması, kullanılan yöntemlerin ve bulguların tekrarlanabilir, ölçülebilir ve test edilebilir olması hukuk açısından da önemli bir argüman olacaktır.  Söz konusu raporda araştırmacılar raporlarında -adli bilimler alanında hazırlanmış bir rapordan beklendiği üzere-  araştırdıkları konuların çerçevesini çizerek, metodolojilerini, saptadıkları bulguların analizlerini ve sonuçlarını kanıtlar eşliğinde hem yazılı hem de hazırladıkları videoyu rapor halinde sunmuşlardır. Klasik değerlendirmelerde görmeye alışık olmadığımız teknik bir sistematik içerisinde, tüm adli ve tıbbi bulgular (Ölüm muayene ve otopsi raporu, bilirkişi heyet raporu, Prof. Dr. Ümit Biçer tarafından ön rapor şeklinde hazırlanmış uzman mütalaası) göz önüne alınarak ve analizi yapılarak, dışlama yolu ile olasılıkları sınırlandırarak bilimsel temelli bir değerlendirmenin yapıldığı görülmektedir. Söz konusu rapor, sanal ortamda olay yerini çok daha ayrıntılı biçimde, farklı açılardan görme ve değerlendirme olanağı sunmaktadır. Bu ayrıntılı teknik inceleme ile ulaşılan sonuçlar, hukuksal süreçte ilgili birimler tarafından   değerlendirilmesi gereken ve en azından cevap aranan önemli sorunların bir kısmını aydınlatacak nitelikte, kanıta dayalı bir bilimsel bir rapor olma özelliği ile dosyada yerini alacaktır.  

Adli bilimlerin önemli bir alt başlığı olan “adli mimari” ve bu kapsamda tıbbi bulgular eşliğinde bütüncül yaklaşımla hazırlanacak raporların olayların aydınlatılmasında ne kadar önemli olduğunu ve Türkiye’de bu tür yapılanma ve çalışma gruplarındaki eksikliği göstermesi açısından da oldukça çarpıcıdır. Olaylara ait her türlü kanıtın klasik değerlendirmeler dışında dijital platformdaki incelemeleri de kapsayacak şekilde ayrıntılı biçimde analizinin yapılarak cevapların ortaya konması, hukuksal süreçte kararların oluşturulmasında yadsınamaz katkısı olacaktır. Dolayısıyla bu rapor, sadece bu olay özelinde değil benzer tüm olaylarda, adli tıp, adli bilimler ve dijital alanda çalışan uzmanların böylesi bir platformda biraraya gelerek daha nitelikli raporların hukuk kullanımına sunulmasında önemli bir kilometre taşı olarak anılacaktır.  

Kategoriler

Güncel