Ateşyan: Dileğimiz seçim sürecinde kısıtlamalar olmaması yönünde

Ruhani Kurul Başkanı Başepiskopos Aram Ateşyan Ermenistan'da yayınlanan bir habere gönderdiği cevabi mektupta Patrik seçimi sürecinde seçeneklerin artmasının Patrikhane'yi güçlendireceğini söyledi. Sürecin İçişleri Bakanlığı tarafından yayınlanacak talimatname ile netleşeceğini söyleyen Ateşyan Cumhuriyet tarihi boyunca yurtdışında yaşayan ruhanilerin de patrik olabildiğini hatırlattı. Ateşyan Başepiskopos Çulciyan'ın çalışmalarından da övgüyle bahsetti.

Ermenistan'da yayın yapan "Hrabarag" isimli gazetede 12 Eylül tarihinde Türkiye'deki Patrik seçimi sürecine dair bir yazı yayınlandı. Ani Arakelyan'ın imzasıyla yayınlanan yazı "İstanbul Ermeni Patriği Seçiminde Eşit Olmayan Şartlar" başlığını taşıyordu. Yazıda İstanbul Patrikhanesindeki iki episkoposun (Başepiskopos Ateşyan ve Episkopos Maşalyan kastediliyor) birbirleri  ile anlaşarak yurtdışındaki adaylara karşı kapıları kapatma çabasında olduklarını belirtiliyordu. Başepiskopos Ateşyan bu yazıya karşı bir mektup kaleme aldı. Hrabarag gazetesi editörü Armine Ohanyan'a hitaben yazılan mektup bu hafta Ermenice  basında yayınlandı. Ateşyan mektubunda sözkonusu iddiaları reddetti ve İstanbul'un kapılarının yurtdışındaki bütün ruhanilere  açık olduğunu belirtti . Ateşyan örnek olarak da Ermenistan Gugark Bölgesi Ruhani Önderi Başepiskopos Sebuh Çulciyan'ın Türkiye'ye yakınlığının altını çizdi ve an itibariyle ne kendisinin ne de Değabah (Patriklik kaymakamı)  Episkopos Maşalyan'ın henüz bir propaganda faaliyetine başladığını belirtti. Ateşyan İçişleri Bakanlığı'ndan gelecek talimatnameyi beklediklerini kaydetti.

"Yurtdışındaki ruhaniler konusunda keyfi tutum alamayız"

Ateşyan mektubunda şu ifadelere yer verdi: "Türkiye dışında görev yapan ruhbanlar meselesi önem arzediyor zira tarihimiz bizim bu konuda keyfi tutumlar almamızı engelliyor. Biz niçin halkımızın mümkün olduğu kadar geniş bir yelpazede seçim yapmasını istemeyelim? Seçenekler bizi güçlendirir. Dahası günümüzde cemaatimiz oldukça kısıtlı bir potansiyele sahip. Din adamı yetiştirmekte zorluklarımız var. Ruhani atamalar konusunda bir kriz içinde olduğumuz sır değil. Bu yetirsizliklen içinde yurtdışındaki ruhbanlara her zaman ihtiyaç duyduk. Cumhuriyet tarihindeki gelişmeleri anımsarsak hem Karekin Başepiskopos Kazanciyan hem de Karekin Başepiskopos Haçaturyan Türkiye'de görev yapmadıkları bir dönemde seçilmişlerdir. Başepiskopos Şnork Kalustyan ise İstanbul'da misafir olarak bulunduğu bir dönemde patrik seçildi. Bizim irademiz dışındaki bu konu hakkında yorum yapmayı gereksiz buluyorum. Bu devletin karar vereceği bir konudur ve devlet  de verili zaman diliminin siyasi öncelikleri doğrultusunda kararlar verir. 1863 Nizamnamesi'ne göre sadece İstanbul Patrikhanesi ruhbanlanı patrik adayı olabilirler. Günümüzde bu nizamname geçerli değil ve sadece resmi olmayan bir kılavuz niteliğinde işleve sahip. Dolayısıyla yazılı olmayan yasalarla yönetilmenin sonuçlarından biri de adayların özelilkleri ile ilgili. Bu özellikler her defasında devletin bakış açısına ve o dönemdeki siyasi önceliklerine göre şekilleniyor. Benim ve Sahak Başepiskopos Maşalyan'ın yoğun bir propaganda çabasında olduğunu söylemek mümkün değil."

"Seçime ilgiyi yükseltmeye çalışıyoruz"

Ateşyan mektubunda şu ifadelere de yer verdi: "Geçtiğimiz 10 yıllık aksaklıklar yaygın bir güvensizlik ortamına da yol açtı. Bizler halkımızın ümitsizlik duygularından kurtulması için çaba sarfediyoruz. Seçime dair ilgiyi yükseltmeye çalışıyoruz. Halkın seçime katımının olabilecek en yüksek düzeye çıkmasına gayret ediyoruz. Çabamız halkımızın iradesinin özgür bir şekilde seçimlere yansımasını sağlamaya yönelik. Bu bizim ruhani önderlik görevimizidir ve bunu propaganda olarak algılamak çok tuhaf bir yaklaşım olacaktır."

"Çulciyan ve Açabahyan'ı takdirle izliyoruz"

Ateşyan mektubunda Başepiskopos Sebuh Çulciyan'ın Türkiye Ermeni toplumuna yakın bir isim olduğunun altını çizdi: "Belki tuhaf görülebilir ama patriklik, adayların daraltılması veya genişletilmesi meselesinde bir etken değildir. Her halükarda bizim dileğimiz kısıtlamalar olmaması yönünde. Seçim sonucunun toplum vicdanında karşılık bulmasını isteriz. Bu bağlamda da Gugark Bölgesi Ruhani Önderi Başepiskopos Sebuh Çulciyan'ın ve Şirak Bölgesi Ruhani Önderi Başepiskopos Mikael Açabahyan'ın bizim sevgili ruhani kardeşlerimiz olduğunu belirtmeliyim. Onlar Ermeni Kilisesi'nin değerli üyeleridirler. Ve biz kendilerinin çok yönlü faaliyetlerini takdirle izlemekteyiz. Muhtelif toplantılarda birlikte olma imkanlarımız oldu. Özellikle Sebuh sırpazanın İstanbul'da bir taraftar çevresi de var. Onlar bizim cemaat yaşamımıza da aktif olarak katılmış insanlar. Patrik Genel Vekili olarak görev yaptığım yıllarda karşı konumlanmaların etkisi altında  bile dengeli olma halinde idik ve zaman zaman istemeden de olsa iletişim kopukluğu yaşadık. Zor zamanlardı. Ama şimdi bütünüyle seçim amacı etrafında yoğunlaşmış bulunuyoruz. Başka vesilelerle de söylemiştim. Toplumumuzun evlatlarını destekledikleri veya tercih ettikleri aday doğrultusunda sınıflandırmak veya etiketlemek niyetinde değiliz. Eğer mesele bizim ruhani kardeşlerimizden birine yönelik olarak, bu durumda ağırlıklı olarak Sebuh sırpazana yönelik olarak, ilgi duymaktan kaynaklanıyorsa, bundan ötürü herhangi bir sorunumuz olamaz. Sebuh sırpazan Türkiye Ermenilerinin yaşamını yakından takip ediyor ve içinde bulunduğumuz koşulların fevkalade farkında. Bu makamın geleneklerini ve mirasını değerlendirmeye çalışıyor. Biz işbirliği kapılarını her zaman açık tutacağız kendisiyle. Onun şahsında bilgili ve bilinçli bir ruhani birader görmekteyiz. Biz her şeyin adil olması için dua ediyoruz. Adaleti sadece kendimiz için istemiyoruz. Yurtdışındaki adayları etkisizleştirmek için yürütülen çabaları zararlı telakki ediyoruz. Talimatnamenin ulaşmasıyla taşlar yerine oturacak ve eşit imkanlar çerçevesinde toplumuza mesajlarımızı iletebileceğiz. Biz Kutsal Kitap'ın savunucularıyız ve bizim mesajımız da sadece sevgi ve halkımızın birlikteliğinden doğacak olan ışığa yönelik olacaktır."

Kategoriler

Toplum