Twitter nefret söylemi kapsamında kullanıcı bilgilerini paylaştı

Twitter, Fransa'daki Yahudi öğrencilerin açtığı dava üzerine #unbonjuif (iyi bir Yahudi) hashtagiyle anti-semitik tweet atan kullanıcıların bilgilerini Paris savcılarına teslim etti. Söz konusu tweetler arasında 'İyi bir Yahudi, ölü olanıdır' ya da 'İyi bir Yahudi, burnuyla araba lastiğini şişirendir' şeklinde aşağılayıcı ya da Yahudilere karşı doğrudan düşmanlık içeren ifadeler vardı.

CEYDA ULUKAYA

Geçen yıl Ekim ayında yaşanan kriz sonrasında Twitter, bahsi geçen tweetleri derhal kaldırmış ve ırkçılıkla suçlanan kullanıcılar ise 'biraz mizah yapma özgürlükleri olduğunu' savunmuştu. Bunun üzerine Fransa'daki Yahudi Öğrenciler Birliği (Union des étudiants juifs de France-UEJF) yargıya başvurdu ve Fransa yasalarına göre suç sayılan anti-semitik tweetlerin sahiplerini tespit etmek amacıyla Twitter'dan kullanıcıların kişisel bilgilerini talep etti.

Twitter kullanıcı bilgilerini paylaşmayacağını beyan edip davaya itiraz etse de UEJF'nin bir sonraki hamlesi Twitter'a karşı 38,5 milyon Euro değerinde bir tazminat davası açmak oldu. Dernek aynı zamanda Twitter'ın CEO'su Dick Costolo'yu da dava edeceğini duyurdu.

Ve sona gelindi… Twitter kısa süre önce yaptığı açıklamada UEJF ile bir anlaşmaya vardığını duyurdu. Buna göre Twitter'ın IP ve e-mail adresleri dâhil olmak üzere söz konusu kullanıcıların bilgilerini Paris'teki yetkililere iletmesi karşılığında UEJF tazminat davasından vazgeçti.

Olayın aslında bir iyi bir de kötü tarafı var. Bir yandan Twitter nefret söylemi kapsamına giren ırkçı, ayrımcı her türlü ifadenin karşısında durup, sorumluların hesap vermesi için gerekeni yaparken diğer yandan yerel yasayı temel alarak kullanıcı bilgilerinin gizliliğini ihlal edip etmediği sorusunu uyandırıyor. Aynı durumun otoriter devletlerin talepleri karşısında yaşanması halinde zaten oldukça kısıtlı olan ifade özgürlüğünün kendine yeni yeni yer bulduğu mecralardan da tamamen kaybolmaya mahkûm olacağını görmek zor değil.

Peki, bu mümkün mü? Bilişim hukuku uzmanı Avukat Gökhan Ahi, mevcut yasal düzenleme izin verdiği sürece kullanıcı bilgilerinin yetkililere verilmesinin gizlilik ihlali sayılmadığını söylüyor. Buna göre Türkiye'de bulunan internet sağlayıcıları da mahkeme ve savcılık taleplerine göre kullanıcı bilgilerini vermek zorunda. Fakat Twitter ve Google gibi ABD merkezli servisler, ABD anayasasının fikir ve ifade özgürlüğüne ilişkin maddelerini gerekçe göstererek kullanıcı bilgilerini vermeyi reddedebiliyor.

'Paris’te ofis açılması Twitter'ı zorlamış olabilir'

Avukat Ahi, söz konusu kararı şöyle yorumluyor:

'Bugün Twitter ve benzeri ortamların en büyük varlık sebebi insanlara düşüncelerini özgürce paylaşabilecekleri bir platform sunabilmeleridir. Hatta bu platformlarda anonim kalma hakkı dahi sonuna kadar desteklenebiliyor. Aksi takdirde insanlar bu platformları kullanmayı tercih etmeyeceklerdir. Bu sebeple, özellikle Twitter'ın Amerikan mahkemelerine dahi bilgi vermemek için direndiğine tanık oluyoruz. Bazı ülkelerde eleştirinin bile suç sayıldığını düşünürsek, Twitter'ın ifade özgürlüğü kapsamında kendi ülkesinde suç kabul edilmeyen bir eylemden dolayı kullanıcı bilgilerini paylaşmamasını olumlu buluyorum. Fransa'ya bilgi vermeyi kabul ettiklerinde Fransız mahkemelerinde aleyhlerine açılmış bir kaç dava ve ödenmesi gereken tazminat karşılarına çıkmıştı. Bir de üzerine herkesin çok hassas olduğu nefret söylemi gelince Twitter kullanıcı verilerini sunmak zorunda kaldı. Zaten Twitter bu yılın başında Paris'te resmi ofisini açmıştı ve bu olgunun da zorladığını düşünüyorum.'

'Nefret söylemi ifade özgürlüğünden faydalanmamalı'

Ahi, bu noktada nefret söyleminin ifade özgürlüğünden faydalanmaması gerektiği görüşünde çünkü nefret söylemi, bir kişi ya da grubu etnik, dini, ulusal ya da cinsel kimliği nedeniyle hedef gösteriyor ve o grubun üyelerinin şiddete ya da dışlanma ve ayrımcılığa maruz kalmasına zemin hazırlıyor. Ahi'ye göre bu nedenle nefret söylemini düzenleyen yasaların 'keyfiliğe yer vermeyecek ve muhalif görüşteki insanları bastırmak amaçlı kullanılmayacak şekilde' düzenlenmesi şart.

'Nefret söylemiyle mücadeleyi ceza hukukuyla sınırlı tutmak yetersiz'

Türkiye'de nefret söylemini de kapsayacak şekilde çıkarılacak bir nefret suçları yasasının hazırlıkları sivil toplum örgütleri nezdinde sürüyor. Bu süreci yakından izleyen hukukçulardan biri de insan hakları hukuku alanında çalışan Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ulaş Karan.

Karan, nefret söylemi söz konusu olduğunda ifade özgürlüğünün orantılı biçimde kısıtlanmasını makul bulduğunu söylese de Twitter'ın kullanıcı bilgilerini paylaşmasının her bir ülkedeki yerel yasalar gerekçe gösterilerek değil evrensel ilkeler etrafında gerçekleşmesi gerektiği görüşünde.  İnsan Hakları Hukuku uzmanı Karan, 'Aksi halde Terörle Mücadele Yasası benzeri bir yasanın bu tür bir paylaşıma gerekçe gösterilmeyeceğini nereden bilebiliriz' diye soruyor.

Karan'a göre hazırlık aşamasındaki nefret suçları yasasının olmazsa olmazları ise şöyle:

* İnternet ve sosyal medyaya müdahalenin sınırları net bir şekilde çizilmeli. Yasanın sadece nefret söylemini kapsadığı kesin bir şekilde vurgulanmalı. Yoksa kapı açıldığında her şey bu yasaya dâhil edilebilir.

* Nefret söylemiyle ilgili bir tartışma yürütülmeli ve nefret söyleminin net bir tanımı yapılmalı. Bugüne dek nefret söylemiyle ilgili vakalarda hep ters yönde bir yorumlama oldu.

* Nefret söylemiyle mücadeleyi yalnızca ceza hukukuyla sınırlı tutmak yetersiz… Tazminat, gazetede bir özür yayınlama, kamu yararına ücretsiz çalışma tarzında alternatifler tartışılmalı ve bir vakada somut duruma en uygun yaptırıma hükmedilebilmeli. 

Kategoriler

Güncel Gündem