Her kokunun bir anlamı var. Beynimizin bize oyunu, hafıza merkezimiz ve koku merkezimizin birbirine yakın olmasından belki de, kokular anılarımızı her şeyden daha fazla canlandırıyor. Pepsi kolanın tadı bana Heybeliada Ayyıldız sinemasını hatırlatır, lavanta kolonyası çok sık görmemiş olsam da yayamı.
Kokular anlam taşırlar. Hele işiniz şarapsa, kokularla aranız iyi olmalıdır. Dalından yeni koparılmış çiçekten, at eyeri kokusuna kadar yüzlerce koku şarap tadımcısına usul usul bilgiler taşır.
Ama bazı kokuların duygularla çok büyük ilişkisi var bence. Nazım Hikmet’in, Abidin Dino’nun mutluluğun resmini yapıp yapmayacağına dair şüpheleri olduğunu biliyoruz. Mutluluğun bir görüntüsü, resmi var mıdır bilmiyorum ama bence mutluluğun bir kokusu var.
Sabah uyandığında evi kaplamış paskalya çöreğinin mahlep, sakız ve hamurla karışık, tatlımsı, koyu rayihalı kokusu benim için mutluluğun vücut bulmuş halidir.
Çok vakit aldığından, mayalanmasından pişirmesine epey el tuttuğundan evlerde giderek daha az yapılıyor. Hazırlığı gayet meşakkatli ama en zor kısmı örmesi herhalde. Örme işini iyi yapan ev kadınlarının birkaç eve yardıma gittiğine tanıklık etmişliğim vardır. Her iyi yemek gibi, iyi paskalya çöreği yapmak için de deneyim şart.
Yapmaya üşenirseniz, Liza Çavdar (@lizacavdar) ‘misafir destek’ gibi neşeli bir isim altında şahane çörekler yapıyor. Onun tarifini paylaşıyorum:
1 kg un
5 yumurta
250 ml süt
300 gr şeker
250 gr tereyağı
1 tepeleme tatlı kaşığı damla sakızı
2 tatlı kaşığı mahlep
21 gr. yaş maya
1 çimdik tuz
1 çimdik şeker
1/2 kahve fincanı ılık su
file badem, çörek otu
Un, mahlep, damla sakızı geniş bir kaba elenir.
Maya; ılık su, bir çimdik tuz, bir çimdik şekerle aktive edilir.
Orta boy tencerede tereyağı eritilip ocaktan alınır. Üzerine süt, şeker, aktive edilmiş maya ve çırpılmış yumurtalar eklenir.
Un karışımının ortası havuz gibi açılır ve sıvı karışım dökülür.
Hamur toparlayana yani kaba yapışmayana kadar yoğurulur. Üzeri kapatılıp ılık bir ortamda mayalanana kadar (dört - dört buçuk saat) bekletilir.
Mayalanan hamura örgü şekli verilir. Yarım saat kadar tepsi mayası da yapılabilir. Üzerine çırpılmış yumurta sarısı sürülür, badem veya çörek otu serpiştirilir.
170 derecede altı üstü renk alana kadar pişirilir.
Paskalya çöreğinin kendi çapında bir büyüsü vardır. Yılın bu zamanı hayatı güzelleştirir. Sadece evlerde kilolarca yapılması değil, mahalledeki pastanelerin yapmasından dolayı da hayat güzelleşir. Kurtuluş’ta yürürken sokaktaki çörek kokusu baştan çıkarıcı olabilir.
Eğer son dakikaya kaldıysanız, Kurtuluş Üstün Palmie gerçekten çok iyi yapar. Çörek almaya giderseniz, dev çataldan da almayı unutmayın derim.
Gelelim paskalya çöreğinin en iyi tüketim yoluna... “Bana kalırsa” diye başlayamayacağım, çünkü babamda böyle gördüm. Paskalya çöreği en iyi, biberli, iyi bir eski kaşar peyniri ve soğuk sütle gider.
İyi bayramlar.