Matbaaya kayıtlı tarih yazılmamış gelecek

Ermeni matbaacılığının ve Venedik’te basılan ilk Ermenice kitabın 500. yılı nedeniyle dünyanın her yerinde çeşitli etkinlikler düzenleniyor. UNESCO bu tarihten hareketle 2012 yılında Yerevan kentini Dünya Kitap Başkenti ilan etti. Biz de bu vesileyle, geçmişten bugüne sıkıştığı her an, ilhamı dilde, kültürde bulmuş Ermenilerin matbaacılık tarihindeki belli başlı durakları birlikte hatırlamak istedik.

Venedik Mıkhitarist Rahipleri Topluluğu Manastırı Ermeni Matbaası çalışanları, 1896

KARİN KARAKAŞLI
karinkarakasli@agos.com.tr

Kimi diller, öznel tarih deneyimleri dolayısıyla farklı anlamlar yüklenir. 1915 sonrası Anadolu genelinde okul ve kiliselerin tamamına yakına yıkılıp, Anadolu halkı Ermenilerin sağ kalabilenleri dünyanın dört bir köşesine dağıldığında, Ermenice, var olması için çaba gereken Ermeni kimliğinin ayrılmaz parçası olma konumunu daha da güçlendirdi. Bugün Ermenistan toprakları dışında yaşayan Ermeniler açısından yerleştikleri farklı coğrafyalarda anadillerini gelecek kuşaklara aktarmanın  ve Ermeniceyi bir iletişim aracı olarak korumanın mücadelesi veriliyor. Çünkü bir yanıyla da modern dünyada zaman hep başka dillerde akıyor.

Matbaalarda kullanılan aletler

Ermeni matbaacılığının ve Venedik’te basılan ilk Ermenice kitabın 500. yılı nedeniyle dünyanın her yerinde çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Öte yandan, UNESCO bu tarihten hareketle 2012 yılında Yerevan kentini Dünya Kitap Başkenti ilan etti. Biz de bu vesileyle, geçmişten bugüne sıkıştığı her an, ilhamı dilde, kültürde bulmuş Ermenilerin matbaacılık tarihindeki belli başlı durakları birlikte hatırlamak istedik.  

Matbaacılık tarihine gelirken alfabenin icadı ve elyazmaları durakları, kültür güzergâhının en temel uğrakları. Surp (Aziz) Mesrop Maşdots’un 405 yılında  Ermeni alfabesini üretmesi, bu tarihin başlangıcı olarak kabul edilir. Ruhani hayatı seçen Surp Maşdots, Grekçe ve Süryanice olan Kutsal Kitabı çok az anlayabilen Ermeni halkı için, öğrencileri ile birlikte, başta Kutsal Kitap olmak üzere pek çok eseri Ermeni diline tercüme ederek büyük bir aydınlanma hareketi başlattı. Bu dönemi konu alan eserlerin en önemlisi olarak kabul edilen çalışma ise Movses Khorenatsi’nin, Badmutyun Hayots (Ermenilerin Tarihi) adlı eseridir.

Öte yandan, ticaret ve kültür arasındaki doğrudan ilişkiyi Ermeni tarihinde de yakından izlemek mümkün. Basra Körfezi ve Orta Asya’dan gelen ticaret yollarının bağlantı noktası olan Kilikya, Ermeni tüccarların önemli bir merkeziydi. Kilikya’da üretilen 12. ve 13. yüzyıldan kalma tezhipli elyazmaları ise dönemin en parlak eserleri arasında sayılmaktadır.  Bu elyazmaları arasında Toros Roslin’in eseri özgünlüğü ile dikkat çeker.

Örnek baskı karakterleri

Modern matbaa elyazmasına karşı

Ermeni tarihinin önemli dönüşümlerinden biri de 16. yüzyılda yaşandı. Kısa sürede geleneksel elyazmalarından modern matbaacılığa geçilmesi, belli toplumsal ve kültürel değişimleri de beraberinde getirdi.  Avrupa, Rusya ve Hindistan’la olan ticari güzergâhların merkezinde yer alan Nor Culfa’da yaşayan Ermeniler ipek ticareti sayesinde giderek zenginleşirken, felsefe ve tarih alanında pek çok önemli yazar en verimli dönemlerini yaşadı. Yine İran’ın ilk matbaalarından biri de burada kuruldu. 1638’de basılan Mezmurlar Kitabı’nın Ermenice çevirisi, İran’da ilk basılan kitaptır. Zamanla Venedik ve İstanbul iki önemli çeviri merkezi olarak ortaya çıktı.

Hagop Meğabard’ın  1511-1512 yılında bastığı Urpatakirk, modern baskı tekniklerini kullanıldığı  ilk kitaptır. Ermeni tüccarların için  bir tılsım kitabı olarak basılan eser, büyük ilgi görmüştür.

Matbaacılık tarihini, dönemin genel koşulları içerisinden okumak çok daha geniş bir ufuk sunuyor. 1375’te Kilikya Ermeni krallığının yıkılmasıyla birlikte İtalya, Kıbrıs’tan geçerek buraya yerleşen Ermenilerle doldu.  Mıkhitaristlerin Venedik’e  yerleşmeleri de şehrin kültürel bir merkez olma özelliğini kuvvetlendirdi. Venedik yaklaşık üç yüzyıl boyunca Ermenice kitapların basıldığı önemli bir merkez olma özelliğini korudu.

Ancak birkaç yıl çalışabilen Hagop Meğabard’ın matbaası, bastırdığı altı kitaptan sonra maddi güçlükler nedeniyle kapandı. Meğabard’dan sonra Ermeni matbaacılığı asıl atılımını Tokatlı (Toğhatetsi, Tokatetsi) Apkar Tıbir’le yaptı. Apkar da basım faaliyeti için, Meğabard gibi, Venedik’i seçmiş ve 1564-1565 yıllarında basım faaliyetine başlamıştı. İlk Ermenice ilahi kitabını (Dağaran) Venedik’te basan da Apkar Tıbir’dir. Apkar Tıbir bir süre sonra bu matbaayı İstanbul’a taşımaya karar verdi. İtalya’dan getirdiği basım aletleriyle İstanbul’da Surp Nigoğayos Kilisesi’nin avlusunda ilk Ermeni matbaasını kurdu (1567).

Modernite sağlaması olarak matbaa

Levon Zekiyan, modernitenin Ermeni toplumu içindeki serüvenini her boyutuyla ele alan Ermeniler ve Modernite başlıklı kitabında, baskı tekniklerinin Ermeniler tarafından süratle özümsenmesini de bir “modernleşme” işareti olarak görür, çünkü yazara gore söz konusu olan sadece kitap üretimindeki teknik bir değişim değil, aynı zamanda, toplumsal ve ekonomik gerçekliğe dair bir dönüşümdür.

Zekiyan dönüşümün işaretleri açısından şu çarpıcı tespitlerde bulunur: “Ermeniler söz konusu alandaki ilerlemeleri ve en yeni bilgileri bu ilişki sayesinde takip etmişler, hatta bunu Kilikya Krallığı’nın çöküşünden sonra, Ermenistan’da büyük buhranların yaşandığı 15. ve 16. yüzyıllarda bile sürdürmüşlerdir. Meğabard ve Apkar’ın 16. Yüzyıl Avrupası’nın en büyük basımcılık merkezi olan Venedik’i tercih etmeleri bu anlamda son derece isabetli bir karardır... Meğabard’ın kişiliği hakkında doğrudan bir bilgiye sahip değiliz. Ancak Apkar Tıbir’in, Ermeni geleneğindeki kilise hiyerarşisi içinde küçük mertebeler aldığını, kendisi gibi önemli bir matbaacı olan oğlu Sultanşah’ın da bir diyakoz olduğunu, bununla birlikte, her ikisinin de dünya işleriyle meşgul, sıradan insanlar olduklarını biliyoruz. Burada, modernitenin yükselişi bakımından çok daha fazla önem taşıyan bir durum söz konusudur: kitap üretiminin, basımcılığın emekleme dönemlerinden itibaren, manastır kurumunun tekelinden çıkıp bireysel inisiyatif zeminine oturmuş olması. Bu faaliyet kısa bir süre içerisinde –kesin olarak, Apkar Toğhatetsi’nin çıkışıyla birlikte– bir iktisadi teşebbüsün taşıdığı tüm temel özellikleri bünyesinde barındırmaya başlayacaktır. İşte tam bu noktada, Ermeni dünyasında yükselen yapısal bir yeniliğe temas ettiğimizi düşünüyorum.”

O yapısal yenilik giderek kilisenin ve dinin baskısından sıyrılan, dünyevi zevkler geliştiren bireyin oluşumudur. Bu aydın bireyler 18. Yüzyıldaki, Altın Çağ’a da damgasını vuracaktır.

1677’de İstanbul’da matbaasını açan Eremya Çelebi Kömürciyan (1637-1695), bastığı kitapların doğrudan yazarı da olması özelliğiyle diğerlerinden ayrılır. İncil’i, Khorenatsi’nin Tarih’ini (Horenli Movses’in Muhtasar Tarihi) Osmanlıcaya çeviren Kömürciyan, Badmutyun Hamarod 400 Darva Osmantsots Takavoratsın (Osmanlı Padişahlarının 400 Yıllık Muhtasar Tarihi) başlıklı kapsamlı çalışmayı da kaleme almıştır.

Sebasteia/Sivas ilindeki Merzifon kazasında doğan matbaacı Krikor, Ermeni hakkaklık zanaatının kurucusudur. Krikor Tıbir adlı matbaasını kurmuş ve bastığı Ermenice dini kitapları resimlemiştir. Marzıvantsi’nin matbaasında  basılan eserlerin en önemlileri arasında Zenop Klag’ın Kirk Badmutyants Yergrin Darono Vor Goçi Zenop (Zenop’a Göre Daron/Muş Havalisi Tarihi) adlı eseri de sayılmalıdır. Zenop Klag’ın Hovhannes Mamigonyan’la birlikte yazdığı bu kitap, Daron eyaletinin ve Mamigonyan sülalesinin Pers-Bizans savaşları sırasındaki mücadelelerini ve yaşadıklarını konu alır.

Özel bir pencere: Ermeni Harfli Türkçe Metinler

Ermeni matbaa tarihi içinde Ermeni harfli Türkçe metinlerin özel bir yeri var. Rober Koptaş, Kevork Pamukciyan’ın Ermeni harfli Türkçe Metinler kitabı için yazdığı önsözde bu alanın ortaya çıkış gerekçelerini anlatır: “Esasen Türkçenin Ermeni harfleriyle yazımı, Türkçe konuşan, Ermeniceyi ya hiç bilmeyen ya da çok az bilen, Hıristiyanlık inancına bağlı Ermeni nüfusla yazı yoluyla iletişim kurmanın ve bu kitlenin aynı yolla kendini ifade etmesinin aracı olarak gelişmiştir... Ermeniler görece serbest bir şekilde dünyevi okullar açmaya ancak 19. yüzyılın ortalarında, Tanzimat döneminde başlayabilmişlerdir. İmparatorluğun çeşitli vilayetlerinde yaşayan önemli bir Ermeni nüfus kitlesinin Ermenice bilmemesinde ya da Ermenice okuyup yazamamasında bu tür okulların olmamasının da etkisi vardır... Türkçe konuşan Ermeniler Türkçenin o dönem yazıldığı Arap alfabesini değil, kendi kutsal metinlerinin yazılı olduğu Ermeni alfabesini tercih etmişlerdir.”

Ermeni harfli Türkçe ilk kitap, Mıkhitaristler Birliği’nin kurucusu Mıkhitar Sepasdatsi’nin (Sivaslı) Turn Keraganutyan, Aşkharhapar Lezun Hayots: Şaratryal Dacgagan Lezvav Ar İ Hokud Aynts Hayots, Vork Izdacgagan Lezu Miayn Kiden, Yev Papakin Usanil Zaşkharhapar Hayerenn (Yeni Ermenicenin Dilbilgisine Giriş: Yalnızca Türkçe Bilen ve Yeni Ermenice Öğrenmek İsteyen Ermeniler İçin Türkçe Lisanıyla Yazılmıştır) adlı eseridir. Modern Ermeniceyi olabildiğince kolay bir şekilde öğretmek amacıyla hazırlanmış olan 149 sayfalık bu kitap, Venedik’te Antonio Bortoli’nin matbaasında basılmıştır.

1851’de Hovsep Vartanyan (Vartan Paşa) tarafından Ermeni harfli Türkçe olarak kaleme alınan Akabi Hikâyesi adlı eser, bir Batı edebiyatı türü olan romanın Osmanlı İmparatorluğu sınırları içerisinde ilk kez denenmesidir. Farklı mezheplere mensup iki Ermeni genç arasındaki sevdayı hikâye eden eserde, Gregoryen ve Katolik Ermeniler arasındaki çatışmalar ve dinsel fanatizm konuları derinlemesine işlenir.

18. yüzyıl ya da  Ermeni matbaacılığının altın çağı

18. yüzyılda başkentte, edebiyat ve basın dünyasındaki atılımla koşut büyük bir hareketlilik yaşandı.  Bu dönem İstanbul’da faaliyet gösteren Ermeni matbaacılar arasında kuşaklar boyu matbaacılık mesleğini sürdüren Eğinli Arabyan sülalesinin önemi büyüktür. Hacı Asdvadzadur’un 18. yüzyılın başında kurduğu matbaa onun oğlu, torunu ve hatta torunlarının torunları aracılığıyla bir buçuk yüzyıl boyunca aralıksız faaliyette bulundu. Ailenin matbaacılık bakımından en önemli ferdi, Hacı Asdvadzadur’un torunu olan  Boğos Arabyan (1742-1835), bu matbaada Takvim-i Vakayi gazetesini ve 12. sayıdan itibaren de onun Ermenice çevirisi olan (Ermenice harfli Türkçe) “Haydarar Kir Lro Medzi Derutyanın Osmanyan”ı (Büyük Osmanlı İmparatorluğu’ndan Haberler) yayımladı.

Ermeni ve Osmanlı matbaacılık tarihinin bir diğer önemli ismi Hovhannes K. Mühendisyan (1810-1891), Ermenice harfleri çelik üzerine kolayca dizmek için, 1846’da, dönemi için büyük bir yenilik olan özel bir alet ve makine icat etti ve 1844’te kaimenin (kâğıt para) basımı işini üstlendi. Mühendisyan’ın döktüğü Osmanlı yazı kalıplarıda Latin harflerinin kabulüne kadar kullanıldı.

Ayn zamanda matbaacı da olan Garabed Ütücüyan (1823-1904), Hayastan adlı gazetenin adını Masis olarak değiştirmiş ve bu gazete yayımlandığı otuz yıl boyunca İstanbul Ermenilerinin fikir hayatında belirgin bir rol oynamıştır. Der-Garabedyan Deroyents (1801-1888), yetiştirdiği öğrenciler, yazdığı ve çevirdiği kitaplarla tanınır. Mühendisyan’ın öğrencilerinden biri olan Rupen H. Kürkciyan (1825-1870) önemli bir diğer matbaacı ve harf dökümcüsüdür. İstanbul’un önemli matbaacılarından biri olan Canik Aramyan da (1820-1879), litograf, dökümcü ve harf üreticisi olarak mesleğin pek çok dalında hizmet verdi. Dönemin diğer büyük matbaacıları arasında kaime basma işini de üstlenen Arşak Hagop Boyacıyan (1837-1914) ve ölümüne kadar 8 dilde hazırlanmış bir duvar takvimini yayımlayan Kevork Zartaryan’ı (1834-1888) saymak mümkündür. Ayrıca Canik Aramyan’ın öğrencilerinden Karekin Bağdadlıyan kendi icat ettiği ufak bir makine sayesinde hızlı baskı yöntemini geliştirdi ve çok kısa bir süre içinde 20-30 bin nüsha basabilecek düzeye ulaştı. Teotik’in, “İstanbul Ermenilerinin ilk süreli yayını” olarak söz ettiği Purastan Mangants’ı (Çocuk Bahçesi) basan Nışan G. Berberyan da (1842-1907) önemli bir matbaacıdır.  Vahram ve Hıraçya Der Nersesyan kardeşlerin matbaaları da Belçika ve Almanya’dan getirilen büyük makinelerle renkli baskı tekniğini ilerletir.

1912-1913 yılında Ermeni harflerinin icadının 1500. ve Ermeni matbaacılığının kuruluşunun 400. yılını anmak üzere görkemli kutlamalar düzenlenir. Birçok şehirde düzenlenen bu kutlamalar Teotik’in Dib u Dar (baskı ve Harf) adlı araştırma kitabı ile taçlanır. 1912 verilerine göre dünyanın 17 ülkesinde ve 95 şehrinde faaliyette bulunan toplam 462 adet Ermeni matbaası vardır.

Bugün susmuş matbaalar, kaybolmuş arşivler tarihe unutulmaz bir kayıt düşerken, gelecek de yaratıcı ve dinamik bir şekilde ve bu görkemli tarihten ilhamla yazılmak için çok fazla çaba istiyor.

 Teotik (1873-1929)

Üsküdar doğumlu Teodoros Lapcinciyan, Erzincan’dan İstanbul’a göç etmiş kalabalık ve fakir bir ailenin çocuğuydu. Bir süre  Robert Kolej’e devam ettiyse de maddi sıkıntılar nedeniyle bu okulu yarım bırakarak, 16 yaşında iş hayatına atıldı. Teotiğin ilme, edebiyata ve kültüre karşı büyük bir ilgisi ve sevgisi vardı. Kısa zamanda, “Manzume-i Efkâr”, “Ceride-i Şarkiye”, “Dzağik”, “Püzantiyon” gazetelerinde sevilen bir yazar oldu. 1907’den itibaren eşi Arşaguhi Teodik’in (Cezveciyan) desteğiyle Amenun Daretzuyzı (Herkesin Yıllığı) isimli yıllıkları yayımlamaya başladı. Yıllıklara paralel olarak, Ermenice harflerin bulunuşunun 1500. ve Ermeni matbaacılığının 400. yılı vesilesiyle, Dib u Dar (Baskı ve Harf, 1912) kitabını yayımladı. Aynı yıl İstanbul’da Gağant isimli kitabı yayımlandı ve ardından Birinci Dünya Savaşı patlak verdi. Daha Ermeni aydınlarına yönelik tevkifat başlamadan gözaltına alındı ve Divan-ı Harb-i Örfi tarafından bir yıl süreyle hapis cezasına çarptırıldı. 1916 Nisanında hapishaneden tahliye edildiğinde arkadaşlarından birçoğunun yaşamına son verilmişti. Ölüme giden bir Ermeni kervanıyla, Anadolu’nun ücra köşelerine sürüldü. Bu ağır koşullarda yarı aç ve bitkin düşen Teotik, Ermeni gençlerin girişimiyle mucizevi bir şekilde kurtarıldı. Adeta yaşananların kayıdını tutmak için hayata dönmüştü. Bu dönemde onun en önemli yapıtı ise, Huşartsan Abril 11i (11 Nisan Abidesi) adlı eseridir. 1919 tarihli bu eserde 1915’te katledilen 761 fikir adamı ve eğitmen, ünlü tüccar, din adamları hakkında bilgi vermektedir. Teotik Zulumı yev mer Vorperı (Zulüm ve Yetimlerimiz) adlı kitabını ve  1915’te ölen din adamları hakkında bilgiler içeren Koğkota Hay Hokevoraganutyan (Ermeni Ruhbanlarının Golgothası) adlı kitabını yayımladı. Bir sure Yunanistan’ın Korfu şehrindeki Amerikan yetimhanesinde ve Kıbrıs’ta Melkonyan Yetimhanesi okulunda çalışan Teotik’in yıllıkları da  Paris’te, Viyana’da ve Venedik’te yayımlanarak onun zorunlu gurbet hayatına tanıklık etti.

Dib u Dar’a göre Anadolu’daki Ermeni matbaaları

İzmir

 

Dıbaran S.Eçmiadzni (K.)

1676

Mhd. (Hacı) Margos  

1759-62

Martasiragan ıng.(B.)

1832-36

Homan Hayyok         

1838-39

Kuyieymos Griffit

1838-52

Isdepan Baboyantz 

1840-44

Ğugas Baltazaryan

1844-45

Tatigeank 

1840-1912

Mesrobyan Varjaran 

1841-45

Dıbaran Arakatzunyatz

1843-6

Badanegan Dıbaranner   

1850-60

Dedeyan Yeğpark    

1851-93

Der Vırtanes (Tutag aygazyan)

1854-5

Krikor Mseryan

1878-81

Madteos Mamuryan 

1883-1901

Madt. Mamuryan Vorti

1901-12

Parseğ Keşişyan

1905-12

Osmaniye 

1909-12

Yerusağemi Vank

1832-1912
Apraham Muradyan (A.)        1844

İzmit

 

Apraham Muradyan( B.)

1850-3

Mardiros Magyan 

1879-1912

Onnig D. Azaryan

1912

Armaş S. Asdvadzadzni Vank       

1863-79

Van

 

Mıgırdiç Hırimyan (B.)

1858-62

Jamgoçyan(nor) 

 

Parseğyan

 

Hovhanyan 

 

Muş

 

Mıgırdiç Hırimyan (K.) 

1863
Sivas  
A. Vartanyan   1871-5
G. A. Barsamyan         1910-
Bursa  
Mehemmed Şakir       1877
A. İstanbul  

Ğevont Kh. Papazyan(A.)

1885-6

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Adapazarı         

Adruşan
 

Konya

Kraşaradun Cenanyan Koleji

 
Giresun             

Petag
 
Samsun            
 
Arekag
 

Trabzon           
 

Vosginar: Meşveret
 

Serasi Eğpark:
 

Erzurum          
 

Haraç
 

Elazığ  
 

Aror
 

Tokat   
 

İris
 

Harput Amenun 

Hmr. Eprat (Fırat)
 

Amasya  
 

Abaraj
 

Merzifon

 

S.Miatzinyan: 
Nerso yev Arabyan Gütemberg

 
Antep    

Getr.Turkiye Koleji. Ticaret Matbaası
 

(Bu derlemede Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi 1900-1910 Salnâmeleri Tıpkıbasım, haz. Arsen Yarman, İstanbul, Mart 2012; Dib u Dar, Teotig, Der Nersesyan Yayınları, İstanbul 1912, Ermeniler ve Modernite, Boğos Levon Zekiyan, Aras Yayıncılık, İstanbul, 2002 kaynaklarından yararlanılmıştır.)

 

Bu yazı 7 Eylül 2012 tarihinde Agos Gazetesinde yayınlanmıştır.

 

Kategoriler

Güncel Gündem

Etiketler

Matbaa