YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Eylem planı ve gerçeklik

Şöyle bir koca soru orta yerde duruyor: AİHM kararlarına riayet edilmez, bu kararlar ‘yok hükmünde’ sayılırken, bu nasıl bir eylem planıdır? Koskoca bir mesele daha var: HDP’li vekillere ve Kürt siyasetine yönelik baskılar. Eylem planının açıklandığı gün öğrendik ki Yargıtay HDP için inceleme başlatmış.

Cumhurbaşkanı Erdoğan 2 Mart Salı günü Ankara’da çok sayıda davetlinin katılımıyla İnsan Hakları Eylem Planı’nı açıkladı. Plan, 2002’den bu yana iktidarda AKP’nin bulunduğunu hesaba katmazsak, olumlu bile görünebilir. Atılması vaat edilen adımlar elbette önemli, ancak şimdiye kadar bunların yapılmasını engelleyen, buna taş koyan kimse yoktu. Birçok nokta var dikkat çeken, hepsine geleceğiz ama önce ilk ağızda gözüme takılan bir-iki noktaya dikkat çekmek istiyorum: 

- İnsan hakları tazminat komisyonu uzun yargılamadan kaynaklı tazminatları karşılayacak.
- Barolar, STK’ler ve üniversitelerden temsilcilerin katılımıyla bağımsız bir Ceza İnfaz Kurumları İnsan Hakları İzleme Komisyonu kuruluyor.
- İnsan Hakları Tazminat Komisyonu, Anayasa Mahkemesi’ne başvuruya gerek kalmaksızın, uzun yargılama zararlarını karşılayacak.

Bunlar tabii ki önemli, ama “Hak ihlalleri devam edeceği için bunların tazmini ve saptamasına dair mekanizmalar kuruluyor” gibi bir altmetin sezmedim desem yalan olur. Beri yandan, bunlar AİHM’ye başvuruları kısıtlayacak mekanizmalar olarak da düşünülmüş olabilir. Zira şöyle bir koca soru orta yerde duruyor: AİHM kararlarına riayet edilmez, bu kararlar ‘yok hükmünde’ sayılırken, bu nasıl bir eylem planıdır?

Bu soru yersiz değil, zira bilhassa Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş davalarında, Türkiye’nin ilgili sözleşmenin altına imzasını koyduğu ve hâkim gönderdiği Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi hem hak ihlali saptamasında bulundu, hem de bu iki kişinin derhal tahliye edilmesini talep etti. Bu kararlara riayet edilmediği gibi “Onlar (yani Avrupa) ne karışır” havasında yanıtlar verildi. Hâl böyleyken, eylem planı hem inandırıcı olmuyor, hem de “AİHM yerine ‘yerli ve millî’ mekanizmalar mı gelecek?” sorusunu doğuruyor. 

Koskoca bir mesele daha var: HDP’li vekillere ve Kürt siyasetine yönelik baskılar. Eylem planının açıklandığı gün öğrendik ki Yargıtay HDP için inceleme başlatmış. Geçtiğimiz yıllarda parti kapatmayı zorlaştıran AKP idi. Aynı AKP iktidarında böyle bir adım atılması en diplomatik ifadeyle hayli “çelişkili” olacaktır. Ancak artık böyle şeylerin dert edilmediği ortada. 

Üstelik Kürt siyasetine yönelik baskılar başka kollardan da yoğunlaşarak sürüyor. Vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması gündemde. İlk aşamada, aralarında Garo Paylan’ın da bulunduğu, HDP’li dokuz vekil hakkındaki dosyaların öne çekilip Meclis’te oylanması söz konusu. Bu dosyalar 2014 yılındaki, yani yedi yıl önceki Kobani olaylarıyla ilgili. Paylan’ın geçen Cumartesi, Radyo Agos yayınında dikkat çektiği gibi, eğer suç unsuru varsa, bu olaylarla ilgili dava açılması için neden yedi yıl beklendi? Dokuz vekilin dokunulmazlığının kaldırılması neden şimdi isteniyor?

Bunlar, büyük ihtimalle seçim yatırımı hamleleri. Belli ki AKP ve MHP, bir sonraki seçime HDP ve onun devamı olabilecek bir parti olmadan girmek istiyorlar. 

Bu çerçevede, Erdoğan’ın açıkladığı eylem planındaki bir cümle son derece önemli: “Demokratik katılımı güçlendirmek için, siyasi partiler ve seçim mevzuatında değişiklik yapmak üzere kapsamlı bir çalışma başlatıyoruz.”

Seçim yasasında değişiklik... Bu ne olabilirdi acaba? Aynı gün Reuters haber ajansı, ismini açıklamayan bazı AKP yöneticilerine dayanarak bir kulis haberi yayınladı. Üç AKP yöneticisi, büyük illerdeki seçim çevrelerini daha küçük çevrelere bölecek bir plan üzerinde çalışıldığını söylüyor. Bu, büyük illerde AKP’nin vekil sayısını artırmaya yönelik bir hamle. Seçim barajının yüzde 7’ye düşürülmesi de gündemde. Bu, gözlemcilere göre, oy oranı düşen MHP’yi Meclis’e taşıyacak, ancak oy oranı yüzde 2’lerde gezinen DEVA ve Gelecek partilerini Meclis dışında bırakacak bir formül. 

Velhasıl, eylem planında açıklanan ve iki yıla yayılacağı söylenen adımlar ilk aşamada olumlu gibi görünse de tabloya baktığımızda pozitif olmakta çok ama çok zorlanıyoruz. 

Azınlıklar için söylenen “Vakıf seçimleri için düzenleme geliyor” vaadini de somut bir gelişme olmadan değerlendirmek zor. Daha önce de bu yönde birçok açıklama yapılmıştı zira.