Karma evliliğe takdis yok

Samatya Surp Kevork Kilisesi’nin geleneksel isim günü kutlamalarına katılan Başepiskopos Aram Ateşyan, etkinliğin kapanışında yaptığı konuşmada, Ruhani Meclis’in kilise düğünlerine getirdiği yeni düzenlemeleri anlattı.

Buna göre 2000’lerin başından itibaren sadece İstanbul’daki Ermeni kiliselerinde yapılan karma evlilik törenlerine 1 Ekim itibariyle son verildi. Yeni düzenlemeye göre taraflardan birinin Hıristiyan Ermeni olmadığı çiftler artık kilisede takdis edilmeyecek. Karma evlilikler konusunun ayrıntılarını Başrahip Tatul Anuşyan anlattı.

SARKİS GÜREH
sgureh@agos.com.tr

Samatya Surp Kevork Kilisesi’nin geleneksel isim günü kutlamalarına katılan Başepiskopos Aram Ateşyan, etkinliğin kapanışında yaptığı konuşmada, Ruhani Meclis’in kilise düğünlerine getirdiği yeni düzenlemeleri topluma aktardı. Buna göre; 2000’li yılların başından itibaren sadece İstanbul’daki Ermeni kiliselerinde yapılan karma evli-lik törenlerine 1 Ekim tarihi itibariyle son verildi. Yeni düzenlemeye göre, taraflardan birinin Hıristiyan Ermeni olmadığı çiftler artık kilisede takdis edilmeyecek.

Bir diğer düzenleme de düğün süslemeleriyle ilgili. 1 Ocak 2013’ten itibaren düğün törenlerinde Patrikhane’nin belirleyeceği standartlar çerçevesinde süsleme yapılacak ve abartıya kaçılmasına izin verilemeyecek.

Türkiye Ermeni toplumunun en önemli sorunu olarak görülen karma evlilikler konusunu, Ermeni Kilisesi’nin evliliklere bakışını ve getirilen yeni düzenlemelerle amaçlananları Türkiye Ermeni Patrikliği Ruhani Meclis Başkanı Başrahip Tatul Anuşyan ile konuştuk.

•          Patrikhane olarak karma evliliklere nasıl bakıyorsunuz?

Çoğunluk, karma evlilikleri onaylamadığımızı, reddettiğimizi düşünse de, biz, insanların arasındaki sevgi bağına müdahale edilemeyeceğini düşünürüz. Evlilikte din, dil, ırk gözetiminde bulunmuyoruz. Ancak, evliliğin temeli kültürünü aktarmaksa, ve biz de kültürünü kaybetme, uzun zamandır yok olma endişesi taşıyan bir toplumsak, cemaatin bir kurumu olan Patrikhane’nin kendi kültürünü yaşatmaya yönelik teşviklerde bulunmasını doğal karşılamak lazım.

•          Karma evliliklerin oranı nedir?

Kilisede yapılan karma evlilik törenleri yıllara göre değişkenlik gösteriyor. Çok ciddi oranlarda değil. Geçen yıl 147 cemaat içi evlilik, 29 karma evlilik töreni yapılmış. 2012 Eylül sonuna kadar oran 114’e 30 oldu. Ancak kiliseye gelmeyen karma çift sayısı da azımsanacak gibi değil. Bunların sayısını tespit edemiyoruz.

•          Bu tip evliliklerde ne gibi sorunlar yaşanıyor?

Birçok evlilikte çiftler, karşı tarafın örfüne âdetine saygı duyuyor, karışmıyor. Ama bu kez evliliğin en önemli unsuru olan paylaşmak göz ardı ediliyor. Sadece günlük yaşamı paylaşan çiftlerde, kültürel paylaşım olmayınca sorunlar ortaya çıkıyor. Sorunlar çocuk olduktan sonra daha da artıyor. Adı, kimlikte din hanesinde ne yazacağı, hangi okula gideceği tartışmaları çıkıyor. Şu aralar, din hanesini boş bırakıp, her iki dini de çocuğa aktarmak ve çocuk 18 yaşına geldiğinde dinini kendi seçimine bırakmak benimseniyor. Böyle yetişen çocuk bu kez bir kimlik bunalımına girebiliyor. ‘Ben kimim, biri annemin dini, kültürü, diğeri babamın, hangisini seçeyim?’ Bunu bir zenginlik olarak gören de var ancak maalesef çoğu çift bu aktarımları doğru yapacak entelektüel seviyede olamıyor. Bizim endişemiz doğru kültür yapısında çocuk yetişmesi.

•          Kilisede karma evliliklere takdise nasıl izin verildi?   

Kilise sadece aynı değerleri paylaşan çiftlerin çocuklarını Hıristiyan yapabildiği için, karma evliliklerden doğan çocukları vaftiz etme sorunu yaşıyordu. Dolayısıyla Patrik Mesrob II tarafından bulunan bir formülle bu sorun aşılmaya çalışıldı. Dünyada hiçbir Ermeni kilisesi karma çiftleri kilise içine sokmazken, İstanbul’daki bir ‘kutsama töreni’ yaparak, yani evliliği kilise açısından meşrulaştırarak, doğacak çocuğu da vaftiz etme yolunu aşmaya çalıştık. Bu karma evliliklere izin verdiğimiz anlamına da gelmez. Bu evlilikler ezelden beri zaten yapılıyordu.

•          Bu törenlerin farkı neler?

Yapılan tören bir dini nikâh değildir, evliliğin kutsanmasıdır. Dini nikâhta okunan dualar okunmuyor bu törenlerde. ‘Tamam evlendiniz birlikteliği kutsuyoruz; ileride çocuğunuzu vaftiz etmek istediğinizde yapabiliriz’ anlamı taşıyan bir törendi. Örneğin çiftler Horan’ın önüne getirilmez, gınkahayr haç tutmazdı. Bu törende de ciddi sorunlar çıkıyordu. Kiliseye gelmeyen taraflar, kiliseye töreni yapıldı diye dışlayanlar, ailesinden gizli tören yapanlar… Çiftlere psikolojik baskı unsuru olarak yansıyordu.

•          Peki neden şimdi törenlere son verdiniz?

Bunun ardında, Ermeni Kilisesi’nin vaftizi artık daha geniş yorumlaması yatıyor. Eçmiadzin’de kısa süre önce yapılan bir toplantı neticesinde; artık çiftlerden birinin çocuğun vaftiz edilmesi için müracaatı ve diğer tarafın da buna muhalefet etmemesi durumunda çocuğun vaftizi yapılabileceği şeklinde bir karar alındı. Bu çok özgürlükçü bir yaklaşım. Törenlere son verilmesi, evliliğinizi tanımıyorum, yasaklıyorum demek değildir. Tam tersine, evliliğin daha geniş tanımlanmasıdır. Üstelik, normal nikâhın farklı olması, sanki karma evliliğin hor görüldüğü anlamı da taşıyabiliyordu. Biz bu eşitsizliği de kaldırmak istedik.

 

 

Kategoriler

Toplum Kilise