14 Kasım Basın Özeti – Köşe Yazarları

İdam tartışması açlık grevlerine ilişkin tartışmalar gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. Zaman’dan Ahmet Turan Alkan, tartışmalara yol açan Ağaoğlu inşaat firmasının Maslak projesini yazmış. Cumhuriyet’ten Mustafa Sönmez ise konut sektörünü mercek altına almış.

Çandar: Erdoğan cumhurbaşkanlığı hesabı yapıyor

Radikal’den Cengiz Çandar, MHP eski Genel Başkanı Alparslan Türkeş’in MHP lideri Alparslan Türkeş, 'Biz hapisteyiz, ideolojimiz iktidarda' sözlerini hatırlatarak MHP lideri Bahçeli’nin dün grup toplatışında yaptığı “Başbakan'ın MHP'nin 11 yıl önceki pozisyonuna geldiğini söylemiştir: '... Başbakanın şimdi idamı geri getirmek istemesi eğer sinsilik değilse, yeni bir oyunun göstergesidir. Erdoğan madem işi buraya kadar getirmiştir, idamla ilgili kanun teklifini hemen Meclis'e getirmelidir. MHP'nin desteği olacaktır. Biz diyoruz ki, hodri meydan...' açıklamalara dikkat çekmiş. Çandar, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı hesabı yaptığını ve MHP oyları için Kürt oylarını feda ettiğini söylemiş.

Çandar, anadilde savunma ile ilgili düzenlemenin açlık grevleri etkisi ile gündeme geldiğini savunuyor.

Oral Çalışlar, açlık grevlerinde kayıpların yaşanmasının olası sonuçlarına dikkat çekmiş. Çalışlar, “Açlık grevinde kayıplar başlayınca bölgede yaşanacakları ve hep birlikte yaşayacaklarımızı düşünmek bile korkutucu. Bu kadar sertleşen bir siyaset ortamı, eninde sonunda siyaset dışına düşer ve sadece silahlar konuşur” diyor.

Ahmet Altan: Aklınızı başınıza toplayın

Taraf’tan Ahmet Altan köşesinde Erdoğan’a yönelik eleştirilerini sürdürüyor. Altan, Palavra Siyaset başlıklı yazısında “Hep birlikte Erdoğan’ın palavralarına kurban ediliriz. Böyle “asacam kesecem” palavralarıyla sorunları çözemeyeceğimiz gibi daha da büyük sorunlarla karşılaşırız.  Artık bu palavraları bitirmek lazım. ...Kurtulamayacağımız bataklıkların içine girmenin âlemi yok. Başbakan, dur durak, sınır, ölçü tanımaz hâle geldi.  “Başkan olacağım, başkan olacağım” kasılmalarıyla bütün ülkeyi felakete sürükleyecek.  Her yandan uyarılar geliyor, aklı başındaki herkes Erdoğan’ı da AKP yönetimini de bu sarhoşluktan ayıltmaya çabalıyor, AKP’liler yazılanları biraz dikkatli biçimde okusunlar bence. Yaklaşan belayı daha nasıl anlatacağız? Ciddi sorunlarımız var, bu gayrıciddiyetin, bu palavracılığın ne yeri, ne zamanı, aklınızı başınıza toplayın” diyor.

Bayramoğlu: Hükümet Kürt sorununda başarısız olduğu için bu noktaya geldi

Yeni Şafak’tan Ali Bayramoğlu’da idam tartışmaları üzerinden hükümeti eleştirmiş. İdam cezasının tartışılmaya dahi gerek olmadığını belirten Bayramoğlu, hükümetin bu noktaya gelmesini AK Partinin Kürt sorunuyla başetmek konusunda ki başarısızlığına bağlıyor.  Bayramoğlu, “AK Parti'nin benimsediği siyasi bakışın, yerleşik hizmet anlayışının, 'muhatap istemeyen, verme üzerine kurulu ataerkil siyasi cihazları'nın bu sorunda sonuç vermemesi, Başbakan'ın yine bu konuda siyasete ve siyasi araçlara olan inancını azaltmıştır” diyor.

Mahçupyan: Açlık grevlerinin siyaseten sorumlusu BDP’dir.

Zaman’dan Etyen Mahçupyan açlık grevlerini köşesine taşımış. BDP/PKK çizgisinin gelinen noktada açlık grevlerinden siyaseten sorumlusu olduğunu söyleyen Mahçupyan, “ eformların yapılmamasının sorumluluğu nasıl AKP’ye aitse, direniş siyasetinin sorumluluğu da Kürt siyasetini hegemonyası altında tutan partiye ait.  Açlık grevlerini BDP’nin siyasi hatası olduğunu belirten Mahçupyan, “Siyasi meşruiyeti zayıf direnişler daima reformları geciktirme potansiyeli taşırlar, çünkü iktidarlara söz konusu meşruiyet zaafının ardına gizlenme şansı verirler. BDP/PKK çizgisi de bugün açlık grevlerinin etkisiz olmasına yol açmış durumda. O nedenle sayının on binlere çıkması, milletvekillerinin de greve katılması gerekiyor. Bir BDP’li milletvekili ‘çaresiz’ kaldıklarını, açlık grevine destek vermekten başka yol kalmadığını söylemiş. Doğru… Başbakan toplumda duyarlılık yaratılamadığını görüyor ve BDP’nin siyasi hatasını sonuna kadar kullanmaya niyetli” ifadelerini kullanıyor.

Eyüp Can: Açlık grevlerini idam tartışması ile püskürtemezsiniz

Radikal’den Eyüp Can, “Allah aşkına söyler misiniz idam tartışması açlık grevinde kritik eşiği aşmış olanları nasıl ikna edecek? Ölmeyi göz almış PKK'lı mahkûmlar 'Öcalan'ı asarım' diyerek nasıl püskürtülecek? Ben anlamadım, varsa bir anlayan lütfen anlatsın” diye soruyor. İdam tartışmalarının esas sebebinin MHP ile Başkanlık sistemi üzerinde anlaşmak olduğunu savunan Can, bu hesabın pratikte bir karşılığı olmadığını da dikkat çekmiş. Erdoğan’ın amaçladığı şeyleri şöyle sıralamış; “Bir, uzun zamandır tecritte olan Abdullah Öcalan'a gözdağı vermek. İki, Öcalan'ın tecridine son vermek için başlatılan açlık grevlerini 'Öcalan'ı idam ederim' diyerek püskürtmek. Üç, 'Devlete şantaj yapmakla' suçladığı Kandil ve BDP'yi baskı altına almak. Dört, önüne konulan anketlerde idam cezası geri gelsin diyenlerin oranının %70'lere varmış olması. Yani milliyetçi tabana idam üzerinden mesaj vermek... Beş, müzakere sürecinde birçok maddeyi askıya alan AB'ye güçlü bir mesajla gözdağı vermek”

Ahmet Turan Alkan:Maslak Bilmemkaç

 Daha önce kentsel dönüşüm çalışmalarına ilişkin eleştirilerini dile getiren Zaman’dan Ahmet Turan Alkan, Ağaoğlu’nun Maslak projesini gündemine almış. İstanbul Şehir Plancıları Odası’nın “Maslak Bilmemkaç” başlıklı basın açıklamasına köşesinde yer veren Alkan, şunları söylemiş; “Halkımız ekofildir, piknik alanlarında bile mangal yakmak yerine zeytinyağlı yaprak sarması veya önceden haşlanmış yumurta ve yeşil soğanla öğün geçiştirmeyi tercih eder. Ormanlık araziye yan gözle bakmaz, ev kurmaz (Dere yatakları hariç; içinden dere geçtiği için zaten orman arazisi sayılmaz), el senediyle sahipsiz kamu mülkü alıp satmaz! Mevzuat hazretleri (A.e.v.) yani Allah eksikliğini vermesin’e çok hürmetkârdır; imar mevzuatını zinhar kağşatmaz, sağını solunu mıncıklayıp istismara müsait nukaat’ını didiklemez. Zaten o sebebledir ki ülkemiz % 25’i ormanlık bir memlekettir (Kalan kısmı mürtecîler, komünistler ve bölücüler tarafından harab edilmiştir), olsun % 25 de iyi bir rakamdır ve ayrıca mevzuata aykırı yapılaşma oranı da sıfırdır. O yüzden inşaat sektörünün kalantorları, belediyelere ve hasseten iktidarlara yanaşıp yaranmak için özel bir gayret göstermeye tenezzül etmezler. Aksini ileri süren ya bednamdır, ya da komünist veya siz bilemediniz cemaatçi!”

Cumhuriyet’ten Mustafa Sönmez konut sektörünü mercek altına alamış. Sönmez, konut fiyatlarındaki hem aşırı düşüş, hem aşırı çıkış, finansal istikrar açısından ciddi bir tehdit sayılabileceğini belirtmiş. Sönmez, “Konut stoklarının birikmesi ve yeterli iç talebe ulaşamaması karşısında, (çoğu AKP rejimi ile organik ilişki içinde) inşaat baronlarının büyük sorunlar yaşamaları çok muhtemel. Kimi firma açık ve örtülü bir sarsıntıyı zaten yaşarken inişin hız kazanması, bu firmalarla kredi ilişkisi içindeki bankaların da ateş çemberine çekilmelerini kaçınılmaz kılar” uyarısında bulunmuş. 

Kategoriler

Güncel Basın