Ankara’nın yok olmaya yüz tutmuş hafızası KarDes’te

Hrant Dink Vakfı’nın hayata geçirdiği “KarDes: Çokkültürlü Hafıza Turları Rehberi” mobil uygulaması içeriklerine Ankara’yı da eklemişti. Böylece uygulamayı kullananlar için Ankara’nın Hisar, Ulus Meydanı, Yahudi Mahallesi ve Kavaklıdere bölgelerindeki semt sakinlerinin ve yapıların çokkültürlü hikâyeleri ve elbette kentin Ermeni mirası artık ulaşılır oldu. Ankara turuna geçtiğimiz günlerde “Kızılay” da eklendi. KarDes’daki yenilikleri projeye emek verenlerden Mehmet Polatel ve Atom Şaşkal ile konuştuk.

KarDes, yani "Çokkültürlü Hafıza Turları Rehberi" ağırlıklı olarak İstanbul'a odaklanmıştı, ancak İstanbul dışındaki kentler de bir zamandır rehberde yer alıyor. Ankara'ya odaklanmayı neden gerekli gördünüz? Ben kendi adıma bundan çok mutluyum çünkü Ankara'nın söylendiği gibi "Cumhuriyet ile kurulan bir kent" olmadığını, güçlü bir tarihsel hafızaya sahip olduğunu biliyorum. Özellikle de Ermeniler ve Yahudiler açısından. Yine de sizden dinleyelim.

İstanbul’dan sonra yine kalabalık bir şehri çalışmak istedik. Ankara’nın başkent olması ve geçmişinin çok fazla bilinmemesi bizi Ankara üzerine çalışmaya teşvik etti. Görünenden ve bilinenden ziyade ‘yokluğu’ biraz deşmek istedik. Ankara için yaratılmış bir imaj var. Bu da Ankara tarihinin yeni cumhuriyetin başkenti olmasıyla birlikte başladığı, öncesinde basit bir kasaba olduğu şeklinde. Hâlbuki Cumhuriyet öncesi kaynaklara, tanıklıklara ve fotoğraflara baktığımızda şehirde çokkültürlü bir yaşamın ve canlı bir ticaret hayatının varlığını görüyoruz. 

Şehir, Ankara Kalesi etrafında yoğunlaşmış Ermeni, Rum, Yahudi ve Türk mahallelerinden oluşuyor. Bu mahallelerde her topluma ait ibadethane ve okullar var. 19. yüzyılda, yalnızca Kale ve çevresinde 10’dan fazla kilise olduğu biliniyor. Ermeni ve Rum mahallelerinin yer aldığı ve Hisarönü olarak anılan bölgede şehrin en güzel evleri yer alıyor. Ne yazık ki bu alan 1916’da çıkan büyük yangında tamamen yok oldu ve bu yapılardan hiçbiri günümüze gelemedi. Bugün hâlen ayakta olan ve Ermeni yapısı olarak bildiğimiz az sayıdaki mekânlardan biri Anadolu Medeniyetleri Müzesi karşısında yer alan ve zamanında sof kumaşı ticareti yapan Topalyan ailesinin dükkânı. Yahudi Mahallesi ise harap ve bakımsız bir hâlde olsa da hâlen duruyor. Ankara Sinagogu, Cumhuriyet öncesinde inşa edilen ve hâlen ayakta olan Ankara’nın tek gayrimüslim ibadethanesi.

Ankara'daki son Ermeni ibadethanesi olan Katolik mezarlığının şapeli (Albert Kahn Arşivi).

Rumlar ve Ermeniler, yazları şehrin çeperindeki bölgelerde olan bağ evlerinde geçirir ve şarap üretimiyle ilgilenirlerdi. Sayıları birkaç bin olarak dillendirilen bağ evlerinden bugün ayakta kalabilmiş yalnızca 19’unu tespit edebildik. Bugün kenti dolaştığınızda bu zengin geçmişi tahayyül edebilmek çok zor. Yok olan ve silinen büyük bir kültürel miras var. Görünür olmayan bu mirası KarDes mobil uygulaması aracılığıyla muhafaza edip tanıtmak istedik.

Şimdi bu tura Kızılay da eklendi. Buranın önemi nedir?
Kavaklıdere Turu’yla birlikte Kızılay diğerlerinden biraz ayrı yerde duruyor, çünkü iki bölge, kentin başkent olmasıyla birlikte yeşeren ve büyüyen yerler. Kızılay 1920’lerin başlarında tarlaların ve bağların olduğu bir alandı. Bu dönemde yapılan şehir planlarında şehrin güneyine yeni bir şehir kurulması kararıyla burası hem konutların hem de kamu kurumlarının olduğu bir alana dönüştürüldü.

Yenişehir olarak adlandırılan bu bölge bu ihtiyaçlar doğrultusunda yeni baştan tasarlandı. Adını verdiği meydan siyasi protestoların merkezi olurken burada açılan birçok mekân Ankaralıların hafızasında derin izler bıraktı. Bu yapıların bazıları günümüze kadar ulaşırken maalesef bazıları kentin büyümesi ve plansız dönüşümüyle yok oldu. Kızılay, günümüzde ağırlıkla ticari ve kültürel aktivitelerin yoğunlaştığı bir semt. Hâlâ Ankaralıların büyük çoğunluğunun vakit geçirdiği, alışveriş yaptığı, buluştuğu hatta İnsan Hakları Anıtı’nda olduğu gibi protestolarını yaptığı bir yer. 

Bu turu hazırlarken diğerlerinden farklı olarak katılımcı bir şekilde yaptık. Açık çağrılı bir atölye yaptık. Burada katılımcılar KarDes’in metin hazırlarken izlediği yöntem konusunda bilgi aldılar ve kendi belirledikleri duraklar üzerinden bu yöntemi uygulamaya koydular. 

Ankara genel olarak tarihsel hafızayı koruyor mu, yani ziyaretçiler ya da kentin tarihine pek vakıf olamayan Ankaralılar bu rehberle gezdiklerinde bahsettiğimiz hafızaya dair bir fikir edinebilecekler mi?
Ankara, uzun tarihi boyunca, farklı yönetimler altında geçirdiği dönüşümler dolayısıyla tarihsel hafızayı sınırlı bir şekilde koruyor. Daha önce de aktardığımız gibi 1916’da şehir merkezinde çıkan yangın, Ermeni ve Rum mahallelerini ve kültürel mirasını yok etti. Sonra Cumhuriyet’le birlikte büyük bir yeniden yapılanmayla birçok yapı yıkılırken yeni binalar dikildi ve Cumhuriyet kendi kültürel mirasını yarattı. Sonrasında bu miras dahi bazı yerlerde korunamadı ve günümüze ulaşamadı. Biz turları hazırlarken yalnızca ayakta kalan ve günümüze ulaşan yapıları değil, yok olmuş veya bir şekilde Ankara’nın hafızasında yer edinmiş noktaları da ekledik.

Böylece unutulmaya yüz tutmuş bu çokkültürlü geçmişi canlandırmak ya da hatırlatmak istiyoruz. Bir zamanlar Ulus Meydan’da günümüzde 100. Yıl Çarşısı’nın olduğu yerde eskiden Rum mezarlığı olduğunu ya da Anafartalar Çarşısı’nda Rumların 1890’lı yıllarda açtıkları ve Shakespeare temsillerinin verildiği  Kocamanoğlu adında bir tiyatrosu olduğunu aktarmak istedik. Bu turları takip eden Ankaralılar veya Ankara’nın geçmişine ilgi duyanlar kesinlikle bu tarihsel hafıza konusunda fikir edinecekler. Şunu da eklemekte fayda var. Yahudi Mahallesi turunda olduğu gibi korunmuş ve günümüze ulaşmış yapıların da bulunduğu duraklarımız bulunuyor. Sinagog, Hayim Albukrek Konağı, Şengül Hamamı gibi yapılar hâlâ ayakta ve eski Ankara’ya dair fikir veriyorlar. 

Ankara Ermenileri'nin  genellikle Katolik Ermeniler'den oluştuğu söylenir, ama 1915 öncesi tablo tam olarak da öyle değil galiba..
Ankaralı Ermenilerin 17. yüzyılda misyonerlerin etkisiyle yaygın bir şekilde Katolikleştiği biliniyor. Bu dönemde Ankara’daki yedi Ermeni Apostolik kilisesinden altısı Katolik mezhebine geçti. İlerleyen yüzyıllarda Katolik Ermenileri ayrı bir cemaat olarak da tanınmaya başlandı. Katoliklere ilaveten Ankara’da Protestan Ermeniler de vardı. Ankara merkezinde ve bugün yerinde olmayan Stanoz Köyü’nde ibadethane ve okulları vardı. Bununla birlikte, günümüzde Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin bulunduğu alanda Surp Asdvadzadzin isminde Apostolik Ermenilerine ait tarihi bir manastır vardı. 1914 Şark Ticaret Yıllığı’na göre Ankara Merkez’de yaklaşık 4000 Apostolik, 6500 Katolik ve 800 Protestan Ermeni yaşıyordu. 1916 Yangını’ndan sonra Merkez’de ayakta kalan son Ermeni ibadethanesi Katolik Ermeni Mezarlık Şapeli’ydi. İbadethane, mezarlıkla beraber 1940’lı yıllarda yok edildi.

Atom Şaşkal (solda) ve Mehmet Polatel (Bergama Antik Kenti)

Yeni kentler de sırada mı?
Evet, şu an İzmir üzerine çalışma yürütüyoruz. Bu yıl içerisinde burasıyla ilgili hafıza turlarını ekleyeceğiz. Geçen sonbahar kısa bir saha çalışması yaptık ve İzmir’in özellikle kuzey kısımlarını ziyaret ettik ve rehberler eşliğinde gayrimüslim kültürel mirasının izini sürmeye çalıştık. Önümüzdeki haftalarda diğer ilçeleri de gezmeyi planlıyoruz. İzmir de önemli şehirlerden biri, özellikle çokkültürlü yaşam bakımından. Antik Yunan’dan Bizans’a, Osmanlı’dan günümüze farklı etnik ve diniî gruplara ait çokkültürlü geçmişin izini sürebileceğimiz bir şehir. Özellikle çevre ilçelerde ayakta yapıların olduğunu gördük. Ankara’da olduğu gibi, maalesef İzmir de büyük dönüşümler geçirdi ve bu miras unutuldu ya da unutturulmaya çalışıldı. 1922 Büyük Yangını, Ermenilerin, Rumların ve Levantenlerin yaşadığı mahalleleri kültürel mirasıyla birlikte yok etti. Bu nedenle hafıza turlarıyla burasının çokkültürlü ve çokkatmanlı geçmişini hatırlatmayı önemli görüyoruz. 

(Not: KarDes: Çokkültürlü Hafıza Turları Rehberi mobil uygulamasını AppStore veya PlayStore üzerinden telefonlarınıza ücretsiz olarak indirebilirsiniz)

Kategoriler

Dosya


Yazar Hakkında

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE