Kadına yönelik şiddete ortak tavır, farklı feminizm

Gazetemiz bu hafta 8 Mart Kadınlar Günü’nde yayımlanıyor. Atılan tüm hukuki ve siyasal adımlara rağmen, bu sene de kadınlar şiddetin hedefindeydi.

BERİL ESKİ
berileski@agos.com.tr

Bianet’ten Çiçek Tahaoğlu’nun araştırmasına göre, erkekler 2012'de 165 kadın, 14 çocuk, üç bebek ve 15 erkek öldürdü; 150 kadına tecavüz etti, 210 kadını yaraladı, 137 kadını taciz etti. Şikâyette bulundukları, koruma talep ettikleri, tedbir kararı çıkarttıkları halde 24 kadın öldürüldü, 21 kadın ağır yaralandı.En çok kadın katli ise İstanbul, Ankara ve İzmir'de yaşandı.

Kadın cinayetlerine karşı aktif olarak davaları yürüten iki platform var. Bunlardan biri ‘Kadın Cinayetlerine Karşı İsyandayız’ Platformu. Kadın cinayetlerini ‘politik cinayetler’ olarak tanımlayan platform, erkek egemen sistemi ayakta tutan başlıca mekanizma olarak da ‘erkek şiddeti’ni işaret ediyor.‘Kadın Cinayetlerini Durduracağız’ Platformu ise 2009’da Münevver Karabulut cinayetinden sonra bir araya gelen feministlerden oluşuyor.

Özellikle Bakanlıkların ve Meclisin gündeme almadığı cinayetleri hukuken takip eden Platform, 20’den fazla ilde çalışmalarına devam ediyor.

Feminist grupların farklı platformlar altında örgütlenmesinden yola çıkarak, bu yaygın şiddete karşı ortak duruşlarına ses vermek istedik. Ve onlara 8 Mart’ı nasıl karşılayacaklarını sorduk.  

‘Bu 8 Mart’ta da farklılıklarımızla bir arada olacağız’

Zeynep Kutluata - Kültür ve Siyasette Feminist Yaklaşımlar Dergisi

Kadınlar etnik, sınıfsal, dinsel, cinsel kimlikleriyle kesişecek biçimde farklı deneyimler yaşıyorlar, farklı sorunlarla karşılaşıyorlar. Bu nedenle biz, farklı feminizmler olabileceğini, bu farklılıklarımızla yan yana gelip, ortak mücadele yürütebileceğimizi düşünüyoruz. Bu 8 Mart'ta da yıllardır dile getirdiğimiz barış talebimizi bir kez daha seslendireceğiz. Kadına yönelik şiddetin medyada yer alış biçimine ilişkin eleştiriler yaygın bir şekilde dile getiriliyor. Kadına yönelik şiddetin görünür olması tabii ki önemli. Ancak, bu görünür kılma biçiminin kadınları mağdur kimliğine hapsedecek, kadınların hareket alanını sürekli vurgulanan ‘tehlike’ ile daraltacak bir noktadan hareketle oluşması çok ciddi bir sorun.

‘LGBT ve Kürt Kadın Hareketi’yle yaptığımız tartışmalar bizi geliştiriyor’

Filiz Karakuş – SFK

Sosyalist Feminist Kolektif (SFK), ve İstanbul Feminist Kolektif olarak bir yandan kendi özgün sözümüzü söyleyeceğimiz ‘Feminist gece yürüyüşünü’ düzenlerken, bir yandan da sosyalist kadınların, Kürt kadın hareketinin ve farklı kesimlerden kadın gruplarının ortak organizasyonu olan ‘8 Mart gündüz mitinginde’ de yerimizi alacağız. Feminizmin politik içeriğinin boşaltılması, farklılıkların yan yana gelmesi adına ilkelerin bir kenara atılması bir risk olarak önümüzde duruyor. Kadın ezilmişliği korkunç bir boyutta olduğundan  değişik kesimlerle işbirliği yapıyoruz. Ama mesafelerimiz konusunda özenliyiz. Farklı kadın gruplarıyla -özellikle LGBT hareketi  ve Kürt Kadın Hareketi'yle-  yaptığımız tartışmaları bizi geliştiren olgular olarak ele alıyoruz.

‘Homofobi ve  transfobiye karşı kimliklerin ötesinde bir feminizm’

Gülkan 'noir' transfeminist, anarşist ve queer ebeveyn

Yıllar evvel Ülker Sokak ve Eryaman deneyimlerinde, çoğunluğu seks işçisi olan ve bundan dolayı hem toplumdan hem de o dönemki feminist hareketten yeterince destek göremeyen  trans kadınlar kendi  direniş biçimleriyle bizlere, bir sonraki kuşağa ilham verdiler. Tartışmalar, yürüyüş alanında nahoş ve tahakkümcü davranışlarla karşılaştık. Ama inat ettik ve bugün geldiğimiz noktada hem LBT Kadınlar ve Trans bireyler olarak daha güçlendiğimizi hem de feminist hareketin dönüşümüne katkıda bulunduğumuzu düşünüyorum. Homofobi ve transfobiye karşı kimliklerin ötesinde bir araya gelen feminist bir ittifak  bizi çok daha güçlü kılabilir. Lezbiyen/biseksüel/interseks feministler ve transfeministler olarak bizler de,  kendi dövizlerimiz ve sözlerimizle ‘8 Mart gece yürüyüşünde’ Kadınlar Günü’nü selamlayacağız.

 

Kategoriler

Güncel İnsan Hakları