Demokrasi ve Barış Konferası’nda 1915 çağrısı

Demokrasi ve Barış Konferası’nda konuşan Murathan Mungan, Ermeni Soykırımı’nın 100. yılı olan 2015’in yaklaştığını anımsatarak, “Türkiye’de yazan çizen herkesin 1915 kurbanlarına borcu var. 2015 gelirken hepimiz bu borcu ödemeliyiz” dedi. Vedat Türkali ise, mesajında Ermenilere yönelik yaklaşımlarından dolayı Baydemir ve Demirbaş’a teşekkür etti.

UYGAR GÜLTEKİN
uygargultekin@agos.com.tr

Yaşar Kemal, Tarık Ziya Ekinci, Vedat Türkali, Orhan Pamuk, Murathan Mungan, Rakel Dink, Prof. Yakın Ertürk, Prof. İoanna Kuçuradi, Prof. Gençay Gürsoy, Prof. Şebnem Korur Fincancı ve Arif Sağ’ın çağrıcısı olduğu ‘Demokrasi ve Barış Konferansı’ başladı.

Ankara Sürmeli Otel’de düzenlenen konferasa aralarında Murathan Mungan, Arif Sağ, Agos yazarı Yetvart Danzikyan, eğitimci Garo Paylan, Nor Zartonk’tan Sayat Tekir, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanırkulu’nun aralarında bulunduğu 200’ü aşkın akdemisyen, sivil toplum örgütü ve siyasi parti temsilcisi katılıyor. Divan oluşumu ile başlayan konferansta Prof. GenÇay Gürsoy Türkçe, Mehmet Emin Aktar Kürtçe, Garo Paylan ise Ermenice olarak katılımcıları selamladı. 

Ankara’da yapılması simgesel

Konferans açılış konuşmasını yapan BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, “Tarihsel önemi büyük bir sürecin temellerini güçlendirmek çerçevisini çizmek asla olmazlarıyla mutlaka olmalı başlıkalarını belirtlemek süreci gözleyip denetlemek için buradayız” dedi. Önder, Öcalan’ın önerdiği konferasın Ankara’da yapılmasının simgesel bir önemi olduğunu söyledi.

Kürt halkının kendi kaderinin Ortadoğu ve dünyanın kaderinden farklı olmadığının farkında olduğunu ifade eden Önder, şunları söyledi: “Barış kimseyi korkutmamalı. Kürt halkının barışa inancı demokrasiye olan inancının azalması anlamına gelmemektedir. Barışın tek anlamı demorkasi değildir.  Adalet ve eşitlik ile bir arada olursa barışın ve kalıcılığın tesisi mümkün olacaktır.”

Kürtlerin sadece kendi coğrafyaların demokratikleştirmekle kalmadığı aynı zamanda Türkiye’nin dar siyaset kalıplarını kırmayı başardığını belirten Önder, “Kalıcı barışı sindiremeyenlerin barış gibi bir dertlerinin olmadığından kaynaklıdır” dedi.

Çağrııcılar adına konuşan Şebnem Korur Fincancı, geçmişte halklarla dayanışma içinde olunmadığı için bugün bu acıların yaşandığını söyledi. Fincancı, Kürtlere verdikleri mücadeleden dolayı teşekkür ederek, “Mücadelenin sonunda başarıyla sonuçlanacağını bize gösterdiler. Üzerimize dökülen toprağa yeniden tohumlar etkiler. Hep kaygılarımız var ama bu barışın en önemli adımlarından biri. Bunun için herkese sorumluluk düşüyor”  diye konuştu.

Sanatçı Arif Sağ ise, “Bu çok korkulacak bir şey değil. Biraz yürek isteyen bir şey. İnsan olmanın gerektirdiği bir şey. Tartışarak sorunlarımızı çözebiliriz. Tartışarak barış ve demokrasiyi kendimiz yaratırız” dedi.

Mungan: Toplumsal sözleşme kimlikler üzerinden olacak

Murathan Mungan, ise yeni bir toplumsal sözleşmenin tartışıldığını belirterek, bunun da kimlikler üzerinden olacağını söyledi. Barışla demokrasinin içeriğinin yeniden güncellendiğini dile getiren Mungan, “Barış ve demokrasi iç içedir. 68 kuşağını buradan selamlamak istiyorum. Yeniden 68 kuşağının barış mücadelesiyle bugün enerjisiyle taleplerimizi dillendirebileceğimizi düşünüyorum. 68 kuşağının eserleri günümüzü anlamlandırıyor” dedi.

Mungan, eskiden sadece gazetelerin 3. sayfalarında ölüm ve kan görüntüleri olduğunu ancak günümüzde gazetelerin birinci sayfasından spor sayfalarına kadar 3. sayfaya döndüğünü vurgulayarak, “Tehlikeli bir süreç bu. Her gün bir kadın cinayete kurban gidiyor. Bunca kin ve öfke var. Öfke topluma bu kadar sinmiş” diye konuştu. “Kürtlerle nasıl barışacağız?” diye soran Mungan, güncel öfkeyle barışmadan bunun zor olacağını söyledi. Barışın gelecek tasavvuru ve felsefesinde bir ortak dil yaratılması gerektiğine dikkat çeken Mungan, “Kendimizi anlatamıyoruz. Hakikatimizi dile getiremiyoruz. Dilsizlik, dillerde boşalma var. Egemenler de kendi dillerini benimsiyor. Bu durumda algılarda değiştirmeyi çatlaklar oluşturarak yapabiliriz. 1980’den beri algıları çarpıtılmış bir kitleye barışı anlatmak zor ama imkânsız değil” dedi.

Borcumuzu ödemeliyiz

Türkiye’nin doğusuyla batısı arasında bellek farkı olduğunu vurgulayan Mungan, “Belleklerde farklar var. Bellekler bölündü. Edirne’den Ardahan’a bölünmez denen vatan, Uludere’den Susurluk’a, Reyhanlı’dan Roboskî’ye bölündü. Kinden arınarak ama unutmadan yaşananları, barışı sağlamalıyız. Kimliklerimizin faizini yakma zamanıdır. Sistem kendi kimliğine tutsak ediyor kitleleri. Bu ülkede sadece de Türkler ve Kürtler yaşamıyor. Ermeniler de yaşıyor. Ve 1915 Ermeni kurbanlarına borçluyuz hepimiz. 2015’te yüzüncü yılında borcumu ödemeliyiz” diye konuştu.

BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, “Kürt sorunu çatışma zeminindeydi. Büyük acılar travmalar yaşadık. Yaklaşık 20 yıldır bu sorunu barışçık demokratik yollarla çözme arayışı var. Çeşitli girişimler oldu. Her biri şu ya da bu nedenle eksik yarım kaldı. Bugün başlayan süreci geçmişteki bu süreçlerden ayıran önemli birkaç özellik var. Birincisi şimdiye kadar ki görüşmeler daha çok gizli, kapalı, açıklanmayan mahiyetteydi. İlk kez iktidar ve Kürt hareketinin resmi bir biçimde kamuoyunun gözü önünde cereyan ettiği bir süreç başladı. İmralı’da Sayın Öcalan ile devlet ve PKK arasında yapılan görüşmeler tarihseldir ve geri dönüşü olmayan bir çözüm yoluna girilmiştir diyebiliriz. Biz inanıyoruz ki hep beraber biz bu çözüm yoluna sahip çıkacağız” diye konuştu.

Öcalan’ın Diyarbakır Newroz’unda yaptığı konuşmayı hatırlatan Kışanak, şöyle devam etti: “Net olarak barış konusundaki kararlılığını imkân ve olanaklarının açığa çıktığını, yeniden yapılanma süreciyle kalıcı barışı elde edeceğimizi duyurdu. Kürt siyasal hareketi adına önemli bir taahhüt ve açıklamadır. Gereğini yapan adımları da atıyor. Çağrının tarihselliğini ifade eden en önemli tutum ise hepimize Anadolu ve Mezopotamya’nın kadim toprakların tüm ezilen ve ötekileştirilenlerine gelin birlikte yeniden bir gelecek kuralım çağrısıydı.”

Kışanak şunları söyledi: “Geçmişte yaşananları konuşmak, nedenlerini açığa çıkarmak, yüzleşmek ve hesap sormanın önemini kavrayıp hep beraber geleceğe bakabiliyor muyuz en önemlisi bu. Bunu yaparsak geçmişle yüzleşmek ve geçmişin acılarını adaletle değiştirebileceğimiz süreci yaşamak mümkün olabilir. Hep birlikte geleceğe bakarsak geçmişteki hataları düzeltme gücünü ve imkânını yakalayabiliriz. Bu konferansın da bileşenleriyle birlikte bu gücü ve enerjiyi barındırdığına inanıyoruz.

Bu kadim toprakların tüm ötekileştirilenleri, yok sayılanları, reddedilenleri, asimilasyona uğratılmak istenenlerinin bir araya geldiği konferansta hep birlikte geleceğimizi kurgulayacağız. Nasıl bir ülke, gelecek ve barış arzuluyoruz bunu konuşacağız. Çok güçlü bir gelecek için Türk’üyle, Kürt’üyle, kadınıyla, Ermeni’siyle, Alevi’siyle ezcümle çeşitliliğiyle tüm Türkiye’ye diyeceğiz ki biz şöyle bir ülkede yaşamak itiyoruz. Barıştan ve çözümden şunu anlıyoruz. Herkes buna riayet etsin. Bu toprakların geçmişine biz sahibiz geleceğini kuracak olanda biziz.”

Yeni anayasa vurgusu yapan Kışanak, herkese sorumluluk çağrısı yaptı.

Konferans, ‘Hakikat Yüzleşme ve Adalet’, ‘Hukuk, Yol Temizliği ve Yeni Anayasa’, ‘Müzakere Sürecinde Barışın Toplumsallaşması ve Demokratik Siyaseet’ başlıklı üç çalışma grubu ile gün boyu devam edecek.

Konferasnın ikinci gününde ise, çalışma grupları sonuç deklarasyonu hazırlayacak. Hazırlanan üç raporun sonucunda konferasnın sonuç bildirgesi hazırlanacak. (EE)