Aslında çok iyi giden Kılıçdaroğlu ne yapmış? Fotoğraf çekilirken “seccade” üstüne basmış. Bu olay, T.C. tarihinde CHP’nin ilk defa kendini toparlayıp memleketi selamete götürme umudu yarattığı sırada cereyan ediyor. CB Erdoğan, bir taşla iki kuş vurma heyecanını bastıramayarak "Çünkü bunlar Pensilvanya'dan talimat alıyor." diyor. Diyanet ALO 190 Fetva Hattı’ndaki görevli şöyle diyor: “Seccadenin özelliği, kutsiyeti yok. Temizlik için kullanılan, elbiselerimiz gibi bir şey...” ALO 190’ı ertesi gün arayanlar...
Aklı başında dediklerimizin ne anlamsızlıklar yapabildiğini görme hüznü ile Tek Adam Rejimi’nin artık tutunamayacak duruma düştüğünü görme sevinci arasında gidip gelmekten bitap düşüyoruz. Yüz seksen derece zıt bu duygular arasında koşuşmaktan perişan oluyoruz.
Bu son süflî “seccade” hikayesi çok iyi bir örnek.
***
Aslında çok iyi giden Kılıçdaroğlu ne yapmış? Fotoğraf çekilirken “seccade” üstüne basmış.
‘Kardeşim, ne seccadesi? Seccadenin ayak altında ne işi var? Yerde sürüyle irili ufaklı halı var, onlardan birine tutmuşlar seccade diyorlar. Üstüne niye bastın diyorlar. Seccade dediğin namaz kıldıktan sonra özenle ortadan kaldırılır, tespihiyle birlikte. Seçim geliyor diye böyle zavallı şeyler söyleyecek kadar mı paniklediniz?’
Bunu söylemek yerine, Twitter’dan özür dilemek gibi mazlum tavırları kendine reva görüyor Kılıçdaroğlu:
“Üzgünüm, seccadeyi göremediğim için çok üzgünüm. Dünyada kimseyi incitmek istemem, hele milletimi asla. Buradan istismarcılık yapanları ve kullandıkları propaganda aparatlarını da milletimizin vicdanına bırakıyorum.”
Bu olay, T.C. tarihinde CHP’nin ilk defa kendini toparlayıp memleketi selamete götürme umudu yarattığı sırada cereyan ediyor.
Üstelik, fotoğrafı ilk dağıttığı anlaşılan, birlikte poz vermiş bir CHP aday adayı da Independent Türkçe’den Nevzat Çiçek’e şöyle diyor: “Ben orucumu tutan ve namazımı kılan biriyim. Otantik bir görünüm vardı ve ben de namaz kılınan yere ayakkabı ile girilmeyeceğini bildiğimden dolayı o anlamda dikkat etmedim. Seccade değil de antika kilim gibi düşündüm, bu nedenle paylaştım. Bize yapılan haksızlıktır. (…) Önce fark etmedik sonra fark edilince sildik. Çünkü loş ışıklı bir yerdi ve kilimle seccade otantik olarak içi içe girmişti, antika bir kilim zannettik, fark edemedik.”
Haydiii, hüzün duyuyorsunuz.
***
Öbür tarafta CB Erdoğan, bir taşla iki kuş vurma heyecanını bastıramayarak şöyle diyor: "Fazla kalmadı 40 gün. Bu 40 günde birileri seccadelere ayakkabıyla basabilir. Çünkü bunlar Pensilvanya'dan talimat alıyor. Onlara göre meşrudur, yapabilirler”.
Tek Adam Rejimi’nin artık nelerden medet umacak vaziyetlere düştüğünü görmek seçimler için bizlere büyük umut veriyor.
Haydiii, seviniyorsunuz.
***
Bu sırada, Diken’den Bilal Çelik’in aradığı Diyanet ALO 190 Fetva Hattı’ndaki görevli şöyle diyor: “Seccadenin özelliği, kutsiyeti yok. Temizlik için kullanılan, elbiselerimiz gibi bir şey.”
Haydii, seviniyoruz.
***
Eee, bunu söyleyen görevlisi hakkında şimdi Diyanet “Katli vaciptir” fetvası vermez mi? O görevlisini doğduğuna pişman etmez mi?
Etmiyor. ALO 190’ı ertesi gün arayanlar Diyanet’in şöyle bi “ortalama” ifadesiyle karşılaşıyorlar: “Seccade, kutsal bir şey değil. Manevi anlamı var. Namaz kılmak için kullandığımız bir şeye basmak, niyet meselesi. Niyeti ne olursa olsun iyiye yoramayız. O yüzden iyi bir davranış değil. İnanca saygısızlık.”
Sevinecek miyiz üzülecek miyiz bilemiyoruz.
Bitap düşüyoruz.