Yunan Adaları’nda göçmen krizinin perde arkası

Ege’de en çok göçmen akını ile karşılaşan Lesvos (Midilli) Adası’nın Moraia bölgesinde yapılan en büyük göçmen karşılama ve ağırlama kampı, 3 bin kişilik kapasiteye sahip. Bugün söz konusu kampta 16 bin ile 20 bin arasında insan barınmaya çalışıyor.

EVREN DEDE/GÜMÜLCİNE

Suriye kriziyle derinleşen ve ne yapılsa da tam olarak durdurulamayan düzensiz göçmen akını, Yunanistan’ın tek başına üstünden kalkamadığı bir soruna dönüşeli çok oldu.
Yunanistan’a üç güzergah üzerinden göçmen akını var. Biri Türk kıyılarından Yunan Adaları’na geçişlerin olduğu Ege Denizi’nde, ikincisi yine Türk topraklarından Yunan topraklarına geçişlerin olduğu Trakya’daki Meriç nehrinde ve üçüncüsü de Bulgaristan üzerinden Yunanistan’a yapılan geçişler.
Göçmen akınlarıyla tek başına mücadele edemeyen Yunanistan özellikle radikal sol SYRIZA hükümeti döneminde yoğun bir akın ile karşılaştı. Türkiye’den geçen binlerce göçmen ve mülteci önce Adalar’dan Atina ve Selanik’e getirilerek anakaraya taşındı. Ardından da göçmenler rotalarını karayolu ile Makedonya, Sırbistan, Avusturya ve Macaristan üzerinden Almanya ve diğer gelişmiş Avrupa ülkelerine doğru devam ettirdiler. 
Tabii bu yoğun akınlar çok uzun sürmedi. Macaristan devleti sınırını kaçak göçmenlere kapattı. Sırasıyla diğer ülkeler de sınırlarını kapattılar... O dönemde yaklaşık dört yüz bin göçmen ve mültecinin Batı Avrupa’ya geçtiği tahmin ediliyor.
Zorlaşan iltica süreci ve sınırlarını kapatan Avrupa ülkeleri karşısında deniz üzerinden kendi sınırlarına çit çekip asker dikerek kapatamayan Yunanistan, bir anda kendini “göçmen krizi” içinde bulmuş oldu.

AB’den sadece finansal destek
AB üyesi ülkeler, çok az sayıda seçmece kalifiye göçmenler hariç, göçmenleri almayacaklarını ve sadece Yunanistan’a geçenlerin bakılması amacıyla finansal destek verebileceklerini söylediler. 
Ege’deki Yunan Adaları’nda, gelen finansal destek ile göçmen ağırlama merkezleri kuruldu. Kimi yerde askeri alanlarda kimi yerde prefabrik yapılarla derme çatma biçimde kurulan göçmen karşılama merkezleri iki işleve sahip olacaklardı. İlk olarak  göçmenlerin barınması için kullanılacak ve ikinci olarak da göçmenlerin resmi kayıt işlemlerinin yapılması bu merkezlerde gerçekleştirilecekti. Tabii bu arada AB sınırı olan Yunan sınırının korunması için yapılan devriyelere FRONTEX Avrupa Birliği Sınır Güvenliği Birimi de dahil edildi.

Kamplar kapasitenin çok üzerinde göçmen ağırlıyor
Yunan topraklarına geçen göçmen ve mültecilerin hangi statüde olduklarına dair tasnif ve kayıt işlemleri süreci beklendiği gibi kolay değildi. Geçenlerin çoğunun üzerinde pasaport veya kimlik bulunmuyordu. Dolayısıyla kimin kim olduğu öğrenilene kadar geçen süre inanılmaz uzun zamana yayılmaya başladı. Anakaraya geçişler durdurulduğu için de Adalar’daki kamplarda kalan göçmenlerin sayısı hızla artmaya başladı.
En basitinden açıklamak gerekirse, Ege’de en çok göçmen akını ile karşılaşan Lesvos (Midilli) Adası’nın Moraia bölgesinde yapılan en büyük göçmen karşılama ve ağırlama kampı, 3 bin kişilik kapasiteye sahip. Bugün söz konusu kampta 16 bin ile 20 bin arasında insan barınmaya çalışıyor.
Kamp alanı yetmediği için kampın çevresi derme çatma plastik çadırlarla dolu. Bölgede ne temiz tuvalet ve banyo, ne yeterli yemek, ne de sağlıklı yaşam şartları mevcut. Çalışma imkanı da olmadığından insanlar boş boş bekliyor. Ve en kötüsü, kamp izdiham nedeniyle tecavüz, adam yaralama, öldürme, etnik temelli kavgalar ve hırsızlık vakalarının da yaşandığı vahim bir yer olmuş durumda. 

Göçmenler isyan etti
Bütün bu nedenlerden dolayı patlamaya hazır barut fıçısına dönen Moraia kampında, geçtiğimiz hafta, yaklaşık iki bin civarında göçmen yaşadıkları bu sefil duruma isyan ederek protesto yürüyüşü yapmak istediler ve adanın merkezine doğru yürüyüşe geçtiler. 
Kampta aylarca hatta kimi zaman yıllarca süren iltica işlemleri nedeniyle bekletilmelerini protesto eden göçmenler “özgürlük” sloganları atarak adanın merkezine ilerlerken polis müdahalesi ile karşılaştılar. Kadın ve çocukların da bulunduğu eylemcilere polis göz yaşartıcı gazla müdahale etti. Kimi göçmenler polis barikatını geçmeye başlayınca yaralananlar ve gözaltına alınanlar oldu.
Öte yandan Yunan Adaları’nda adeta ortaçağ benzeri koşullarda yaşayan göçmenlerin yaşadığı sorunlar bir yana, meselenin bir de görülmeyen ama bir o kadar önemli diğer boyutu da ada sakinlerinin yaşadığı sorunlar. 

Neo-Naziler devrede
Ada sakinleri artık kendi nüfuslarından kat be kat daha fazla sayıda göçmenin varlığını görüyor ve büyük çoğunluğu da bundan endişe duyuyor.
Yerel halk ile adada sıkışıp kalmış göçmenler arasındaki sürtüşme yıllar geçtikçe artmış durumda. Artan gerilim karşısında Yunan hükümetinin yetersiz kalması da endişe verici boyutlarda.
Bu durumu fırsat bilen ve göçmen karşıtı duyguları kaşıyan aşırı ırkçı çevreler göçmenlere karşı örgütlenme çabasında. Yine geçtiğimiz hafta Moraia bölgesinde Neo-Nazi Altın Şafak'a bağlı bir çetenin üyesi oldukları şüphesiyle yedi ada sakini gözaltına alındı. Sosyal medya platformlarından ise Yunan hükümetinin göçmenlere karşı harekete geçmemesi durumunda silahlanacakları tehdidi yöneltildi. 
Şu anda kırk binden fazla düzensiz göçmen ve mülteci Yunanistan’ın Lesvos, Samos, Hios, Leros ve Kos adalarında sıkışmış durumda. AB tarafından belirlenen kurallar nedeniyle Yunan anakarasına aktarılamıyorlar. Yaptıkları iltica talepleri uzun süren bürokrasi nedeniyle tamamlanana kadar Adalar’da beklemek zorundalar.

Çözüm arayışları
Bu sırada Adalar’daki krizin kontrolden çıkmasını istemeyen Yeni Demokrasi (ND) hükümeti göç sorunuyla mücadele kapsamında Adalar’a beş yeni kapalı göçmen merkezi kurmayı planlıyor. Beş adada (Lesvos, Hios, Samos, Kos ve Leros) belirlenecek arazilere (hükümet gerekirse araziye el koyma yetkisi de aldı) yeni kapalı göçmen merkezleri inşa edilecek. Hükümet ayrıca her hafta 200 göçmeni de Türkiye'ye iade etmeyi hedefliyor.
Yunan hükümetinin bu hamleleri ile Adalar’daki göçmen krizine çözüm bulunacağını beklemek saflık olur. AB’nin sorumluluktan kaçtığı ve üyesi Yunanistan’a yıktığı bu kriz, Adalar’daki kapasite fazlası göçmenler için insani bir çözüm bulunmadan bitmeyecek gibi duruyor. 
 


Kategoriler

Güncel