Ahtamar ayini üçüncü kez sınırları kaldırdı

Dünyanın dört bir yanından gelen Ermeniler, 9 Eylül’de Van Gölü’ndeki Ahtamar Adası’nda bulunan Surp Haç Kilisesi’nde yapılan Haçverats ayinine katıldı. 2009’da, yılda bir kez yapılmasına izin verilen ve bu yıl üçüncüsü gerçekleşen ayine katılan Ermeniler, Kürtler ve Türkler arasındaki muhabbetin önceki yıllara nazaran daha yoğun olduğu görüldü.

Haber ve Fotoğraflar
BERGE ARABIAN
arabianberge@hotmail.com

Ahtamar Adası'nda 9 Eylül Pazar günü üçüncü kez düzenlenen ayin süresince adadaki manzara, Türkiye ile Suriye arasında dağılmış akrabaların, aradaki sınırın yok sayıldığı bayram günlerindeki kavuşması kadar sıcaktı.

Surp Haç Kilisesi’ndeki Surp Badarak ayinini, Doğu Amerika Ermeni Kilisesi Ruhani Önderi Khajag Barsamyan sundu. Türkiye Ermenileri Patrikhanesi’nden Başepiskopos Aram Ateşyan, Ruhani Meclis Başkanı Başrahip Tatul Anuşyan ve Patrikliğe bağlı çok sayıda din adamı ayinde yer aldı. Ayine katılmak için adaya gelen binlerce kişi, mum yakıp ilahilere eşlik etti. Mumlardan elde edilen gelir, geçen yıl meydana gelen depremlerin yaralarını sarmaya çalışan Van halkına bağışlandı. Ayinde, Suriye’de yaşanan çatışmaların sona ermesi ve ülkeye barış gelmesi temennilerinde bulunuldu.
 

Ayinin ardından, adada şenlik rüzgârı esti. Ermenistan’dan gelen Akunk grubunun halk oyunları gösterisine yüzlerce kişi halay çekerek eşlik etti. Ermeni, Türk, Kürt, Müslüman ve Hıristiyanlardan oluşan kalabalık halay grubu, bölgedeki çatışmalara rağmen barış mesajları verdi. Adadaki samimi ortam, birbirlerini tanımayan insanların kaynaşmasına ve koyu sohbetlerin başlamasına vesile oldu. Ermenistan ile Türkiye arasındaki sınırın bir an önce açılması dilekleri hep bir ağızdan ifade edildi.

Khajag Sırpazan: İstanbul’dan, Diyarbakır’dan, Amerika’dan, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinden ve Ermenistan’dan çok sayıda Ermeni’yle, Surp Haç Kilisesi’nde bir araya geldik. Kutsal ve ölümsüz Surp Badarak ayinimizi icra ettik. Bu onuru bize lütfeden Tanrı’ya minnet duygularımızı ifade ettik. Çok kısa bir zaman öncesine kadar, Ahtamar Adası’na gelip bu kilisede Surp Badarak sunma rüyasının gerçekleşeceğine inanmazdım. Ama işte dünyanın dört bir yanından gelen, Ermeni Kilisesi’nin evlatlarıyla birlikte ilahileri seslendirdik, annelerimiz, babalarımız, çocuklarımız, kaybettiklerimiz için dualar ettik. Tanrı’dan, neslimize güç ve zihin açıklığı vermesini diledik ki yaralarımız iyileşebilsin, acılarımız dinsin, barış ve huzur dolu bir gelecek yaratabilelim. Umarım, çocuklarımız, torunlarımız, geçmişteki babalarımızın, dedelerimizin yaşadığı sıkıntıların hiçbirini yaşamaz. Biz her zaman daha huzurlu bir dünya için de dua ediyoruz.

Fırat Dicle: Bu özel günde buraya geldiğim için mutluyum. Ermeni toplumunun kilisesine sahip çıktığını görmekten çok memnunum. Ermeni halkının, Kürt halkını katliamcı bir toplum olarak gördüğünü biliyorum. Ama gerçek bu değildir. 1915’te Ermenilere yönelik bir katliam olmuştur ve bu katliamı çeşitli oyunlarla Kürtlere yaptırmışlardır. Kürtler, devletin oyununa gelmiştir. Gördüğüm kadarıyla Ermeniler sıcakkanlı bir halk. Buradan tüm Ermeni komşularımıza selam gönderiyorum.


 

Yerçanik: Törenimizi yaptık, duamızı ettik. Hiçbir sıkıntı yaşamadık. Burada olmaktan mutlu olduk. Biz Sasonluyuz. İnsanlık olsun, kimse ölmesin, kardeşlik olsun herkes sevinsin diye dua ettik.

Sami: Adaya ilk defa geldim. Özellikle dini ritüellerin ardından sergilenen folklor gösterisi beni çok etkiledi, adeta büyüledi. Çok duygulandım, gözlerimden yaşlar geldi. Uzun yoldan geldim, çok yorgun ve uykusuzdum ama o oyun beni kendime getirdi, dinlendirdi. Adada kendimden bir şeyler görmek, atalarımızın izlerini görmek benim için çok değerliydi.

İsmet: Ermeni dostlarımızla dayanışmak için geldik. Kardeşçe bir arada olmanın güzelliklerini koklamak için geldik. Ermenilerin yüreğine dokunmak için geldik.

Anahit: Bugün büyük bir coşkuyla burada bulunuyorum. Bir gün bu adaya gelip Surp Haç Kilisesi’nde dua etmek için adağım vardı. Khajak Sırpazan ve ayine iştirak eden diğer tüm din adamlarına teşekkür ediyorum. Çok güzel bir ayin oldu. New York’a büyük bir mutlulukla döneceğim.

Kadir: Yıllardır Van’dayız. Buraya hep Avrupa’dan yabancı insanlar gelip gidiyor. Hanım da gelmek istedi, merak edip geldik. Vallahi, çok da güzel zaman geçirdik. Çok yabancı geldi. Onlarla konuştuk, iç içe geçtik. Çok iyi oldu. Van’ımız çok güzeldir. Böyle yabancıları, turistleri Van’da her zaman görmek isteriz.

Armen: Ben Diyarbakır’dan geldim, geldiğim için de çok mutlu oldum, çok duygulu anlar yaşadım Ahtamar ayinindeki duygular anlatarak anlaşılmaz, gelip görmek, o anları yaşamak lazım. Ermenistan’dan gelenlerle tanıştık, arkadaş olduk. Unutamayacağım bir gün oldu benim için.

Nilgün: Binlerce yıldır bu topraklarda yaşayan Ermeni halkı, yüz yıl önce zorla, zulümle kovuldu buralardan. Ve şimdi, yüz yıl sonra, aslında o halka ait olan bir ibadethane, kilise ibadete açıldı. Bu elbette iyi bir şey ama sahici bir şey değil. Bence Ermeniler hiçbir izne gerek duymadan, pasaporta, vizeye ihtiyaç duymadan bu topraklara gelebilmeli. Ermenilere zulüm yapıldığı kabul edilmeli ve devlet tarafından özür dilenmeli. Ben bugün ibadete gelen Ermenilerin heyecanına ortak olmak ve mümkünse onlarla bu heyecanı paylaşmak için geldim.

Dengbej Gazi: Bugün Ermenilerin günüdür. Türkçem iyi değil. Ermeni kardeşlerimizle beraber yaşamışık. Ben dedemden, nenemden, Ermenilerin çok kötülüğe maruz kaldığını biliyorum. Sistem Ermenileri ve Kürtleri düşman etmiş. Ben Ermenilerin şarkılarını da biliyorum. Önümüzdeki yıl, ben de ayinden sonra birkaç kılam söylemek isterim.

Stefan: Almanya’dan geliyorum. Ermeni halkının bu geleneksel mekânda dini ayin yapabilmesi çok önemli bir adım. Ermeni Meselesi’nin tarihi boyutu resmiyet kazanmalı. Bütün bu tartışmaların yapılması zaruri. Ben Alman’ım, biz soykırım hakkında epey bilgiye sahibiz. Medeni bir toplum olabilmek ve hayata devam edebilmek için bu tarihi sorunların tartışılması gerekiyor.

Adam: Yüz yıl önce bu topraklardan zorla ayrılmış olan bir halk sembolik de olsa kendini var ediyor. Bu dini tören, buranın yerleşik halklarından birini temsili anlamına geliyor. Bu törenin üçüncüsüne tanık olmanın önemli olduğunu düşünüp geldim.

Kevork Çalış’ın öğrencileri

Pazar günü Ahtamar’da toplanan kalabalığın içinde en heyecanlı olanlar, Kevork Çalış’ın Diyarbakır’dan gelen öğrencileriydi. Onlarla birkaç ay önce, Sur Belediyesi’nin düzenlediği Ermenice kursunda tanımıştım. Ahtamar’da ve her nereye gidersem orada, bu öğrencileri yurtdışından, genelde Amerika ve Ermenistan’dan gelmiş, Ermenice konuşan birileriyle muhabbet kurmaya çalışırken görüyorum. Konuşabildikleri kısıtlı Ermeniceyle kendilerinin de Ermeni olduğunu anlatmak istiyorlar. El-kol hareketleri ve mimikleriyle, kim olduklarını anlatmaya çalışıyorlar. Eğer biri bir kelimeyi unutmuşsa, hemen diğerleri yardımına koşuyor. Hepsi bir tek şeyi anlatmaya çalışıyor: Ortak tarih ve köken. Onların taze Ermenicesindeki masum hatalara hep beraber gülünüyor. Biri bir cümle kurmayı başardığında, hemen “Abris!” (Aferin) diye bağırışlar ve alkışlar yükseliyor. Ortama hep neşe ve sevinç hâkim. Tam bir dostluk günüydü. Ahtamar’daki ayin, yine kocaman bir aileyi bir araya getirdi.