Karadeniz’in gizemli halkı

Karadeniz’de yaşayan ve Ermenicenin bir lehçesini konuşan Hemşinliler, son yıllarda araştırmacıların ilgisini giderek daha fazla çekiyor. Konunun en önde gelen uzmanlarından olan Sergey Vardanyan, Sovyetler döneminden bu yana yaptığı saha araştırmaları ve yayımladığı makalelerle biliniyor. Vardanyan’a, Hemşinlilere dair merak edilenleri sorduk.

UYGAR GÜLTEKİN

İktidarların yasaklayıcı tavrından dolayı Türkiye’de araştırmacıların Hemşinliler üzerine çalışmaktan çekindiği ve meseleye “etrafından dolaşarak” yaklaştıklarını belirten Vardanyan, Hemşinlilerin, Müslümanlaştıkları için, Ermeniler tarafından Ermeni kimliği içinde görünmediklerini, ancak geçmişte durumun böyle olmadığını söyledi.

Ermenilerin tavrı önceden farklıydı

Vardanyan, Ermeni aydınlarının konuya ilişkin yaklaşımının geçmişte bugünkünden çok daha farklı olduğunu şu örnekle açıkladı: “19. yüzyılın son çeyreğinde Tiflis’te yayınlanan ‘Meğu Hayasdani’ (Ermenistan Arısı) isimli gazetede şu satırlar okunuyordu; ‘Dünyada uygar toplumlar içinde olsun, gelişmemiş toplumlarda olsun tek bir kiliseye ait ulus yoktur. Biz tek bir ulusun evlatlarıyız. Aynı ailenin bireyleriyiz. Katoliklik, Protestanlık hatta Müslümanlık, Ermeni‘nin Ermeni olmasına engel değildir.”

Vardanyan’ın verdiği bir başka örnek ise, Batı Ermenicesinin en önemli yazarlarından hukukçu ve Osmanlı Meclisi mebusu Krikor Zohrab’dan. Zohrab, 1915’te korkunç bir cinayete kurban gitmeden iki yıl önce, yani 1913’te Paris’te Marcel Leart müstear ismiyle yayınladığı kitapta, Hemşin Ermenilerinin zorla İslamlaştırılması temasını da işlemişti: “Yüzyıllardan beri Osmanlı yönetimi altında yaşayanların tarihi, aslında uzun bir şahadet tarihi, şahadet edebiyatıdır. Hayatlarını veya varlıklarını kurtarmak için Bayburt ve Erzurum yöresinde pek çokları Müslümanlaşmak zorunda kaldılar. Aynı süreç Silvan Bitlis, Hemşin Karadere bölgesi ve Trabzon ilinde 1830’lara kadar yaşandı.” Vardanyan’a göre, Zohrab 1830 tarihine işaret etse de, bu tarihten önce de sonra da din değiştirme süreci yaşandı.

Samsun’dan Hama’ya 30 kadın

Soykırım yıllarında Türkiye’de Müslümanlaştırılan Ermenilerin sayısının hissedilir derecede arttığını belirten Vardanian, yazar Yervant Odyan’ın yazdıklarına dikkat çekiyor: “Odyan, Halep-Şam yolu üzerindeki Hama’da, Der Zor’daki dehşetli katliamların yaşandığı günlerde hayatını kurtarmak için İslamlığı kabul ettiğini beyan etmişti. ‘Lanetli Yıllar’ isimli kitabında Hama’ya ulaşan 2 bin göçmenin çöle sürülme tehdidi altında Türkler tarafından dindeğiştirilmeye yönlendirildiklerini yazar. Karadeniz kıyılarından, Trabzon vilayetinden 30 kadar Samsunlu sürgün kadın Hama’ya ulaşmışlardır. Gelene kadar inanılmaz işkenceler atlatmış, Müslümanlaşmaya zorlanmışlardır. Ancak bu kadınlar son ana kadar din değiştirmeye direnip çöle sürülmeye razı oldular. Odyan, ‘Nihayetinde büyük zorluklarla onları din değiştirmeye ikna edebildik. Ama ağıtları, feryatları günlerce dinmedi’ diye anlatıyor.’”

Din değiştirme süreciyle birlikte Karadeniz yöresindeki Ermenilerin anadillerini ve toplumsal hafızlarını kaybettiklerini belirten Vardanyan, Sovyetler Birliği ile Türkiye arasındaki sınır kapısının kapılı olmasının bu süreci hızlandırdığına dikkat çekti. “Bu insanların Ermenistan ve Gürcistan’daki Ermeni nüfusunun yoğun olduğu bölgelerle bağları koptu. Köklerinden uzaklaştılar. Bu süreçte Türk devletinin propagandası işlevini sürdürdü. Olumsuz bir Ermeni imajı oluşturuldu. Türk bilim insanları tarihi çarpıttı. Müslümanlaştırılmış Ermenilerin geçmişlerini görünmez kıldılar.”

Sovyetler Birliği’ndeki Hemşinliler

Vardanyan, Hemşin köylerinin 1921’de SSCB ile Türkiye arasında imzalanan anlaşma ile bir kez daha birbirinden ayrıldığını ve sınırın kuzey bölümünde Müslüman Hemşinlilerin kaldığını belirterek, pek çok yerleşim yerinin bu anlaşma sonucunda Acarya Özerk Cumhuriyeti sınırları içinde kaldığını söyledi.

Vardanyan, Stalin’in Hemşinliler için yayımladığı sürgün belgesine de dikkat çekti: “II. Dünya Savaşı esnasında, 1944 yılında, pek çok din değiştirmiş Hemşin Ermenisi cephede iken, Sovyetler Birliği Savunma Komitesi Başkanı Stalin’in, ‘çok gizli’ ibareli kararıyla Acarya’da yaşayan 1.385 Hemşinli o bölgede yaşayan Türkler ve Kürtlerle birlikte Kırgızistan ve Kazakistan’a sürgün edildiler. Kırgızistan’da Oşi, Kazakistan’da ise Çin kenti ve Cambuli bölgelerine yerleştirildiler. Bu insanlar ancak Stalin’in ölümünden sonra kimlik kağıdı almaya hak kazandılar. Bu kimliklerde milli aidiyeti tanımlayan bölüme kimi örneklerde ‘Hemşin’ kimilerinde de ‘Türk’ yazıldı.”

Moskova’da yayımlanan Büyük Sovyet Ansiklopedisi’nde İslamlaşmış Hemşin Ermenilerine dair bir madde yer alıyor. Vardanyan, “Orada, Hemşinliler Türkiye’de yaşayan  ve 18. yüzyılın başlarında İslamiyet’i kabul etmiş olan küçük bir Ermeni grubu olarak tanımanıyor. Türkiyeli Hemşinlilerin çoğunluğu Fırtına deresi kıyılarında ve Karadere’nin vadilerinde yaşamaktalar. Bunlar ‘Baş Hemşinliler’ olarak anılmaktalar. Hemşinlilerin ikinci grubuysa Hopa’ya yakın dağlarda ve Çoruh nehri bölgesinde yaşamakta. Bu gruba ise ‘Hopa Hemşinlileri’ denmekte. Bu grup Sovyetler Birliği Bilimler Akademisi Doğu Bilimleri Enstitüsü’nün 1976 yılında yayımladığı, Şıbajnikov’un ‘Batı Asya ülkelerinde din’ adlı kitabında ve 1986’da yayımlanan S.Purug’un ‘Dünya nüfusu; Etnopopülografik rapor’ adlı kitabında Ermeni olarak tanımlanmakta.”

Soveyetler Birliği döneminde din değiştirmiş Hemşinlilerle ilgili yaptığı araştırmalara değinen Vardanyan, “1984 ve 1987 yıllarında Kazakistan, Özbekistan ve Kırgızistan’da bulundum. Aynı şekilde Rusya’nın Kırasnodar bölgesinde Beloreçenski ve Apşeronski bölgelerine de gittim. Zira kimi Hemşinliler Orta Asya’dan bu bölgelere gelmişlerdi. 2002 yılında tüm Rusya’yı kapsayan nüfus sayımı verilerine göre Kırasnodar bölgesinde 1019 Hemşinli yaşamaktaydı. Nüfus sayımında onlar Kırasnodar bölgesinde yaşayan ve Hristiyan Hemşinli özellikleri gösteren 274 bin 566 Ermeni’den ayrı kaydedilmişlerdi. Oysa yukarıda alıntılar yaptığımız ciddi incelemelerde bu gruplar net bir şekilde Ermeni olarak tanımlanmaktaydı. 2010 yılı nüfus sayımlarında da Kırasnodar bölgesindeki 281 bin 680 Ermeni’den farklı olarak 1414 Hemşinli ayrı bir ulus olarak kaydedilmiştir. Burada ilginç bir ayrım var”

Hemşinlilerin Türk olduğunu tezini çürüten devlet raporu

2000 yılında, MGK önerisi ile ulusal azınlıkların incelenmesine yönelik Malatya, Elazığ ve Kayseri üniversitelerinin bir araştırma yaptığına dikkat çeken Vardanyan, “Hazırladıkları raporda, Ermeniler, Kürtler, Araplar ve Lazların yanı sıra Rize ve Artvin illerinde yaşayan 13 bin Hemşinli olduğunu belirtiyorlar. Bu rapor, Ermenice konuşan Hemşinlilerin aslında Türk oldukları tezini de çürütmüş oluyor” dedi.

Vardanyan’a göre, raporda Hemşinli nüfusu için zikredilen 13 bin sayısı da doğru değil: “13 bin sayısı oldukça azaltılmış bir sayı. Benim hesabıma göre sadece Artvin ili Hopa ilçesinin 32 bin 209 olarak belirlenen nüfusunun yaklaşık 20 bini Ermenice konuşan Hemşinlilerdir. Günümüzde Türkiye’ de yaklaşık bir hesaplamayla 35 bin kadar Ermenice konuşan Hemşinli olduğunu söyleyebiliriz. Onlardan pek çoğu kim oldukları, hangi ulusa ait oldukları sorusunun doğru cevabını aramakta. Şimdilerde özgün ve oldukça diplomatik bir çözüm bulmuş gözüküyorlar. Ermeni veya Türk sözcüğünü kullanmadan kendilerini doğrudan ‘Hemşinli’ olarak tanımlıyorlar.”