Mamigonyan, ‘Çağdan Çağa Ahtamar’ı anlattı

Tare Tar (Çağdan Çağa) Ahtamar Oratoryosu Türkiye Ermeni toplumunun son yıllarda içine düştüğü kültürel çoraklık ortamında hiç beklenmeyen bir çıkış oldu. Doktor İkna Sarıaslan’ın aynı adlı şiirinden, Majak Toşikyan’ın orkestra, konu ve solistler için bestelediği eser, Marmara gazetesinin kuruluşunun 70. yıldönümü kutlamaları çerçevesinde 15 Ocak’ta Cevahir Konser Salonu’nda izleyicilerle buluştu.

PAKRAT ESTUKYAN
pakrates@yahoo.com

Gecenin kahramanlarından, Lusavoriç Korosu’nun şefi Hagop Mamigonyan’la, projenin oluşum ve sunum aşamalarını konuştuk.

•          ‘Tare Tar Ahtamar’ projesi nasıl ortaya çıktı?

Daha çok Dikran Karagözyan’ın fikriyle... Karagözyan, iki yıl önce, Majag Toşigyan’a, Doktor İkna Sarıaslan’ın Akhtamar Adası’ndaki kilisenin açılışı dolayısıyla yazdığı şiirden yola çıkarak bir beste yapıp yapamayacağını sormuş. Kevorkyan, Sarıaslan ve Toşigyan yan yana gelip bir iskelet oluşturmuşlar. Majag ayrıca solo partisyonları yazmış. Toşigyan’ın müzik algısı her zaman için popüler olana yönelik olmuştur. “Sanat halk içindir” ilkesini benimsemiş bir sanatçıdır Toşigyan. Birbirinden bağımsız besteleri, müzikal bir bütünlük içinde, kolayca birbirine eklenebildi. Ezgileri çok hoş olduğundan prova süreci keyifli geçti. Söyleyenler de, dinleyenler gibi büyük bir keyif aldılar. Bu ezgileri bugün de, evde veya sokakta, farkında olmadan mırıldanıyorum.

Bu eser, orkestra, koro ve üç solist için bestelenmiş bir oratoryo. 40 kişiden oluşan orkestrada, klasik sazların yanı sıra bas gitar, bateri gibi pop, ve zurna gibi geleneksel müzik enstrümanları da kullanıldı. Başlangıçta eserin Ahtamar Surp Haç Kilisesi’nin açılışında seslendirilmesi öngörülmüştü ama pek çok sebepten ötürü bugüne kaldı.

•          Konserin tekrar edilmesi mümkün olacak mı?

Bunu biz de çok arzu ediyoruz. En önemli mesele bütçe. Bu sıkıntıyı ilk konserde de yaşadık. Orkestra ile provamızı sadece konser günü yapabildik. Öğle saatlerinde buluştuk ve konserden bir saat öncesine kadar prova yaptık. Yani her şey bütçeye bağlı. İlk konser için Ortaköy Kilisesi Vakfı sponsor olmuştu. Sponsor desteği olmadan tekrarlamak pek mümkün değil.

•          Bu, Lusavoriç Korosu’nun bir orkestrayla yaptığı ilk çalışma değildi...

Evet. Lusavoriç Korosu olarak amatör bir topluluğuz ancak geçmişte de orkestra ile konserlerimiz olmuştu. Orkestra ile söylemek zor değil ama ses düzeninde orkestra ve koronun ses uyumunu sağlamak büyük zorluk. Ben o açıdan bu konserden de hoşnut değilim. Şarkıyı söyleyen koro olduğuna göre, koronun sesinin daha baskın olması beklenir. Ama uygulamada böyle olmuyor. Her enstrümanın ayrı ayrı mikrofonu veya elektrikli yükseltici çıkışı olduğu halde, 40 kişilik koro en fazla yedi-sekiz mikrofon kullanabiliyor. Eğer tonmayster de deneyimli ve donanımlı değilse, iyi bir sonuç elde edilemiyor.

•          Biraz da Lusavoriç Korosu’nun gidişatından bahsedebilir misiniz?

Korolar genel olarak zor bir süreçten geçiyor. Geçmişte çok daha yoğun bir koro yaşamı vardı şehrimizde. Günümüzün gençliği, kolektif çalışmalara fazla ilgi duymuyor. Lusavoriç’in, bir semt korosu olmamasının yol açtığı zorluklar da var. Koromuzun üyeleri şehrin çok çeşitli semtlerinden geliyorlar. Tabii, toplumun ilgisizliği de caydırıcı bir etken. Uzun soluklu bir çalışma döneminden sonra sahneye çıktığımızda salonun yarısını boş görmek büyük bir moral çöküntüye yol açıyor. Yaptığınız işin kimseye gerekli olmadığı gibi bir komplekse kapılıyorsunuz...

•          Gelecekte ne gibi projeleriniz olacak?

Malum, biz aynı zamanda bir kilise korosuyuz ve çoksesli ayinleri de birer konser gibi algılıyoruz. Bunca yıllık halk müziği çalışmasından sonra bu alandan da geri durmak niyetinde değiliz. Dolayısıyla, provalarımız devam edecek. Ancak şu an için somut bir konser programımız yok.

Fotoğraflar: Mıgırdiç Arzivyan

Galeri için tıklayın