16 Kasım Basın Özeti – Köşe Yazarları

İdam tartışmaları ve açlık grevleri gündemdeki yerini korumaya devam ediyor. İsmet Berkan, “Vatandaşım neden dağa çıkıyor” sorusunu soruyor, Cengiz Aktar 70. Yılında Varlık Vergisini yazmış.

Yeni Şafak’tan Ali Bayramoğlu, Öcalan’ın idam cezasının Yargıtay tarafından onaylanmasının ardından geçen 11 yılın sonunda yeniden aynı noktaya gelindiğine dikkat çekiyor.  “Bedeni hedefleyen, içgüdüsel şiddeti sokağa taşıyan, sokağın içgüdüsel şiddetini bire bir yansıtan iktidar, aynı yerde durmaz. Hiç durmamıştır. İki deniz, iki ateş arasında gider gelir. Ölüm ve intikam 'oyunun' sonu değil başlangıcıdır. Ölüm ölümü davet eder, intikam intikamı..” diyen Bayramoğlu, ülkeyi kimsenin cebir devrine geri döndürmeye hakkı olmadığını vurguluyor.

Hürriyet’ten İsmet Berkan, Cudi’de hayatını kaybeden PKK’lıların aileleri tarafından alındıktan sonra askeri helikopterle otopsiye götürülmelerini köşesine taşıyor.  “Kimse sahip çıkmasa savcılığın o cenazelerle ilgileneceği yok belli ki” diyen Berkan, 28 yıldır devam eden kısır döngü içinde kimsenin “Bu çocuklar neden dağa çıkıyor” sorusunu sormadığına dikkat çekiyor. Berkan, “Empati göstermekten söz etmiyorum henüz. Basit bir anlama çabasından söz ediyorum. Ama doğu anlama çabası bize bazı şeyleri hatırlatabilir. Birilerinin hatırlamamızı hiç istemediği şeyleri” diyor.

Taraf’tan Murat Belge, Başbakan Erdoğan’ın kürtaj tartışmasından sonra idam tartışmasını gündeme getirmesine dikkat çekmiş. “Başbakan niçin “kürtaj”a karşı?” sorusunu  “Çünkü bir zaman sonra doğacak, “insan” olacak bir “rüşeym”i yok ediyorsunuz, onun insan olarak yaşamasına, kendine “hayat” bulmasına engel oluyorsunuz. Bir “rüşeym”e bunu yapmaya hakkımız yoktur, demek istiyor” diye yanıtlayan Belge,  “Şimdi, “rüşeym” sözkonusu olduğunda “insan hayatı”nın korunmasında bu derece ısrarlı olan bir kişinin, “idam” gibi bir konuda da o “hayat” ve “yaşam hakkı” kavramlarına biraz daha saygılı olmasını beklemez misiniz? Ben olsam beklerim. Ama sözkonusu olan Başbakan’sa, boşuna beklemiş olurum” diyor.  Belge açlık grevlerin konusunda da Başbakan’ın tavrına dikkat çekerek “Demek ki bu insanların “hayat”ları o kadar da değerli değil. “Yaşama hakları” da yok”” diyor

Zaman’dan Hüseyin Gülerce, açlık grevlerini tasvip etmediğini belirterek açlık grevi yapanların bir tezadın içinde olduğunu, ölümün istismar edilmek istendiğini dile getirerek, ölmemeleri için her türlü tıbbi desteğin ve yardımın sağlanması gerektiğini dile getirdi.

Star’dan Fehmi Koru’da açlık grevlerinin geldiği noktada amacının ölümlerin meydana gelmesi olduğunu, BDP’li vekillerin açlık grevine girmesinin buna bir işaret olduğunu savunmuş.

Özgür Gündem’den Gencay Gürsoy’da açlık grevi eylemini hak arama yönetimi olarak kabul etmediğini dile getirerek Kürt sorunun açlık grevleri sayesinde gündemin orta yerine oturduğuna dikkat çekmiş. Grevcilerin taleplerinin ulusa ve uluslar arası ölçekte giderek daha geniş çevrelerce savunulur hale geldiğine dikkat çeken Gürsoy, Erdoğan’ın anadilde savunma ile ilgili taslağı aceleyle meclise getirmesinin de bu yönde yorumlanması gerektiğini savunuyor.

Taraf’tan Cengiz Aktar, ‘Cuma Notlarında’ Varlık Vergisi’ni köşesine taşımış. 11 Kasım’ın Varlık Vergisi’nin yetmişinci yıl dönümü olduğunu hatırlatan Aktar, “Vergi, 19. Yüzyıl ortasından itibaren gayrımüslimlere uygulanan pogrom ve soykırımlar sonucunda mülkiyetin Müslümanlaştırılmasının son halkasıdır. Gayrimüslimlerin vatanlarında yeri olmadığının da ayrıca tescilidir” demiş. Aktar ayrıca, “Varlık Vergisi epeydir devletin yurtdışında tezgâhladığı Yahudiperverlik masalının münasebetsizliğini iyi anlatır” diyor.   

  

Kategoriler

Güncel Basın