Dink davasında çok tartışılan maddeye, 4. yargı paketinde de dokunulmadı

Hükümetin hazırladığı 4. yargı paketiyle ilgili Perşembe günü Meclis’te görüşmeler başlayacak. Fakat AİHM’in en büyük eleştirilerinden olan, kamu görevlilerinin yargılanmalarının ‘izin şartına’ bağlanması konusu ise pakette yok. Bu madde özellikle Hrant Dink davasında çok tartışılmıştı. Ancak AİHM içtihadına rağmen, bu kanuna dokunulmadı.

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, paketin hazırlanma sürecinde yaptığı tüm açıklamalarda, 4. yargı paketinin “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Türkiye’ye yönelik ihlal kararları göz önüne alınarak hazırladığını” söyledi. Ancak Bakan Ergin’in bu açıklamasına rağmen, pakette Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Türkiye’ye ihlal cezası verdiği pek çok konu yer almadı.

İşte, ‘AİHM’e ayarlı 4. yargı reform paketinde’ yer almayan konular;

Vicdani ret hakkı

AİHM, Türkiye’deki zorunlu askerlik uygulamasına karşı ‘vicdani ret hakkı’ isteyen Türkiye vatandaşlarının yaptığı pek çok başvuruyu karara bağladı. Türkiye’yi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin ‘Din ve vicdan hürriyeti’ başlıklı 9. maddesini ihlal etmekten suçlu bulan AİHM, vicdani ret hakkının tanınması konusunda olabilecek en hızlı şekilde yasal düzenleme yapılmasını istedi. Mahkeme, Türkiye’den vicdani retçileri cezalandırmak yerine, ‘alternatif hizmet yolları’ bulunmasını istedi. Ancak AİHM’in 2006’dan itibaren peş peşe aldığı kararlara rağmen, vicdani ret konusu 4. yargı paketinde yer almadı.  

Kadına kızlık soyadını kullanma hakkı

AİHM, evlendikten sonra sadece kızlık soyadını kullanmak isteyen Türkiye vatandaşı kadının talebini haklı bulup, buna izin vermeyen Türkiye’yi mahkûm etmişti. Ancak AİHM’in ilgili kararına rağmen, Türkiye’de kadınlar sadece kızlık soyadlarını kullanamıyorlar. Bu konuda, kızlık soyadını kullanmak isteyenler aleyhindeki son karar Yargıtay tarafından  ‘kamu düzeninin bozulacağı’ gerekçesiyle verildi. Yargıtay kararında, “Kocasının soyadında bir değişiklik olmadıkça evlenen kadın kocasının soyadını taşımak zorundadır. Yasal düzenleme böyledir. Evlilik boşanma veya iptal kararıyla sona ermedikçe evli kadının yalnız evlenmeden önceki soyadını kullanması, yasal olarak mümkün değil’ dendi.  Yargıtay’ın AİHM kararına aykırı bu hükmünün düzeltilmesi için, yasal düzenleme yapılması gerekiyordu. Hatta 4. yargı paketine kadına eşinin soyadını hiç kullanmayıp, sadece kızlık soyadı kullanma imkânı taşıyacak bir yasal düzenleme koyulacağı haberleri de yer almıştı. Ancak hükümetin TBMM’ye ilettiği pakette, bu düzenleme yer almadı.

İnternette site yasaklama

Türkiye’nin Google’la yaşadığı site yasaklama anlaşmazlığı, AİHM’e taşınmıştı. Türkiye’nin, içerik yüzünden internette komple site kapatma kararları, AİHM’de görüşüldü ve yüksek mahkeme, bu yasaklamaları ‘sansür’ olarak görerek, Türkiye’yi mahkûm etti. Türkiye’nin benzer davaları engellemek için, 5651 sayılı  ‘İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi Ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun’da değişiklik yapması gerekiyordu. Ancak bu kanuna ilişkin herhangi bir unsur da 4. pakette yer almadı.

Zorunlu din dersi

AİHM, Alevi bir vatandaşın kızının din derslerinden muaf tutulması için açtığı davada, ‘Eğitim sırasında devletin, ebeveynlerin dini inançlarına saygı göstermesi gerektiğine’ hükmetmiş ve Türkiye’yi mahkûm etmişti. Nitekim Türkiye’de gayrimüslim ebeveynlerin çocukları zorunlu din dersinden muaf olabiliyorlar. Ancak Alevi, ya da Lozan Antlaşması’nda ‘dini azınlık’ olarak tanınmayan dinlere mensup ailelerin çocukları için böyle bir muafiyet uygulaması yapılmıyor. AİHM’in ihlal kararlarına rağmen, 4. yargı paketinde din derslerinin zorunlu olmaktan çıkarılması konusunda bir düzenleme de yer almadı.

‘Türklüğü aşağılama’ hâlâ yasada

AİHM’in Türk yasalarında ifade özgürlüğü açısından en çok eleştirdiği madde olan TCK’nın 301. maddesinde herhangi bir değişiklik yapılması konusu da, pakette yer almadı. AİHM kararlarında, 301. maddesinin özellikle ‘Türklüğü aşağılama’ düzenlemesinin ‘muğlaklık’ içerdiğine hükmetmiş, bu muğlaklığın da siyaseten vatandaşların aleyhine kullanılabileceğine karar vermişti. AİHM kararında ayrıca, ifade özgürlüğünü belirleyen TCK’nın 301. maddesinde yer alan, soruşturma başlatma yetkisinin Adalet Bakanlığı’nda olmasının da, ‘ifade özgürlüğü açısından yeterli bir güvence olmadığına’ hükmetmişti. Ancak 4. yargı paketinde, AİHM’in kararlarına rağmen, TCK 301’de herhangi bir değişiklik de yer almadı.  

Kamu görevlisine yargı zırhı

AİHM’in Türkiye hukuk sistemine yönelik en büyük eleştirilerinden biri, kamu görevlilerinin yargılanmalarının ‘izin şartına’ bağlanması konusu. Bu konuda Yüksek Mahkeme’nin Türkiye’yi mahkûm ettiği pek çok karar var. Bu konu, özellikle Hrant Dink’in davasında çok tartışılmıştı. Ancak AİHM içtihadına rağmen, kamu görevlilerinin yargılanmasının ancak amirinden alınacak izinle yapılmasını öngören 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkındaki Kanun’a, 4. yargı paketinde de dokunulmadı.

Oysa 4. yargı paketi hazırlanırken sızan bilgiler, ‘öldürme ve yaralama suçlarına karışan kamu görevlilerinin soruşturulması için izin alınmasını gerektirmeyecek’ bir düzenlemenin pakete dahil edileceğini gösteriyordu. Açıklanan pakette bu konu hiç yer almadı.

Nüfus cüzdanında din hanesi

AİHM, Türkiye’de kullanılan nüfus cüzdanlarında din hanesinin bulunmasını da ‘din ve vicdan hürriyetine aykırı’ buldu ve bu konuda Türkiye’den acil düzenleme yapılmasını istedi. Bunun için, nüfus cüzdanlarında neyin yer alacağını belirleyen ‘Nüfus hizmetleri kanunu’nun 41. maddesinde değişiklik yapılması gerekiyor. Böyle bir düzenleme, 4. reform paketine dahil edilmedi. Hatta hazırlanan ve kamuoyuyla paylaşılan yeni çipli nüfus cüzdanlarının örneklerinde de, ‘din hanesine’ yer verildi.

Cami, kilise ya da havra dışında ibadethane açılması

AİHM’in Türkiye’yi çeşitli vesilelerle mahkûm ettiği bir başka konu ise, ibadethane açma izni. Türkiye’de mevcut yasalar, cami ile Lozan Antlaşması’nda sayılan dini azınlıkların ibadethaneleri dışında ibadethane açılmasına izin vermiyor. Açılanları da ‘ibadethane’ olarak kabul etmiyor. Bu konuda özellikle cemevlerinin ibadethane kabul edilmesi konusunda AİHM’e çok sayıda başvuru ve bu konuda AİHM’in içtihatları bulunuyor. Bu içtihatlara rağmen, 4. yargı paketinde bu konuda bir yasal düzenleme de yer almadı.

(Hürriyet) 

Kategoriler

Güncel Gündem