BASKIN ORAN

Baskın Oran

İÇLİ DIŞLI

Erdoğan ve Kürt Meselesi: Tutarlılık açısından bir özetin özeti

Erdoğan’ın en belirgin özelliği, söyledikleri ile yaptıklarının birbirini tutmaması. Dahası, söylediklerinin birbirinin zıddı olması. Kürt konusuyla başlayalım. Seçime kadar diğer konuları da tutarlılık açısından ele alırız.

Tamam, politikacılar duruma göre farklı şeyler söyler, alışkınız. Ama R. T. Erdoğan’ın en belirgin özelliği, söyledikleri ile yaptıklarının birbirini tutmaması. Dahası, söylediklerinin birbirinin zıddı olması. En azından 2005’ten bugüne 18 yıldır devam eden bir süreçten bahsediyoruz. Net tarih ve yer belirttiğim için internetten bulabilirsiniz.

Kürt konusuyla başlayalım. Seçime kadar diğer konuları da tutarlılık açısından ele alırız.

12.08.2005: (Diyarbakır’da Toplu Konut Anahtar Teslim Töreninde): “Kürt sorunu bu milletin bir parçasının değil, hepsinin sorudur. Benim de sorunumdur. (…) Bu ülkenin başbakanı olarak o sorun herkesten önce benim sorunumdur.”

27.12.2010: (Meclis’te yaptığı konuşmada): “73 milyon insanımız Türkiye Cumhuriyeti üst kimliği altında birdir. Üst kimlik T.C. vatandaşlığıdır. Bunun altında birçok etnik unsur vardır. Başbakan olarak Kürt sorununu savunuyorum, savunmaya devam edeceğiz.”

30.04.2011:(Partisinin Muş’ta düzenlediği mitingde): Bu ülkede artık Kürt sorunu yoktur. Kabul etmiyorum. Bu ülkede Kürt kardeşimin sorunu var, ama Kürt sorunu artık yok.”

16.11.2013: (Mesut Barzani’yle aynı kürsüde, Diyarbakır’da): “(…) Sizi, şahsınızda Kuzey Irak Kürdistan bölgesindeki değerli kardeşlerimizi muhabbetle selamlıyorum. (…) Nasıl ki Türk’ü, Kürt’ten ayıramazlarsa, Kürt’ü de Türk’ten ayıramazlar. Bir annenin çocuğuyla anadilinde konuşamıyor olmasından büyük azap ne olabilir? (…) Hiçbir kültür, hiçbir kimlik inkar edilemez. Yeni Türkiye’de ayrımcılık, öteleme, horlama olamaz. İnkar, ret asimilasyon olamaz, olmayacak.” (TRT Türk, Erdoğan’ın ilk defa telaffuz ettiği “Kürdistan” kelimesini sansürlemiştir) 

***

Bunun ardından, 2013-15 arasındaki “Çözüm Süreci” geliyor. 28.02.2015’te Başbakan Yd. Y. Akdoğan ve İçişleri Bakanı E. Ala ile HDP’liler 10 maddelik bir “Dolmabahçe Mutabakatı” açıklıyorlar. CB Erdoğan sürekli telefon temasında.

28.02.2015: (S. Arabistan’a giderken havalimanında) “Bu, şimdi de çözüm süreci ile devam eden ve bunu artık noktalayalım diye hasretle beklediğimiz bir çağrıdır.”

15.03.2015: (Balıkesir Ticaret ve Sanayi odalarında): “Şimdi varsa yoksa bakıyorsun Kürt sorunu. Kardeşim ne Kürt sorunu ya. Artık böyle bir şey yok. Neyin eksik senin? Başbakan çıkardın mı, bakan çıkardın mı, çıkardın. TSK’de var mısın varsın. Ne istiyorsun, daha ne istiyorsun? Allahaşkına bizden farklı neyiniz var, her şeye sahipsiniz.”

22.03.2015: (Ukrayna’dan dönerken uçakta Dolmabahçe Mutabakatı hk.) "Hükümet benimle mutabakata varmadan hareket etti. Bu metnin demokrasi adına nesini kabul edeceğim?"

17.07.2015: (Bayram namazı çıkışında) "Ben Dolmabahçe mutabakatı ifadesini asla kabul etmiyorum. Çünkü ortada bir hükümet var, öbür tarafta da grubu olan bir siyasi parti var. Burada neyin mutabakatını, kiminle niçin sağlıyorsunuz? Böyle bir şey olamaz. Mutabakatın yeri parlamentodur."

24.04.2016: (Adana’da toplu açılış töreninde) “Dün biri çıkmış Dolmabahçe Mutabakatından bahsediyor. Böyle bir mutabakat yok. Bu iktidarın terör örgütüyle bir mutabakatı söz konusu değildir.”

05.07.2019: (Milletvekilleriyle kahvaltıda) “Biz Kürtler için her şeyi yaptık. Kürt meselesi var demek bana, bize hakarettir. Türkiye meselesi vardır, Türkiye’yi bir bütün olarak ele almak gerekir. Ben Kürtleri ayırmadım.”

25.11.2020: (AKP grup toplantısında): “Kürt sorunu diyorlar, ne Kürt sorunu ya? 2005’te Diyarbakır’daki konuşmamda, ‘Bu ülkede Kürt sorunu yoktur, varsa da bunun sorumlusu benim ve biz çözeceğiz’ dedim. Bunları biz çözdük. Bu ülkede Kürt sorunu yoktur. Bu ülkede uzunca bir süre en çok sıkıntıyı Kürtlerin çektiği bir özgürlük sorunu vardır. Geri kalmışlık zincirini de kırdık.”

23.09.2021: (New York’ta, Türkevi’nde): "Yok Kürt sorununu çözmektir, yok şudur, yok budur… Türkiye'de böyle bir sorun yok. Biz bu işi çoktan çözdük, aştık, bitirdik. Eğer birliğe, beraberliğe, kardeşliğe inananlar varsa buyursunlar hep beraber yola devam edelim."

05.10.2022: (AKP Meclis Grup Toplantısında): “Kürt meselesi diye ülkemize giydirilmeye çalışılan deli gömleğinden onlara rağmen kurtulduk. Bizim Kürt meselesi diye bir sorunumuz yok ki. Şu anda benim kabinemde iki tane Kürt arkadaşım var. Kabul etmiyorum. Bu ülkede Kürt kardeşimin sorunu var, ama Kürt sorunu artık yok.”

***

Kürtçenin kullanılabilmesi meselesiyle bitirelim.

19.07.2003’te yürürlüğe giren 6. AB Uyum Paketi: “Türk vatandaşlarınca günlük yaşamda geleneksel olarak kullanılan farklı dil ve lehçelerde yayın yapılması imkanının hem kamu hem de özel radyo ve televizyon kurulları vasıtasıyla sağlanması yasal güvenceye kavuşturulmuştur.” Bunun uygulamasından bikaç örnek:

13.09.2016: Mardin Derik belediyesinin Türkçe, Kürtçe ve Ermenice yazılı tabelası, kayyım Kaymakam Muhammed Fatih Safitürk tarafından söktürüldü.

25.09.2016: Grup Çığlık Orkestra ekibinin üç üyesi, Tunceli Pertek’te bir düğünde Kürtçe türkü okudukları için “terör örgütü propagandası”ndan gözaltına alındı.

29.03.2017: Dersim Belediyesi kayyımı Tunceli Valisi Osman Kaymak, çatışmalarda öldürülen PKK’lilerin cenazelerinin yıkanmaması ve defin işlemi yapılmaması talimatını verdi. Nevroz’da polis tarafından öldürülen Kemal Kurkut’un cenazesinin yıkanmasına ve defin işleminin yerine getirilmesine de AKP’li Battalgazi Belediyesi izin vermemişti.

07.05.2017: Düğün konvoyunda sarı, kırmızı, yeşil mendil sallayan kişiler Adana’da gözaltına alınarak Terörle Mücadele Şubesine götürüldü.

09.11.2017: Şırnak’ta ilkokulda sınıfa «Kürtçe konuşmayacağım» yazısı asıldı. Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, amacın Kürtçe küfreden çocukları engellemek olduğunu belirtti.

03.12.2017: Engelli çocukların anadillerinde yazılmış kaynaklara ulaşabilmeleri amacıyla Diyarbakır Belediyesi tarafından 2014’te kurulmuş Sesli Kütüphane kayyım tarafından kapatıldı ve web sitesine yüklenen sesli kitaplara erişim engellendi.

09.05.2018: Ağrı’da askerlik yapan Vanlı Fikret Aydemir Kürtçe türkü söylediği için üstleri tarafından dövülerek hastanelik edildi.

31.07.2018: KKTC Mağusa’da evinde ve aracında “PKK temalı şarkıların yer aldığı” bir USB bulunan kişi 3.000 TL tazminata mahkum edildi. Tutuksuz yargılanma devam edecek.

06.09.2018: 5 üniversite öğrencisine, KHK’yle kapatılmış İMC TV’yi Facebook’ta «like» yaptıkları ve HDP liderlerini Twitter’da takip ettikleri için dava açıldı.

12.12.2018: HDP Milletvekili Musa Farisoğulları'na TBMM’de “Sayın Öcalan” dediği için uyarma cezası verildi.

06.08.2019: Şırnak Cizre’de 1 doktor ve 3 hemşire, yaralı PKK mensuplarını tedavi ettikleri için “Silahlı terör örgütüne üye olmak”tan tutuklandı.

15.08.2019: YÖK’ün “Kürdoloji Bölümü” ismine izin vermemesi üzerine Mardin Artuklu Üniversitesinde 10.12.2009’da “Yaşayan Diller Enstitüsü” adıyla kurulan ve OHAL’de üç öğretim üyesi ihraç edilen bölüm için kapatma kararı alındı. Rektör Ağırakça, "Benim kararım değil. YÖK bana emretti, ben de yaptım" dedi.

16.10.2019: Bitlis Belediyesi'nde cenaze aracı sürücüsü Halis Demir'e, PKK cenazesi taşıdığı gerekçesiyle “örgüt üyesi olmak”tan, gazeteci oğlu Hayri Demir'in haber notlarını ajandasında bulundurduğu için de “örgüt propagandası”ndan 9 yıl 22 gün hapis cezası verildi.

04.04.2020: Ölüm orucunda ölen Helin Bölek’in cenazesi İstanbul’da yıkanmadan defnettirildi.

05.09.2020: Van'da bir kadın, çantasında sarı- kırmızı-yeşil tülbent bulunduğu için 24 saat gözaltında tutuldu ve "örgüt propagandası" suçlamasıyla ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı.

25 02.2021: İstanbul'da gözaltına alınan A.C., eşine telefondan "örgüt propagandası" içeren Kürtçe şarkılar gönderdiği için çıkarıldığı mahkemede adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

10.07.2021: 9 imam Kürtçe hutbe okudukları gerekçesiyle tutuklandı.

19.01.2022: Katıldığı düğünde çalınan Kürtçe müzik nedeniyle HDP Milletvekili Remziye Tosun’a fezleke düzenlendi.

15.06.2022: İstanbul Esenyurt’ta düzenlenen bir düğünde sarı-kırmızı-yeşil şal takan damat ve 9 davetli “örgüt propagandası”ndan gözaltına alındı.

30.11.2022: Diyarbakır Cezaevi’den götürüldüğü hastanede Kürtçe konuştuğu için Kürt siyasetçi İhsan Uğur tedavisi yapılmadan geri götürüldü.