YETVART DANZİKYAN

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE

Hakan'ın ardından

Hrant Dink Cinayeti Davası’na kendisini vakfetmişti Hakan. Bilhassa kritik duruşmalar öncesinde, Çağlayan Adliyesi’nin sigara içilen terasında “Bugün ne olabilir?” diye konuşurken kıpkırmızı ama direnç dolu gözlerine bakardım. Bilirdim, yine sabaha kadar çalışmış, uykusuz kalmıştı. Ama zihni bir o kadar da berrak.

Böyle bir yazı yazmak, nasıl da zor. Hele sıcağı sıcağına, hastaneden yeni gelmişken.

Ama belki de hemen yazmalıyım. 

Bir yılı aşkın süredir akciğer kanseri ile mücadele ediyordu Hakan Bakırcıoğlu. Zor geçti. Çok zor geçti. Genç bir bünye olduğu için mi bilinmez, hem tedavi süreci, hem de hastalığın kendisi çok yordu onu. 

Biliyorduk, kolay kolay pes etmezdi. Ama yaklaşık üç hafta önce yoğun bakıma kaldırdılar. Gözümüz kulağımız hastanede, bekledik. Bir ara “Biraz daha iyi” dendi. Sonra… Sonrası olmadı. 

Dava öncelerinde, sair zamanlarda, dava günlerinde, kritik gelişmelerde mutlaka konuşurduk, duruşmalarda zaten beraberdik. 

Her duruşma bittiğinde koridorda yürürken yaptığımız kısa analizler. Ya da buluşup yaptığımız derinlemesine analizler.  Hep o anlar aklımda şimdi.

Hrant Dink Cinayeti Davası’na kendisini vakfetmişti Hakan. Bilhassa kritik duruşmalar öncesinde, Çağlayan Adliyesi’nin sigara içilen terasında  “Bugün ne olabilir?” diye konuşurken kıpkırmızı ama direnç dolu gözlerine bakardım. Bilirdim, yine sabaha kadar çalışmış, uykusuz kalmıştı. Ama zihni bir o kadar da berrak. 

Hrant Dink Cinayeti Davası’nda adalete ulaşmak için bütün imkanları kullanmaya adamıştı kendini. Mücadelesi hep bu yönde oldu. Hangi imkan varsa kullanmalıydık, sonuna kadar zorlamalıydık. 

Devlet yapısını, hele devletin karıştığı cinayetlerdeki o örülen duvarı bilmiyor muydu? Biliyordu elbette. Ama işte o duvarda bir gedik açmak için gecesini gündüzüne katıyordu. O ve davadaki diğer arkadaşları.

Çok erken kaybettik. Bir hukuk insanı olmanın ötesinde son derece zarif, nazik bir dosttu da. Sohbetlerinden nasıl da keyif alırdım. Alırdım mı? Ne çabuk geçmiş zamana geçtim. 

Devrin daim olsun Hakan. Seni o kadar özleyeceğiz ki.