YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

İnce hesaplar

İnce partisini hangi söylem üzerine oturtacak? Yani CHP neyi eksik yapıyor da İnce’nin partisi bunu tam tamına yapacak? Bu soruların da aslında net bir yanıtı yok.

CHP’nin 2018 Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki adayı Muharrem İnce’nin parti kuracağı yönündeki haberler, siyasetin gündeminde. Gerçi İnce henüz kendi ağzından bir açıklama yapmadı, dolayısıyla habere hâlâ ‘kulis’ gözüyle bakılabilir, ancak İnce, günlerdir medyada yakın çevresine dayanılarak yayınlanan haberleri de yalanlamadı. Bu yakın çevrenin söylediklerine göre, İnce yeni partisini yılbaşında kuracak. Yine bu haberlere göre, CHP’den kadro devşirmeyecek ve partisini siyasetteki yeni isimlerden oluşturacak.

Peki İnce neden böyle bir ihtiyaç duymuş olabilir? Yine ‘yakın isimler’e göre, Muharrem İnce’ye zaten uzun bir süredir CHP’de izolasyon uygulanmaktaydı ve son olarak CHP kurultayında İnce’nin en arka sıraya oturtulması bardağı taşıran son damla olmuştu.

Şimdi artık siyaset kulislerinde İnce’nin kuracağı partinin CHP’nin oyunu bölüp bölmeyeceği, dolayısıyla AKP-MHP ittifakının işine yarayıp yaramayacağı konuşuluyor. 

Bunu şimdiden öngörmek zor. Ana gövdeden ayrılan partilerin nasıl bir performans göstereceğini ilk günden hesaplamak her zaman zordur. Anketlerin ötesinde, gerçek bir seçim görmek gerekir. MHP’den ayrılan İYİ Parti’nin kendine bir yer edindiğini söylemek mümkün. Ancak İYİ Parti, MHP’nin, tüm söylemlerinin tam tersi bir hamle yaparak AKP yörüngesinde yer alması üzerine kurulmuştu. CHP’de bu kadar derin bir yarılma, en azından görünürde yok. 
Bu durumda İnce partisini hangi söylem üzerine oturtacak? Yani CHP neyi eksik yapıyor da İnce’nin partisi bunu tam tamına yapacak? Bu soruların da aslında net bir yanıtı yok. 

Evet, hiç şüphesiz, CHP’nin dört dörtlük bir muhalefet performansı sergilediğini söylemek mümkün değil. Bunun hem tarihsel, hem de kadrosal gerekçeleri var. Ancak yine de şunu söylemek mümkün ki, AKP-MHP ittifakının zorlandığının ayan beyan olduğu bir dönemde CHP’nin pek de atak olmaması sık sık eleştiriliyor. Hâkim kanı o ki CHP, AKP’nin zaten kendi kendine eridiğini görmekte ve bilhassa muhafazakâr politikalara ses etmeyerek AKP seçmeni ile arasını bozmamak istemekte. Yani armut pişecek, CHP’nin ağzına düşecek.

Siyasette bu yoktur. Her daim mücadeleyi diri tutmak ve seçmene geleceğe yönelik projeksiyonlar sunmak gerekir. Dolayısıyla CHP’ye yönelik bu tür eleştirilerin haklılık payı var. Hatta daha net söyleyelim; bu eleştiriler haklı. 
Ancak madem konu buraya geldi, şunu da sormak gerekir: Böylesi bir analizden yola çıkılıyorsa, İnce’nin bu konudaki performansı nedir? En yakın örnek Ayasofya meselesi. 

Seküler kesimin büyük tepkisine neden olan, Ayasofya’nın camiye çevrilmesi konusunda Muharrem İnce’den net bir çıkış göremediğimiz gibi, o da bu İslamcı dalganın karşısında değil yanında, kıyısında yer almayı tercih etti. Hatta ilk cuma namazı için davet bile bekledi. 

Diğer meselelere gelecek olursak; İnce mesela CHP’nin başka hangi politikasını beğenmiyor ve daha iyi yapmayı vadediyor olabilir? Bu soruya da yanıt bulmak zor. Mesela CHP’nin Kürt meselesi konusundaki politikasını mı beğenmiyor? Hangi açıdan? HDP ile daha yakın bir ittifak kurulmasını mı istiyor, yoksa şu gevşek ve utangaç işbirliğini bile fazla mı buluyor? Bu soruların da yanıtı şimdilik yok. Veya CHP’yi daha da sola mı çekmek istiyor, yoksa daha da merkeze, Kemalist geçmişine mi yaklaştırmak istiyor? Bunların da yanıtı net değil. Zaten cumhurbaşkanlığı seçimi zamanında yürüttüğü kampanyada da bu sorulara yanıt bulmak pek mümkün olmamıştı. Üstelik, diyelim ki partiyi daha da sola çekmek istiyor, o zaman İlhan Cihaner ekibiyle alıp veremediği nedir?

Bu sorular insanın aklına ister istemez, bunun siyasi değil kişisel bir ayrılık olabileceği düşüncesini getiriyor. Eğer öyleyse, bu partiye fazla bir ömür biçmek zor olacaktır. 
Beri yandan, merkez medya ile AKP medyasının başta söylediğimiz nedenlerle İnce’nin hamlesini köpürteceğini tahmin etmek zor değil. Bir açıdan AKP’nin işine gelecektir bu, hiç şüphe yok. 

Ama şu da var ki, siyasette bir artı bir her zaman iki etmez. Siyaset öyle bir gelişir ki AKP’nin yolunu temizlediği bir isim, bir bakarsınız ileride başına bela olmuş. Bu da mümkün siyasette. Hele ki Türkiye siyasetinde.
Bekleyip göreceğiz.