Medeniyetin Halleri

Hüseyin Dağ, medeniyet kavramının gelmişini, geçmişini, paradigmasını, sağını, solunu, boyutunu, işlevini ve hallerini anlattı ve sordu: “Bir şeyi yüceltici anlamda medeni kılan nedir?”

Hüseyin Dağ
dghsyn@gmail.com

Medeniyet/medeni, dünyaya/doğaya uyum sağlayamamış, bu sebepten dolayı doğayı kendine uydurmayı yeğlemiş insanların kendi uyumsuzluklarına verilen addır. Doğayı insana/medenilere uygun bir şekle sokma çabasıdır. Kimilerine göre ‘tek dişi kalmış canavar’ olarak yutturulmaya çalışılsa da, aslında diş ve canavarlıkta ‘Jaws’tan katbekat ileri olduğu tecrübeyle sabittir.

Karşısındakine taş yerine küfür sallayan ilk insan, medeniyetin kurucusu olmalı. Medeniyetin bekçisi/sürdürücüleri ise İki odalı evinin bir odasını sadece misafirler için ayıran bir baba ve o odaya girmemesi için çocuğunu döven annedir. Diğer taraftan medeniyetin parametrelerinden bazıları: halkı güdecek bir lider/çoban, kişi başına düşen elektronik eşya sayısı, dolmuşların dolmuşluk oranı, esnerken ya da hapşırırken ağzını kapatmak, yer yatağı yerine ranzada-bazada uyumak, eve ayakkabıyla girmek ve kimilerine göreyse kaldırımların yüksekliğidir.

Medeniyet, vahşi yönleri bir rahibe tarafından ehlileştirilen ‘Enkidu’ gibidir. İnsan egosunun tecelli ediş halidir, göbek deliği yoktur. Medeniyet ayrıntıda gizlidir. Medeniyet, medeni olan Avrupalı’nın “Sizin topunuz, tüfeğiniz, tankınız, bombanız, savaş uçağınız yok mu?” sorusuna, medeni olmayan Afrikalı’nın “Hayır bayım, biz vahşiyiz” demesi arasındaki farkta saklıdır.

Bununla birlikte medeniyetin katı, sıvı ve gaz hali vardır. Duşta iken çişinin geldiğini anladığında, duştan çıkıp tuvalete girmek medeniyetin sıvı halidir. Sıçan bir insanla aranızdaki bir duvar sizi medeni yaparken, o duvar kalktığında tam tersi olur ki, bu da medeniyetin katı halidir. Üzerinizde ‘takım elbise’ varken yellenirseniz, herkes bunu yanınızdaki ‘şalvarlıdan’ bilir ki, bu da medeniyetin gaz halidir. Bir de yolda yürürken ağzınıza gelen balgam için tükürsem mi yutsam mı diye arada kalırsınız, medeniyetin ara formlarından birini bulmuş olursunuz.

Medeniyet, medeniler tarafından medeni olmayanların üzerine inşa edilmiştir. Medeniyet, bu inşa edileni sahiplenme duygusunun nirvanasıdır. Bir şeyi yüceltici anlamda medeni kılan nedir? Sanayi Devrimi, pusulanın icadı, atom bombası, matbaanın icadı? Kime, ne kadar ilerleme? Babil Kulesi’ni yaptıranla Dubai Burcu’nu yaptıran adamın medeniyet seviyesi eşittir. Biz medeniyet çatısı altındaki kutsanmışlar, birilerini aşağılayarak ‘ilkel’ diyoruz, hatta bazen ılımlı aşağılama şekli olarak ‘ilksel’ diyoruz ama kendimizi gelişmiş gören bizler, dört bin yıldır tek bir hayvanı bile evcilleştiremedik. Son yüzyılda uzunluğu yüzlerce metreyi aşan yapılar inşa ettik, fakat biz aslında en yüksek yapıdan (büyük piramit [önemli olan boyu değil işlevi]) daha yüksek bir yapı inşa edebilmek için üç bin yıl boyunca ‘medenileşmek’ zorunda kaldık. Medeniyet seviyemizin yüksekliğini Sanayi Devrimi’nin moment noktası olan icat furyasına bağlıyoruz, fakat biz henüz tekerleğe denk bir şey icat edemedik. Yazının icadından beri yazıya denk bir şeyin mucidi olmadık. Asıl olarak biz ötekileştirdiklerimiz kadar olamadık.

Kategoriler

Şapgir