LORA BAYTAR ÇAPAR

Lora Baytar Çapar

MUTLU AZINLIK

Vakıfköy’de kadın güçlüdür

Böylece 2021 yılında, ‘her evden bir kadın’ sloganıyla Vakıfköy Kadın Kooperatifi kuruldu. 33 kadın, bir şirket gibi işleyen kooperatifin bir yandan kâr ortağı, bir yandan da işçisi. Yani kadınlar hem üretimde çalışarak yevmiye kazanabiliyor, hem de kar ortağı olup iki kez kazanç sağlamış oluyorlar. Köy kilisesinin vakıf yönetimi bu konuda sonsuz destek verdi kadınlara.

Narenciye bahçeleriyle çevreli Vakıfköy, adı kendinden büyük olan bir yerleşim birimi. Köy sınırları içinde 35 hane bulunuyor. Köy dışında, Zeytuniye’de, Samandağ’da ve Antakya’da yaşayan Vakıfköylüler de var. Hepsini toplasanız, nüfus 135 ancak oluyor. Tarımla, özellikle de narenciye tarımıyla geçinen bu minik dev köyün kadınları çok çalışkan. 

Bir dağ köyü olmasına rağmen organik tarımın uygulandığı ilk yerlerden biri... 1990’lı yıllarda organik tarımdaki başarısı nedeniyle ödül bile almıştı. Ancak o dönemde organik tarımın kıymeti bilinmiyordu. İlaç kullanılmadan yapılan üretimle elde edilen ürünler, şekilleri itibariyle, pazarlardan mumlu, parlak meyveler almaya alışkın şehir insanlarına cazip gelmiyordu. İlaçsız ürünlerin dayanma süresi de daha kısa olduğundan organik tarım ekonomik sebeplerle terk edildi. Yine geleneksel yöntemlerle doğal üretim yapılsa da maalesef sertifikalı organik tarım yapılamıyor Vakıfköy’de. 

El yapımı ürünleri, ceviz reçeli, nar ekşisi, salçası meşhur Vakıfköy’ün. Köyün kadınları, 2005 yılında, köyde bugün ağır hasarlı binalar arasında yer alan eski pansiyon binasının restorasyonuna destek olmak amacıyla kolları sıvadılar. Küçük bir kermes düzenleyip, evlerinde yaptıkları reçelleri satarak, elde ettikleri geliri köyde devam eden inşaata bağışladılar. O küçük katkı, o kadınların kendi hayatlarındaki en büyük adımlardan biriydi muhtemelen. O günün başarısı, bugünün hikâyesine temel oldu. Kadınlar o günlerde üretimdeki güçlerini fark ettiler; hazırladıkları ürünler yıllar içinde, bir markaya dönüştü. Bugün bir kooperatifin çatısı altında üretime devam eden kadınlarla birlikte, köy de güçlendi aslında.

Modernleşen köy yaşamı içinde, bahçelerdeki meyvelerden, özellikle portakaldan elde edilen gelirin artık yetmez olduğu o dönemde, hazırladıkları ürünlerden kazanç elde edebildiklerini görmek kadınlar için büyük bir motivasyon kaynağı oldu. O ilk kermesle köy ekonomisine destek olanlar, kendi evlerinin ekonomisine de bu şekilde destek olabileceklerini gördüler ve ‘Vakıflıköy Kadınlar Kolu’ çatısı altında birleşip, evlerinde ürettikleri ürünleri köydeki küçük satış alanında satmaya başladılar. 

Yola beş kadınla çıkan bu oluşum zamanla genişledi. Köy tanındıkça ziyaretçi sayısı yükseldi, dolayısıyla satışlar da yükseldi ve Vakıfköy kadınlarının el yapımı ürünleri ünlendikçe ünlendi. 

Sabancı Vakfı, Vakıfköy kadınlarına ‘Fark Yaratanlar’ ödülü verdi. Bizim kadınlar şehir şehir dolaşıp, fuarlarda ürünlerini satmaya, köyü tanıtmaya adadılar kendilerini. Her şey döngüseldi; köy tanındıkça ziyaretçi sayısı yükseliyor, ziyaretçiler çoğaldıkça satışlar yükseliyor ve ürünlerin gittikçe daha geniş bir çevreye ulaşıyordu. 

O dönemde her kadının bir sıra numarası vardı; yaptığı her ürüne o numara eklenirdi. Bu ‘kodlar’, bir nevi kalite kontrol imkânı da sağlıyordu. 

Kadınlar ürünlerini ağırlıklı olarak köy içindeki standlarında, köye gelen ziyaretçilere satıyorlardı. Yıllar boyu sistem böyle sürdü, ta ki karşımıza ‘pandemi sınavı’ çıkana kadar. Pandemiyle birlikte hayatlar kapandı ve ziyaretçi sayısında, dolayısıyla satışlarda büyük düşüş oldu. İşte o süreçte ben de dâhil oldum bu oluşuma.

Üretme gücü olan kadınlar üretim yapıp kazanmaya devam ediyordu; üretme yeteneği olan ama gücü olmayan kadınlar ise kazanamamaya başlamıştı. Kuhar (Kartun) Abla, Eda (Kısadur) Abla ve Elena (Çapar) beni, kooperatifleşmezse bu oluşumun artık yürümeyeceğine ikna ettiler. Hem ürünler için pazarı genişletmek hem de üretici dengesini kurabilmek için kooperatifleşmek tek çareydi gerçekten. Ve o güne dek sadece deneysel çilek reçellerimle kendi soframa reçel yapan ben, böylesi tecrübeli kadınların üretim yaptığı kooperatifin başkanı oluverdim. 

Benden tek istedikleri lokomotif işlevi görmemdi. Kooperatifi kurup bürokratik işleri, proje yazıp yürütme işlerini ben yapacaktım. Üretim süreci konusunda deneyimsiz olan ben de, onlardan bu işte sorumluluk almalarını istedim.

Böylece 2021 yılında, ‘her evden bir kadın’ sloganıyla Vakıfköy Kadın Kooperatifi kuruldu. 33 kadın, bir şirket gibi işleyen kooperatifin bir yandan kâr ortağı, bir yandan da işçisi. Yani kadınlar hem üretimde çalışarak yevmiye kazanabiliyor, hem de kar ortağı olup iki kez kazanç sağlamış oluyorlar. 

Köy kilisesinin vakıf yönetimi bu konuda sonsuz destek verdi kadınlara. 2016 yılında inşaatı tamamlanan Patrik Mesrob 2 Kültür Merkezi bünyesinde yer alan Mihran Ulikyan Gıda Üretim Atölyesi’nde 2017 yılında SODES desteğiyle aşçılık kursu açıldı. Kurs kapsamında kadınlar hem maddi destek, hem de sertifika almaya hak kazandılar. 

Sonrasında, Mihran Ulikyan Gıda Üretim Atölyesi’ni tamamıyla kadınların kullanımına tahsis etmesi, kadınların kooperatifleşmelerini kolaylaştırdı.

Deprem zamanı, kadınlar güçlerini bir kez daha ispatladılar. Deprem, atölyenin yer aldığı binaya zarar vermemişti ancak ürünler zayi olmuştu. Cam kavanozlarda saklanan reçeller büyük oranda kırılmıştı ama kırılmamış olanlar da vardı. Depremin üzerinden henüz bir ay geçmişti; bu stokları tüketme kararı aldık ve bu kararımızı etrafımıza duyurup sipariş almaya başladık. Ürünler hızla kolilendi, kargo firmalarının çalışmadığı günlerde toplu olarak en yakın kargo firmasına ulaştırıldı, böylece stoklar hızla tükendi. O zor zamanlarda, kooperatifimizin ortağı olan tüm kadınlar satışlardan gelir elde etti. Stoklar bitince yeni üretim yapma kararı aldık; insanı sağaltan şeyin çalışmak ve üretmek olduğunun bilinciyle kolları sıvadık. İhtiyaçlarımızı soran yakınlarımızdan şeker ve kavanoz istedik. Ben İstanbul’da malzemeleri ve yardımları organize ederken köyde kadınlar bahçelerdeki meyvelerle üretime başladılar. Üretim hâlâ yoğun şekilde devam ediyor. 

Kooperatifleşmek pazarı da genişletiyor, destekleri de; pek çok kurum var artık arkamızda. Durum pandemi zamanlarındaki gibi; yine köye gelen giden yok ama artık pazarımız ve satış kanalımız çok. İnternet sitemizden , sosyal medya hesabımızdan  ve HepsiBurada alışveriş sitesinden satış yapabiliyoruz. Telefonla da sipariş alıyoruz: 0 534 705 83 33.

Aklınızda olsun, kargolar artık düzenli çalışıyor ve bugünlerde salçalar yapılıyor, yakında nar ekşisi ve kırma zeytinler de çıkacak...