Davutoğlu: Batı’nın Suriye tavrının değişmesini sağladık

Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu, bir grup gazeteciyle yaptığı görüşmede, Türkiye’nin Suriye siyasetine dair gelinen noktayı anlattı. Davutoğlu, Başbakan Erdoğan ve beraberindeki heyetin ABD ziyareti sonrasında dile getirilen Türkiye’nin pozisyonunu değiştirdiği iddialarının doğru olmadığını savundu.

ROBER KOPTAŞ
rober.koptas@agos.com.tr

Dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu, bir grup gazeteciyle yaptığı görüşmede, Türkiye’nin Suriye siyasetine dair gelinen noktayı anlattı. Davutoğlu, Başbakan Erdoğan ve beraberindeki heyetin ABD ziyareti sonrasında kamuoyunda dillendirilen, Türkiye’nın taviz verdiği ve pozisyonunu değiştirdiği iddialarının doğru olmadığını savunarak, ‘’Sanki Türkiye Suriye’de siyasi çözüm çizgisine ABD tarafından getirildi gibi bir hava oluşturuldu, oysa biz başından beri siyasi çözüm için en çok çalışan ülke olduk. Gelinen noktada, son Amman toplantısıyla Batı’nın dalgalı siyasetini konsolide etmeyi başardık’’ dedi.

‘Esad yanlısı propagandanın Türkiye’deki etkisi beni şaşırttı’

Davutoğlu’nun, ‘’ABD ziyareti ve son siyasi gelişmeler sonrası Türkiye’nin dış politika perspektifini paylaşmak’’ amaçlı davetiyle Conrad Oteli’nde düzenlenen toplantıda, gazeteciler dışişleri bakanına pek çok soru yöneltti. Konuşmasına, dış siyaset konusunda eleştirileri önemsediklerini, ancak Türkiye’de özellikle Suriye konusunda pek çok eleştirinin yanlış bilgilere dayandığını söyleyerek başlayan dışışleri bakanı, Türkiye kamuoyunun Esad yanlısı dış propagandanın etkisinde çok fazla kalmasından yakındı ve bunun kendisi için beklenmedik bir durum olduğunu söyledi.

Davutoğlu, ABD ziyareti sonrasında kamuoyunda oluşan ve gerçeği yansıtmadığını savunduğu havayı şöyle özetledi: ‘’Sanki ABD ve Rusya’nın geliştirdiği yeni bir yol vardı ve Türkiye buna direniyordu. Sanki biz askeri çözüm istiyorduk ve bu ziyaret sonrasında Obama’nın siyasi çözüm formülüne ikna olduk. Oysa biz ta en başından, 2011 Mart’ında Suriye’de ilk barışçı gösteriler başladığından beri tüm tarafları siyasi çözüm noktasına getirmeye çaba sarf ettik. Bunun için öneriler ürettik ve tüm taraflarla bunları müzakere ettik. Sanki biz bu çabaları göstermemişiz gibi askeri çözümden yana gösterilmemiz haksızlıktır.’’

‘Amman’daki ortak açıklama pozisyonumuzun haklı olduğunu gösteriyor’

‘’Tarihin akışı içinde en doğru pozisyonu bulmaya, en doğru yerde durmaya özen gösteriyoruz’’ diyen Bakan Davutoğlu, Afganistan’dan Irak’a, Suriye’den Kıbrıs’a geniş bir siyasi paketle uğraştıklarını, pek çok karar aldıklarını, hatalar da yaptıklarını, ancak zalimlerin değil, Ortadoğu’daki Arap halklarının yanında oldukları için vicdanen ve ahlaken doğru yerde olduklarını ifade etti.

Türkiye dış politikasının iflas ettiği, ABD güdümüne girdiği gibi yorumların gerçeği yansıtmadığını söyleyen Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Haziran ayında toplanacak Cenevre Konferansı öncesinde Amman’da yapılan Suriye’nin Dostları Çekirdek Grubu toplantısında kabul edilen (22 Mayıs) metinde, Türkiye’nın savunduğu pek çok temel ilkenin kabul edildiğini, bunun da dış politikanın başarısının bir onayı olduğunu dile getirdi.

Arap devrimleri ile yıkılan rejimlerin hepsinin Soğuk Savaş yapıları olduğunu, Suriye’deki Baas rejiminin de eninde sonunda yıkılacağını söyleyen Davutoğlu, ‘’Türkiye’nın yanlış ata oynadığı’’ eleştirisi hakkında, ‘’Kanıma dokunuyor!’’ dedi.

CHP lideri Kılıçdaroğlu için ‘’Brüksel koridorlarında bile dolaşamıyor, Swoboda’yla görüşemedi, Arap meydanlarına nasıl çıkacak?’’ ifadelerini kullanan Davutoğlu, buna karşın Başbakan Erdoğan’a Washington’da gösterilen kabulün, Türkiye’nin üstlendiği role dair çok şey anlattığını savundu.

‘Esad’ın bu gaddarlaşabileceğini hesaba katmadık’

Suriye konusunda uluslararası diplomaside 3 tavır olduğunu söyleyen dışişleri bakanı, bazı ülkelerin Esat rejiminin devamını istediğini; Batı’nın dalgalı bir politika izlediğini; Türkiye ve Arap Birliği ülkelerininse, istikrarlı bir şekilde halk hareketinin yanında yer aldığını söyledi. Davutoğlu, Türkiye’nın olası bütün alternatifleri gözeterek, gelimeler doğrultusunda istikrarlı bir trend yükselişiyle, alandaki gelişmelere göre dinamik bir politika geliştirerek doğru politika izlediğini savundu.

Gazetecilerin, ‘’Hiç hesap hatası yapmadınız mı?’’ sorusuna, ‘’Beşar Esad’ın bu kadar gaddarlaşacağını, kendi halkına karşı bu kadar kıyıcı olacağını, Scud füzelerini, kimyasal silahları kullanacağını düşünmemiştim’’ diyen Davutoğlu, Esad’ın, annesinin etkisiyle, baba Hafız Esad’ın hayaletinden kurtulamadığını, onun Hama’da yaptığı katliamla aynı yöntemleri kullandığını söyledi.

ABD’nin 2011 Ağustos’u gibi erken bir tarihte Esad rejimini gayrımeşru ilan etmesinin hatalı olduğunu,  aynı hatanın ‘’Kimyasal silah kırmızı çizgimiz’’ açıklamasında da tekrarlandığını söyleyen Davutoğlu, ‘’Kırmızı çizgiye varmak için kimyasal silah kullanmadan kaç kişiyi katletmesi gerekiyor’’ diye sordu.   

’10 ay boyunca Esad’ı reforma ikna etmeye çalıştık’

‘’Siyasal çözümü ilk ve en çok isteyen biziz’’ diyen Davutoğlu, eylemler başladıktan sonra 10 ay boyunca Esad’ı reform yapmaya ikna etmek için çaba gösterdiklerini, siyasi süreci sonuna kadar zorladıklarını anlattı.

Davutoğlu, Suriye’yle ilgili rejimin 5 aşamada uyguladığı politikalara Türkiye dış siyaseti olarak verdikleri yanıtları şu şekilde aktardı:

1. aşamada Başbakan’la birlikte Esat’la görüştük ve Esad’a seçime gitmesi telkininde bulunduk. Mart ayında barışçı gösteriler başladı ve keskin nişancılar halkın üzerine ateş açtı. Nisan ayında kendisiyle 4 saat görüştüm. Nusayri-Sünni çatışması yaratmak isteyen 300-500 kişi ortalığı karıştırıyor diyerek sorunu küçümsedi. Kürtlere vatandaşlık vermesini, tek parti rejimine son vermesini, reform takvimi açıklamasını, halkla orduyu karşı karşıya getirmemesini önerdik.

2. aşamada, şehirleri topa tutmaya başladı, böylece halkı kolektif cezaya tabi tuttu. Haziran 2011’de 14 maddelik bir çözüm paketi önerdik. Orduyu şehirlerden çekmesini, kentleri basına açmasını, geçici bir istişare heyeti oluşturmasını tavsiye ettik. O dönemlerde ‘’Beşar Esad gitmeli’’ demedik, muhalefetle hiç görüşmedik, sadece Türkiye’de toplantı düzenlemelerine izin verdik, bundan da Suriye rejimi haberdardı.

3. aşamada, Şubat 2012’den itibaren, alanda kontrolü kaybedince havadan bombardımanlara başladılar. Sınır bölgesine mülteci akını başladı. Sınırda bizim tarafa yönelik tacizleri önlemek için tedbir aldık. Bu dönemde muhalefete lojistik desteğimiz arttı.

4. aşamada, Aralık 2013 itibarıyla Scud füzesiyle saldırılar başladı. Bunun istihbaratını aldığımızda NATO tedbiri olarak Patriot’ları istedik.

5. aşamada, Banyas’ta, kıyı şeridinde bir mezhepsel bölge oluşturmak üzere, 1990’lı yıllarda Srebrenitsa’dakine benzer bir kitlesel katliam yaptılar.

‘Esad, Putin’in parlak bir öneri dediği teklifi de reddetti’

2012 Haziran’ında yapılan ilk Cenevre toplantısından çıkan geçiş yönetimi kararının Batı bloku ve Rusya tarafından tamamen farklı şekillerde yorumlandığına, bu yüzden krizin çözümsüz kaldığına işaret eden Davutoğlu,  Aralık ayında Vladimir Putin’in Türkiye ziyareti sırasında, Beşar Esad’ın başlangıcında yer alacağı, ancak kısa bir süre yetkilerini devredeceği bir geçiş formülü konusunda uzlaşma sağlandığını, ancak Putin’in ‘’Parlak bir öneri’’ olarak değerlendirdiği bu taslağın da Esad tarafından reddedildiğini anlattı.

Cenevre Konferansı öncesinde ABD, Fransa, Almanya, Birleşik Krallık, İtalya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Mısır ve Ürdün’le birlikte Amman’da yapılan Suriye’nın Dostları Çekirdek Grubu toplantısında 11 ülke arasında bir konsensüs oluştuğunu ve buradaki tüm yaklaşımların Türkiye’nın perspektifiyle uyum içinde olduğunu ifade eden Davutoğlu, Türkiye’nin Suriye konusunda yalnız kaldığına dair oluşturulmak istenen algının gerçeği yansıtmadığını ifade etti. ‘’Gelinen noktada Batı’nın dalgalı siyasetini konsolide etmeyi başardık’’ diyen Davutoğlu ayrıca, ABD temasları sırasında, Cenevre’de olası bir başarısızlık halinde hangi yolların izlenebileceği konusunda ABD yönetimiyle de fikir birliği içinde olduklarını vurguladı.

‘AB silah ambargosunu kaldıracak’

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, 27 Mayıs Pazartesi günü Brüksel’de yapılacak AB üye ülkeler toplantısında da çok büyük olasılıkla muhaliflere yönelik silah ambargosunun kalkacağını, böylece, denenecek siyasi yolların tekrar başarısız olması halinde muhalefete Batı desteğinin de niteliğinin değişeceğini söyledi. (EE)

Kategoriler

Güncel Gündem