Yaşar Kurt Ermeni kimliğini açıkladıktan sonra yaşananları anlatıyor

Yaşar Kurt, Ermeni kimliğini duyurduktan sonra çeşitli çevrelerden karşılaştığı tepkileri anlattı. Albümlerinden sonra devlete karşı verdiği hukuk mücadelesinde çok yalnız kaldığından yakınan sanatçı, bir davada lehine tanıklık yapan albayın 'bu şarkı beni askerlikten soğutmuyor, severek de dinliyorum' sözlerini hatırlattı.

Ermeni olduğunu 40 yaşında öğrenen müzisyen Yaşar Kurt, Ermeni olduğunu açıklamasının ardından çevresinden aldığı tepkileri anlattı. Kimliğini açıklamasının, başkalarının da kendi kimlikleriyle yüzleşmesine yol açan bir provakasyon olduğunu söyleyen Yaşar Kurt, A Haber’de yayınlanan Bi Sormak Lazım programında Selin Ongun’un sorularını yanıtladı. Konuşmanın metni 

Kurt'un, milliyetçi, dindar çevresinin ve genç kuşakların tepkilerini dile getirdiği programda, aynı zamanda albümlerinden sonra vermek zorunda kaldığı hukuk mücadelesinden ve medyanın sanatçının siyasi yönü üzerindeki etkisinden de konuşuldu. Konuşmanın T24 Bağımsız İnternet Gazetesi'nde yayımlanan hali:

Milliyetçi ve dindar akrabalarının tepkisi: Biz Müslüman değil miyiz?

Milliyetçi ve dindar akrabalarının tepkisiyle karşılaştığını dile getiren Yaşar Kurt sözlerini şöyle sürdürdü:

“40 yaşımda Ermeni olduğumu öğrenince kafam karıştı, niye bu böyle, niye ben bilemedim, kafam karıştı ve öfkelendim. Daha sonra önemli olan insan olma fikri kendini sağlam bir biçimde kendini gerçekleştirdi. Arada bir buçuk sene bocaladım. İfşa etmeme eski kuşaklardan hiç tepki gelmedi, hiçbir kötü tepki olmadı. Genç kuşaklar benim gibi biraz bocaladılar. Kimileri milliyetçiydi ve bir anda ‘ne oldu’ dediler. Kendi köklerinde de böyle bir şey olduğunu öğrenip sıkıştılar. ‘Ben sonradan mı Müslüman mıyım’ diye soranlar oldu. Akrabalarımdan genç tayfadan bu örnekler. Bazı travmalar iyidir. Bu travmanın gerekli olduğunu düşündüğüm için paylaştım, ırkçı milliyetçi köşelere gitmeden nasıl yaşamamız gerektiğini bulmak için. Kız kardeşim ‘Benim çocuğum okula gidiyor, orada eskiden benim dayım Yaşar Kurt diyordu, şimdi benim dayım Yaşar Kurt demekten kaçınacak’ dedi. Bu konuda kat edecek çok yolumuz var. O zaman Ermenistan’a gitsin diyenler de oldu, yaptığım provokasyondu, çünkü insanları gerçek tepkilerini ortaya koymalarını ve bu tepki üzerinden kendilerini yargılamalarına yol açtım.”

‘Devletle uğraşmaktan vazgeçtim çünkü tek başıma kaldım’

Neredeyse her albümü ile yolu adliye koridorlarından geçen Yaşar Kürt, Cem Karaca’nın kendisine söylediği “Evlat çok sert girme sıkıntı olur” nasihatini hatırlattı:

“Dönemin Kültür Bakanı İstemihan Talay emriyle yasaklanmıştı albümüm. Benim albümümü tekrar yayınlanması için benim devlete tekrar dava açmam gerekiyor ama devletle uğraşacak durumum yok. Uğraşmayı bıraktım çünkü çok yalnız kaldım, çok tek başıma kaldım. Tek başıma tüm bunların altından kalkamazdım. Hem şarkı yapacağım, hem temsil edeceğim hem de bürokrasiyle uğraşacağım, bana destek olan da yoktu, o savaşta yalnız kaldım, o yüzden bu bürokrasiyle uğraşmayı bıraktım. Bu davalar nedeniyle plak şirketleri, televizyonlar, sponsorlar, festivaller… Yaşar Kurt’u bir üniversiteye çağırmak, yargılanmış bir müzisyeni üniversiteye çağırmak dert oldu. Bu hala da böyle. Biyografim de buna sebep tabi. Benim şarkılarımın klipleri uzun yıllar yayınlanmadı, radyolarda yayınlanmadı. ‘Korku’ şarkımın klipi, dava düştükten sonra 2000’li yıllarda çekildi ve çok çok sonra yayınlandı. Bunun hep beraber şarkının halk tarafından sahiplenmesiyle yaptık. Davada benim lehime tanıklık yapan albay rütbesinde bir subay vardı ‘bu şarkı beni askerlikten soğutmuyor, severek de dinliyorum’ demişti mahkemede.”

‘Medyanın tavrı sanatçıları otosansüre itiyor’

“Medyanın, sanatçıların siyasi konularda değerlendirme yapmasını zorlaştırdığını” söyleyen Yaşar Kurt, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ben özgürce konuşan bir insanım. Hükümetin beğendiğim icraatı vardır, beğenmediğim icraatı vardır, bu beni o iktidarın tarafı yapmaz. Oysa gazeteler yayın politikalarına göre bizi yandaş ya da karşıt ilan ediyor. İnsanlık, barış sadece sağcıların solcuların değil, barışa herkesin katkısı olabilir.

Artık ben politik mesaj verme, sakın politik konuşma diye eleştiri alıyorum. Bir otosansür, apolitikleşme başlıyor. Nazım Hikmet şiiri besteleyebilirim, ama görüyorsunuz işte bu tepkiler yüzünden ürkekleşiyorsunuz…”

‘Barışa rock inisiyatifi politik amacından saptı’

Barışa Rock inisiyatifinin politik amacından saptığını ifade eden Kurt’un sözleri şöyle: “Bizim yaktığımız ateş bizim kontrol edemeyeceğimiz büyüklüğe ulaştı. Kontrolü ve organizasyonu zor bir hale geldi, politik amacından saptı; karar verdik, bitirdik. O dönem, barış ve adalet koalisyonu denilen bir cepheydi, bu cephe içinde bazı taraflar ayrılmak istedi. Orada kimileri faydacılık açısından bakıyordu, bu gönüllülüğün bize faydası yok deyip ayrılmaya karar verdiler. Oradaki fayda insanların bir araya gelmesiydi. Filistin ile Irak ile dayanışma için de önemli bir sosyal etkinlikti.”

(T24)