Hanau’daki ırkçı saldırı ve Almanya’nın kabusu

Hessen’de geçen yıl 917 aşırı sağcı suç kayda geçti. Bu da bir önceki yıla göre yüzde 52 artış anlamına geliyor.

ELMAS TOPCU/BERLİN

19 Şubat’ı 20 Şubat’a bağlayan gece Almanya’nın Hessen Eyaleti’nde bulunan Hanau kentinden tüyler ürperten bir haber geldi: “Cafelere ateş açıldı, çok sayıda ölü var.”
Sosyal medyada paylaşılan ilk görüntülerde bir cafenin önünde kavga eden ve Türkçe küfürler savuran bir grup erkek görülüyordu. Bu da meydana gelen olayda saldırganların veya mağdurların Türkiye kökenli olabileceğine işaretti. Olayın nargile cafelerde yaşandığı bilgisi geldiğinde ise bu ihtimal daha da kuvvetlendi, çünkü bu tür mekanlar genelde göçmen gençlerin toplandığı yerler olarak biliniyor. Uzun süredir de Alman yetkililer tarafından “Türk, Kürt ve Lübnanlı organize suç örgütlerinin mekanları“ şeklinde lanse ediliyor.
Ertesi sabah erken saatlerde Almanya’da normalin aksine federal ve eyaletler düzeyinde hızla resmi açıklamalar geldiği dikkat çekti. Olaydan duyulan derin üzüntü ve endişe vurgulanıyor, bakanlar hızla olay yerine gidip bilgi alıyordu. Cumhurbaşkanı Frank-Walter Steinmeier’in aynı akşam Hanau’da yapılacak anmaya katılacağı bildiriliyor, Başbakan Angela Merkel’in resmi programını iptal ettiği duyuruluyordu. Bu durum da olayın siyasi saiklerle düzenlenmiş bir saldırı olduğu yönündeki tahminleri güçlendirdi.

Saldırgan 43 yaşında bir Alman
Tahmin edildiği gibi de oldu. Polisin kamera kayıtlarından saldırganın aracını, araç üzerinden de zanlının adresini tespit ettiği ve hızlıca evine operasyon düzenlediği ortaya çıktı. Güvenlik birimlerinin evde karşılaştığı manzara da feciydi. 43 yaşındaki Alman zanlı, yaşlı annesini de öldürdükten sonra intihar etmişti. Geride olayın planlı bir ırkçı saldırı olduğunu ortaya koyan ve internete günler önce yüklediği anlaşılan bir video bulundu. Irkçı bir siyasi saldırı ihtimali güçlenince de soruşturmayı Almanya Federal Başsavcılığı devraldı.
Hanau’da dokuzu göçmen kökenli, biri saldırganın annesi olmak üzere on kişi hayatını kaybetti. Aralarında Türkiye kökenlilerin de bulunduğu olayın Hessen Eyaleti’nde yaşanmış bir ırkçı saldırı olması, bu eyalette ve Almanya genelinde epeydir süren, güvenlik güçlerinin ve hükümetlerin “sağ teröre kör“ oldukları yönündeki tartışmaları yeniden alevlendirdi.

Hessen’de sağcı saldırılarda artış
Hessen’de geçen yıl 917 aşırı sağcı suç kayda geçti. Bu da bir önceki yıla göre yüzde 52 artış anlamına geliyor. 2 Haziran 2019’da yine Hessen Eyaleti’nde Almanya tarihinde bir ilk yaşanmış, bir politikacı, Başbakan Merkel’in Partisi Hıristiyan Demokrat Birlik CDU üyesi, Kassel Valisi Walter Lübcke, evinin terasında aşırı sağcı bir Stephan E. tarafından öldürülmüştü. Kısa süre sonra yine Hessen Eyaleti’nde bir Eritreliye ateş açılmıştı. 2018 yılından bu yana da yine aynı eyalette, kendini aşırı sağcı terör örgütü Nasyonal Sosyalist Yeraltı’nın (NSU) devamı gören kişi veya kişilerce avukat Seda Basay- Yıldız’a tehdit yazıları gelmişti.
NSU, 2000-2007 yılları arasında 8’i Türkiye kökenli 10 kişiyi öldürmüş, Seda Basay- Yıldız da bu siyasi cinayetlerin görüldüğü davaya müdahil olarak katılmış, yakınları öldürülen bazı aileleri temsil etmişti.

Hessen polisinde sağcı gruplar
İşin ilginç tarafı şuydu ki, avukat Basay- Yıldız’a gelen tehditlere temel teşkil eden, ona ait özel bilgilerin Hessen emniyetinin veri bankasından sağlandığı tespit edilmişti. Polis memurlarına karşı açılan soruşturma sonucunda ise Hessen emniyet güçleri içinde ırkçı bir grubun bulunduğu ve kendi arasında ırkçı mesajlar ve görseller paylaştığı ortaya çıkmış, en az beş emniyetçi görevden uzaklaştırılmıştı.

Siyasetin merkez noktası kayıyor
Hanau’daki ırkçı saldırının ardından, sağ popülist, göç ve İslam karşıtı Almanya İçin Alternatif (AfD) partisinin son yıllarda kazandığı güç ve kullandığı nefret diliyle meydana gelen ırkçı saldırılar arasında bağ kuruldu. Nitekim bu partinin Almanya’da federal meclise ve eyalet meclislerine girmesi, özellikle doğudaki eyaletlerde rekor oy alarak koalisyonlarda belirleyici olması siyasi gidişatı değiştirdi. İlaveten AfD’nin güçlenmesi muhafazakar sağ veya merkez sağdaki partiler ile liberalleri de korkuttuğundan, onlar da yaşadıkları oy kaybını engellemek telaşıyla gün geçtikçe AfD’nin seçmen kitlesine hitap etmeye yönelik politikalar üretmeye başladı. Bu da bütün Almanya’da siyasetin ağırlık merkezinde kayma yaşandığı yorumlarına neden oluyor.
Hanau gibi ırkçı saldırıların bir diğer boyutu da göçmen kökenliler arasındaki çatlağı daha da belirgin hale getirmiş olması. Kurbanların dini inancı veya siyasi görüşü kimi gruplar tarafından öyle fazla öne çıkarılıyor ki “korkunç bir ırkçı saldırı mağduru“ oldukları gerçeğinin kısmen önüne geçiyor. Ölümde ve acıda da birlik yok, ayrılık var.

Kategoriler

Güncel