Musadağ'dan Alfortville'e uzanan bir yolculuk

6 aylıkken Türkiye'den ayrılmak zorunda kalan Saro Mardiryan Fransa’da Alfortville’de Belediye Başkan Yardımcısı olarak göreve başladı.

ARİS NALCI/BRÜKSEL

Artık yavaş yavaş karantina sürecinden çıkmaya başlayan Fransa'da bürokratlar ve seçilmişler de görevlerine, ofislerine dönmeye başlıyor. 
Fransa Covid-19 sürecine bir de yerel seçim sığdırma başarısı gerçekleştirdi. Karantina sürecinden hemen önce yapılan yerel seçimlerin sonuçları açıklansa da seçilenler görevlerine resmi olarak ancak 11 Mayıs itibariyle, ofislerine gidebildiklerinde başlayabildiler.
Paris'teki yerel seçimlerden kazanımla çıkanlar arasında Ermeni toplumu da var. Paris'in küçük Ermenistan'ı sayılan Alfortville'de yıllardan beri duyulan temsiliyet eksikliği bu seçimlerde giderildi diyebiliriz. 
Birleşik Sol bloktan aday 4 Ermeni %56,9 oyla Belediye Meclisi’ne girdi. Bunlardan biri de Türkiye Ermeni toplumunun yakından tanıdığı Musadağlı Mardiryan ailesinin bir üyesi. Saro Mardiryan Alfortville Belediye'si’nde Teknolojiden Sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı olarak 11 Mayıs'ta görevine başladı.
6 aylıkken Türkiye'yi terk etmek zorunda kalan bu genç siyasetçiyi Fransa'da siyasi  bir kariyer bekliyor. Mardiryan ile kişisel hikayesini konuştuk. 

Aile hikayenizi kısaca anlatır mısınız?
Kalbimde büyük yeri olan Hrant Dink’in kurduğu Agos sütunlarında bana yer verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
1978’de İstanbul’da doğdum. Ben 6 aylıkken annem, babam çocuklarına daha iyi bir gelecek sağlamak için Türkiye’den göç ettiler.
Kendinizi güvende hissettiğiniz, çocuklarınıza iyi bir eğitim verdiğiniz, geleceğe umutla baktığınız bir ülkeyi terk etmezsiniz. Ancak halk için, özellikle Ermeniler için durum böyle değildi. Birçokları gibi annem, babam da 1979'da, yabancı bir ülke olan Fransa’ya yerleştiler. Soykırımdan sonra hayatta kalan Ermenilerin büyük kısmının dünyanın her bir köşesine dağıldığı gibi onlar da sürgün hayatına başladılar.
Dedem, yayam, babam Musadağlıdır.

Ermeni kimliğiniz bu siyasetin neresinde?
Yaşım ilerledikçe halkımın neler yaşadığını, neler çektiklerini öğrenmeye başladım. Hele atalarımın Musadağ'da yaşadıklarını, Soykırım’dan kurtulduklarını onlardan duyduğumda bir şeyler yapmam, kimliğimi saklamamam gerektiğini düşündüm.
Bizlere yapılan insanlık suçunun inkâr edildiğini, cezalandırılmadığı, bir adaletsizlikle karşı karşıya olduğumuzu ve bu durumun bugün halen sürdüğünü gördüm.
Dünyadaki 24 Nisan anmaları tüm bunları sorgulamamı, bilinçlenmemi sağladı. Ermeni tarihiyle, kültürüyle ve diliyle ilgilenmeye başladım. Kimliğimle ilgili her gün daha fazla şey öğrendim, halen de öğreniyor ve Ermeniliğimle iftihar ediyorum. Soykırım 3000 yıllık bir medeniyeti, bir halkı ortadan kaldırmak için uygulanmış. Süregelen bu Soykırım’ın amacına ulaşamaması için elimden geleni yapmaya çalıştım. Bugün 29 yaşında, genç bir ülkeye sahip olmamız bile bir mucizedir diyebilirim. Halkımın edebiyatıyla, müziğiyle, bilimiyle dünyaya yaptığı katkılarla gurur duyuyorum. Ermeniliğimi tutkuyla yaşıyorum. Evde biz hep Ermenice konuştuk. Dedem her Fransızca konuştuğumda bana kızardı. Ve ben bugün “Bir kılıç artığı” olarak çocuklarımla Ermenice konuşuyorum, soykırımı inkâr edenlere inat, bu da benim büyük zaferim.

Peki aktif siyasetle ilginiz? 
1994'da babamın kuzeni Garen Janian ülkesini korumak için katıldığı savaşta Artzagh/Aghdam’da şehit düştü. Gençtim. O günden sonra ben vatanım için ne yapabilirim diye düşünmeye başladım. Bu soru peşimi hiç bırakmadı.
Ermenistan’da 19 Şubat 2008'de yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini protesto etmek isteyen halka karşı 1 Mart'ta uygulanan kanlı baskın siyasete girmemi iyice tetikledi.
10 ölü, yüzlerce yaralı vardı. İki şok birden yaşadım.
Birincisi adil seçim ve demokrasi isteyen Ermeni halkı, başka Ermenilerce öldürülmüştü. İkincisi Fransa’daki Ermenilerin bu konudaki duyarsızlığıydı. Kimse kıpırdamıyordu. Sağduyu çağrısı yapılmıyordu.
Burada, bizim toplumda bir şeylerin eksik, ters gittiğini ve harekete geçmenin zamanının geldiğine karar verdim.
Sosyal Demokrat Hınçakyan Partisi'nin gençlik kollarında basit bir üyeydim, orada arkadaşlarım vardı ve en önemlisi dedem Musadağ’da, Fransızlar burayı 2.  Dünya Savaşı öncesinde Türkiye'ye terk edene kadar bu partinin üyesiydi.
1 Mart 2008'deki gösterilerde partimizin üyeleri ön saflardaydı. Birçoğu yaralandı. Siyasete girişimi tetikleyen nedenlerden biri de bu olaydı.
Şimdi Fransa Sosyal Demokrat Hınçakyan Partisi'nin başkanıyım.
Bana görev duygusu veren ailemin fedakarlığı, soykırım suçunun inkar edilişi, Ermenistan halkının kendi kaderini eline alışı beni siyaset yapmama itti. 
2018 yılındaki Ermenistan Kadife Devrimi hayatımın en güzel günleriydi.

Seçimlere daha doğrusu Alfortville Belediyesi’nden siyasete girmeye nasıl karar verdiniz?
Ermeniler Alfortville’e soykırımdan hemen sonra gelip yerleştiler. Halen dünyanın her bir yanından da gelip yerleşmeye devam ediyorlar. O kadar ki buraya küçük Ermenistan diyebiliriz. Kendi kiliselerimiz var, okulumuz, derneklerimiz, politik partilerimiz var.
Alfortville çeşitlilik açısından oldukça zengin. Yaklaşık 50 türlü halkla iç içeyiz. Milletvekilimiz Luc Carvounas’ın belediye meclisine girmemi teklif etmesine Sosyal Demokrat Hınçakyan Partisi'nin başkanı olmam, toplumum ve Alfortville için aktif olarak çalışmam sebep oldu diyebilirim.
Sol ve Yeşiller’den, sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerinden oluşan bir gurubuz.
Listemizin adı da “Alfortville Bizim Ortak Malvarlığımız” oldu. 
15 Mart’ta yapılan ilk turda % 57 oranla seçimi kazandık. Ancak koronavirüs nedeniyle belediye meclisinin ilk toplantısı bu ay sonunda yapılacak. Rum milletvekilimiz Luc Carvounas belediye başkanı, Deborah Zabounian, Garo Khachikian ve ben başkan yardımcısı olarak görev yapacağız.

Ermeni gençlerine siyasete girmelerini önerir misiniz?
Elbette ki. Gençler siyaset dahil toplumun her alanında yer almalıdır. Fakat büyük bir potansiyele sahip olmamıza rağmen maalesef çok pasifiz toplum olarak bu alanda. Bu da üzüntü verici.

Siyasi hedefleriniz neler? Alfortville’den sonraki hedef neresi?
Benim çalışmam kolektiftir, kişisel hırsım yok. Ermeni gençlerinin dünyada nerede olurlarsa olsunlar tüm belediyelerde, bölge yönetimlerinde, parlamentoda görev almaları gerektiğini düşünüyorum. Vatandaş olarak sosyal hayata katılıp örnek olmalıyız. Acıları uzun süre göz ardı edilmiş ulusumuza sözcü olmalıyız.
Patrick Devedjian iyi bir örnekti bizim için. Covid-19 sebebiyle ölümü Fransa’da büyük bir boşluk bıraktı. Soykırımın tanınmasında ve inkarın kriminalize edilmesine, Ermenistan Cumhuriyeti'nin gelişmesine katkıları küçümsenmez.
Ayrıca dünyanın dört bir yanındaki Ermenilerin Türkiye Parlamentosu'ndaki sözcüsü olan Garo Paylan’ı da anmadan geçemeyeceğim.

Bir genç Hınçakyan olarak Fransız siyaseti hakkında görüşleriniz neler?
Birçok Avrupa ülkesinde olduğu gibi Fransa'da da milliyetçilikte bir artış olduğunu görüyoruz. Bir Hınçakyan olarak endişeliyim. Ancak milliyetçiliğin insanlığı nerelere sürüklediğini en iyi bilenler olarak hümanist düşünceyle buna karşı mücadele etmekte kararlıyız.

Kategoriler

Diaspora / Ermenistan


Yazar Hakkında