Demirtaş: Kürt sorunu yoktur, devlet faşizmi sorunu vardır!

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, partisinin grup toplantısında Başbakan Erdoğan'ın sözlerine yanıt verdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Kürt sorunu yoktur' sözlerine katıldığını ifade eden BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, 'Kürt sorunu yoktur, katılıyorum. Devlet faşizmi sorunu vardır, bu ülkede 90 yıldır uygulanan inkârcı asimilasyoncu politikalardır' dedi.

Partisinin TBMM Grubunda konuşan Demirtaş, ilk olarak Van Belediye Başkanı Bekir Kaya'nın duruşmasına değindi. 'Van'da oy vermiş olsun olmasın bütün mahallelere eşit hizmet götüren, onuruyla çalışan bir belediye başkanının depremden sonra bu şekilde tutuklanması, Van'ın ikinci depremi olmuştur' diyen Demirtaş, Başbakanın 'Van belediyesini istiyorum' talimatı olduğunu belirterek şöyle devam etti:

'Yereldeki çeteler hızlı bir komplo hazırlığına girmişler, yöneticilerimiz hakkında hukuksuz dosya hazırlamışlar, adalet bakanlığının önüne götürüp arkadaşlarımızı tutuklatmışlardır. Orada bir tiyatro oynandığını herkes biliyor ama Van belediyesini bu şekilde kazanabileceğini düşünen zihniyete ben şaşırıyorum. Van belediyesi böyle kazanılmaz. Diyarbakır, Hakk'ri ve Ağrı belediyeleri böyle kazanılmaz. Sizin doğrudan talimatınız yoksa eğer Başbakan olarak, sizin talimatınızı yanlış algılayan size bağlı iş yaptığını düşünen çetelere bir telefon açıp sorun bakalım. Bu operasyondan sonra BDP orada güçlenmiş midir, zayıflamıştır?

Bugün Van Adliyesi'nde bu trajikomik tiyatronun ilk duruşması yapılıyor. Bu belediye başkanı anadilinde konuşmaya başladığı için savunması alınmadan Van'da duruşma sürüyor. 'Çeteler bitti. Statüko tasfiye edildi' diyenler buyursun Van'daki fotoğrafa baksınlar. Tek başına o fotoğraf Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu tahlil etmek mümkündür. Bunları çözmeyeceksek Türkiye'de hangi sorunu çözeceğiz.

Aynı şekilde partimizin eş genel başkan yardımcıları Fatma Kurtulan ve Tuncer Bakırhan 12 buçuk aydır tutuklular ve halen iddianameleri kabul edilip duruşma günleri belirlenmiş değil. 12 buçuk aydır neyle suçlandıklarını bilmiyorlardı. Şimdi iddianame teslim edildi gördük ki bütün suçları İmralı'daki avukat görüşmelerinin notlarını okumak. O notları okumak siyasetçinin işidir. O notları okumayan hakkında biz soruşturma açarız. Şimdi savcınız siyasetçilere siyaset yaptıkları için 22,5 yıl hapis cezası istiyor. Duruşma günleri belli değil.'

Paris soruşturması bilgileri tatmin edici değil

Paris'te yaşanan cinayetlere ilişkin yürütülen soruşturmaya da değinen Demirtaş, 'Bu faşizan katliamın kurbanlarına yönelik sahiplenme için halkımıza teşekkür ediyorum. Bu sahiplenme aynı zamanda yeni sürece desteği ifade ediyordu. Umuyoruz ki Partimizin ortaya koyduğu bu duruş çok iyi anlaşılır' dedi. Demirtaş, şöyle devam etti:

'Fakat şunu da anlamakta zorluk çekiyorum; Diyarbakır ne zaman savaş istedi ki, cenazede barış mesajı öne çıktı deniyor. Kürt halkı akan kan dursun diye uğraşıyordu zaten. Medyanın tutumu açısından o saatlerde yemek programı yayınlanması bir trajedidir. Madem her birimiz akan kandan ızdırap duyuyoruz. O saatte yemek programı yayınlayan medya patronları ellerini vicdanına koysunlar. Bu sorunda ne kadar payları var düşünsünler. Şimdi 90'lardaki aynı tutum devam edecekse barış dili nerede kaldı. Halkın ortaya koyduğu sağduyu ne kadar güçlüyse merkez medyanın eksikliği ortaya çıkmıştır.

Dün Paris Cumhuriyet Savcılığı soruşturmayla ilgili bir açıklama yaptı. Başından beri Paris hükümetinin bu konuda bizleri tatmin etmesini beklediğimizi ifade ediyorduk. Şimdi savcılığın yaptığı açıklama ortaya çıkan bilgiler tatmin edici olmaktan uzaktır. Gerçek neyse biz onun arkasındaki iradeyle güçle ortaya çıkarılmasıdır. Fransa'ya düşen bütün bağlantılarıyla birlikte bu katliamı ortaya çıkarmaktır. 10 günlük süre geçti. 10 günde ortaya çıkacak olan şey bu muydu? Savcının açıklamalarında şu konu dikkatinizi çekmiştir. Şu anda zanlı olarak girip çıkan kişinin görüntüleri var deniyor. Demek ki elde o büronun tüm gün tüm hafta kayıtları var, o büroya giren çıkan belli. 10 gündür bula bula bu kadarla mı uğraştınız. Bir şüpheli dışında elde bir şey yok mu, bir istihbarata ulaşamadınız mı?

Türkiye'nin de bu konunun üzerinde durması boynunun borcudur. Bu konunun açığa çıkması için her türlü diplomatik siyasi istihbari girişimde bulunması boynunun borcudur. Zaten bilgi sahibiyse hükümet çıkıp açıklamalı. AKP Genel Başkan Yardımcısı çıkıp Almanya'da benzer olay olabilir diyor. Başbakana soruyorum, 'bir yardımcınız benzer infazlar olacak' diyor, kim kimi nerede infaz edecek, elinizdeki listeye göre hangi Kürt siyasetçisi infaz edilecek? Bunu açıklamanız lazım. Paris'in bilgisi elinizde var mıydı? Bunu da açıklamanız lazım. AKP genel başkan yardımcısı bunu rahatlıkla söyleyebiliyorsa artık AKP bu işlerden azade olamaz. Bu işlerin nasıl planlandığı konusunda bilgi sahibi olan AKP topu başka yere atamaz. Sayın Başbakan bütün bilgileri bizimle ailelerle paylaşmak zorundadır. AKP ya bilgisi varsa buna yönelik önlem alacak yoksa olacak olanların sorumlusu olacaktır. Çıkın açıklayın bu basit sıradan bir olay değildir. Sürecin selameti açısından Paris cinayetlerinin aydınlanması önemlidir. Tarih bunun gibi envai çeşit komplolarla doludur. Her komplonun tarihi nasıl değiştirdiğini biliyoruz. 'Provokasyonları beraber engelleyeceğiz' diyorsak burada hükümetin tavrı turnusol kağıdı olacaktır. Bu konuda hükümet elinden gelen gayreti göstersin diyoruz.'

Bu kadar ucuz komplo olur mu?

Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi avukatlara yönelik gerçekleştirilen operasyonu da eleştiren Demirtaş, 'ÇHD Başkanı ve üyeleri bilinmeyen avukatlar değil, her yerde ezilenden yana olmuş kamuoyunun bildiği insanlar. Hükümete karşı muhalif tavırları da gizli saklı değil. Hükümetin Suriye politikasına karşı muhalefetleri de gizli saklı değil. Bu insanlar gecenin bir yarısı kapıları kırılarak kelepçelenerek işkence yapılarak gözaltına alınıyor. İnanılmaz bir korku filmi gibi' diyerek şöyle devam etti:

'Bir avukatın hukukçunun başına bunlar geliyorsa kimsenin güvencesi yoktur. Zaten verilmek istenen mesaj da bu. Tıpkı Asrın Hukuk Bürosu avukatlarına yapıldığı gibi. Bu operasyonları yapan çetelere şaştığım konu budur. Yıllardır bu kadar komplo operasyonu yapıyorsunuz, insan biraz uzmanlaşmaz mı? Yüzlerce komplo hazırladınız hiç mi uzmanlaşmaz insan? Bin tane yaptınız yine öğrenmemişsiniz. Bu kadar ucuz komplo ucuz tezgah olur mu? Gözaltına aldığı avukatın bilgisayarına gözaltına aldıktan sonra yükleme yapıyorlar. Tutuklama kararını bir gün önceden alıp altına o günün tarihini atıyorlar. Bu kadar ucuz komplo olur mu? Bu davayı yakından takip edeceğiz parti olarak hukuksuzluğu içimize sindirmeyeceğiz.'

Esad rejiminin 40 yıldır hiçbir politikasının kabul edilebilecek, savunulacak tarafının olmadığını söyleyen Demirtaş, 'Ama Esad rejimi gibi diktatoryal bir rejime karşı yeni uluslararası diktatörlükler yaratmak, Suriye topraklarında yeni diktatörlükler kurmak değildir çözüm' dedi. Demirtaş konuya ilişkin şunları söyledi:

'Türkiye emperyal güçlere öykünmüş ben de Şam yönetimi üzerinde hegamonya kurmak istiyorum. Orada 'Oluşacak yönetimi denetim altına almak istiyorum. Özellikle Suriye Kürdistan'ında Kürtlerin hak elde etmesini engellemek için gerekirse müdahale ederim' diyor. Yoksa oradaki katliamlara sessiz kalınmasını istemek mümkün değildir. Ama hiç kimse o katliamların arkasına sığınarak kendi hesabını yapmamalıdır. Suriye de halkların hangisi Türkiye'ye düşmandır. Sizin çözümünüz ne Ceylanpınar'dan Serakaniye'ye silahlı çeteleri teröristleri göndermek, Suriye Kürdistanı'nda sivilleri katlettirmek mi? Bu yaklaşıma biz nasıl destek sunabiliriz? Dışişleri Bakanına da, sayın Başbakana da yüzyüze söyledik, 'Suriye'deki Kürtler, Türklerin düşmanı değil. Oradaki Kürtler geleceklerini nasıl kurmak istiyorsa onlara destek olalım. Bakın Güney Kürdistanla yıllarca çeliştiniz çatıştınız, ne kazandınız? Şimdi iyi ilişkileriniz var. Şimdi Suriye Kürdistanıyla niye böyle bir ilişki kurmuyorsunuz? Oraya provokasyon yapacak çeteleri göndermek kime ne fayda getirecek' dedik. Hükümet şunu görmeli bugün Serakaniye'de atan kalple Diyarbakır'da atan kalp aynıdır. Bütün Kürtler böyle hissederken hükümetin politikaları daha ciddi olması lazım. Rojavadaki halklar direniyorlar, BDP olarak onların direnişi önünde saygıyla eğiliyoruz. Bir halkın kendi diliyle kültürüyle yaşamak istemesinden daha doğal bir hak olabilir mi?

Türkiyedeki kürt sorununun çözümüyle Suriye'deki Kürtlerin sorununun çözümü doğrudan doğruya bağlıdır. Hükümetin bunu iyi görmesi lazım. Biz Rojava halkıyla dayanışmamızı sürdüreceğiz. Cumartesi günü Nusaybin'de Rojava halkına destek için yapacağımız mitinge herkesi davet ediyorum.

Sayın Başbakanın özellikle yeni süreç diye tariflediği üzerinde ısrarla durduğu sürecin üzerinde durmak istiyorum. Bir hükümet bu kadar güçlüyken arkasında kendi oyunu aşan kamuoyu desteği varken, Türkiye kamuoyunun neredeyse tamamı barışa ve çözüme destek sunarken hükümetin bu fırsatı kaçırması vicdanen ahlaken bir suç olur. Şimdi geçtiği her mikrofonun önünde bize ayar vermek isteyen başbakana sormak istiyorum. Siz Kürtleri bir halk olarak görüyor musunuz, bir halk olarak görmeyi tanımayı düşünüyor musunuz? Kardeşim, gelinim damadım, kapıcım olarak görülmenin dışında Kürtler artık bir halk olarak görülecek mi? Bunlar güzeldir canciğer olalım gelin damat olalım tavuklar birbirine karışsın bunlar güzel. Halk olacak mıyız halk? Bunu söyleyin.'

Başbakan Erdoğan'ın 'Kürt sorunu yoktur' sözlerine katıldıklarının altını çizen Demirtaş, 'Devlet faşizmi sorunu vardır, bu ülkede 90 yıldır uygulanan inkarcı asimilasyoncu politikalardır. Ama Sayın Başbakanla aynı şeyleri kastetmiyoruz herhalde' diyerek şöyle devam etti:

'Yaradılanı yaradandan ötürü sevmek de güzeldir, biz inkarı bitirdik demek güzeldir. Size küçük bir belge göstermek istiyorum. Kayapınar Belediyesi Parkı diyor fotoğraf. Kayapınar Belediyesi Beybun adını vermiş, valilik bu kararı reddetmiş. Bakın bunları da Allah yaratmış, halkı da Allah yaratmış. Bir halkın parkına bile isim koymasına nasıl karşı çıkıyorsun onu bir anlat anlayalım. Türkçe'ye olimpiyat yapacaksınız, Kürtçeye park ismi koyamayacaksınız. Kürtleri kim yarattı, onu da açıklayın bakalım. Kürt halkı kendi dilini kullanamıyor. TRT Şeş'te siz kullanabiliyorsunuz, devlete Kürtçe serbest halka hala yasaktır. Bu halk kendi anadilinde eğitim yapabilecek mi? Bunlara bir cevap ver bakalım. Kuran-ı Kerim buna karşı mı bunu söyle. Yaradan bütün kavimleri eşit yarattım diyor. Türkler Kürtlere park ismi vermeyi yasakladım demiyor.

Bize akıl verip ayar vermeye çalışacağınıza dönün sokağa bir bakın kullandığınız dile bir bakın. Biz sizden lütuf beklemiyoruz sayın başbakan biz sizden sadaka beklemiyoruz. Bir halkın gaspedilen haklarının iadesini istiyoruz. Dile üsluba dikkat edilsin derken kendi dilinize üslubunuza bakın. Son 10 gün içinde başbakanın yaptığı açıklamaları biz yapsaydık medya darağacını kurmuştur. Ölenlerin hepsi candır. Mardin'de ölen polis de candır, ama Malatya morgunda ailelere vermediğiniz gerilla da candır.

Zorlu bir süreç olacaktır ama halkımıza güveniyoruz. Barışın dili dünyanın en güzel anadilidir. Biz cesuruz. Ama karşımızda oyun yapmaktan zaman kazanmaktan vazgeçmiş bir irade görmek istiyoruz. Bir halkın tarihi sorunu bir yanda siyasetçilerin tarihi sorumluluğu bir yanda. Halkımız onurlu bir barışa hazırdır onurlu bir müzakere sürecine hazırdır. Bunun somut adımlarını gördükçe ilerlemekten çekinmeyeceğiz. Ama bu süreci tek başına hükümete bırakmamak lazım beceremezler çünkü. Yol göstermemiz ikna etmemiz lazım. AKP bu sorunu çözer rehavetine kapılırsak süreç ilerlemeyebilir. Bizler bütün dostlarımızla birlikte sorumluluğumuzun gereğini yerine getirip mücadele etmek görevimizdir diye düşünüyorum

Kategoriler

Güncel Türkiye