Erhan Tuncel’den temkinli manevra

Hrant Dink cinayeti davası, Yargıtay tarafından bozulmasının ardından ikinci duruşma, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 3 Aralık Salı günü yapıldı. Mahkeme heyeti bozulma kararına uyup uymayacağı yönünde karar vermezken, duruşmaya tutuklu sanık Erhan Tuncel’in kamu görevlileri ile ilgili verdiği ifade damgasını vurdu.

UYGAR GÜLTEKİN
uygargultekin@agos.com.tr

Hrant Dink cinayeti davası, Yargıtay tarafından bozulmasının ardından ikinci duruşma, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde 3 Aralık Salı günü yapıldı. Mahkeme heyeti bozulma kararına uyup uymayacağı yönünde karar vermezken, duruşmaya tutuklu sanık Erhan Tuncel’in kamu görevlileri ile ilgili verdiği ifade damgasını vurdu. Tuncel, yaklaşık 7 yıldır gizlilik kararı ile İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturmaya ifade verdiğini belirterek tanık koruma programına alınmak için savcılığa başvurduğunu söyledi. Tuncel mahkemede verdiği ifadede başta dönemin İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek ve İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’e ithamlarda bulundu.

‘Adını bilmiyorum’

Erhan Tuncel ifadesinde ‘Dink cinayeti ile ilgili organizasyonu yapan kamu görevlileri’ dediği yapı ile ilgili olarak şunları söyledi;

“Hrant Dink cinayeti organizasyonu, Pelitli gibi küçük bir kasabanın sokaklarına kadar inmiş, devletin üst kadrolarına kadar görev almış, Devlet Denetleme Kurulu raporlarını işlevsiz kılan, Başbakanlık Teftiş Kurulu üstüne yazı yazdırarak kendini aklatan, cinayete engel olmak isteyen ajanı fail olarak yargılatan, bir çok mahkemede karar çıkartabilen, bir yapı tarafından işlenmiştir. Yapının adını bilmiyorum ancak görevde ihmali olarak sık sık gündeme getirilen kamu görevlilerinin önemli bir kısmıdır. İsmi geçen kamu görevlileri arasında bu yapıyı kurabilecek imkan ve kabiliyete sahip olan tek kişi vardır. O da cinayet işlendiği zaman dönemin İstihbarat Daire Başkanı olan, şimdiki polis teftiş kurulu başkanı olan Ramazan Akyürek’tir. Mahkemede defalarca dile getirdim. Benimle ulaşabileceğiniz nokta polislerdir. Jandarma ile hiçbir bağlantım yoktur. Trabzon Jandarmasının cinayeti bildiğini herkes gibi ben de mahkemede öğrendim.”

Tuncel, sözünü ettiği yapı içinde İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer’in de Ramazan Aküyürek’in ortağı olduğunu söyledi.

Tuncel, son dönemde kamuoyunda gündemden düşmeyen pek çok operasyon ile ilgili olarak da Akyürek’i suçladı. “Bu iki şahsın Gülen cemaatinden olduğu yalanı ortada dolaşmaktadır. Görev yaptıkları konum ve yer cemaati aşan bir konumdadır. AKP’li oldukları söylenir, bu da bir yalandır. Dink cinayetinin aydınlatılması için Başbakan’ın olağanüstü çabası görülmektedir. Başbakanlık Teftiş Kurulu’nu kurdurarak bu iki şahsın yargılanmalarını istemiş ancak bu iki şahıs müfettiş görevlendirerek Teftiş Kurulu raporunu işlevsiz kılmıştır. Devlet otoritesini sarsacak tüm operasyonlarda bu iki şahsın imzası vardır. ”

Tuncel, Oslo görüşmelerinin sızdırılması, KCK, Şike ve Cüppeli Ahmet Hoca operasyonlarının altında da Akyürek ve Yılmazer’in imzası olduğunu iddia etti. 

Tuncel, “Eğer Ergenekon işi olsaydı şimdiye kadar açığa çıkardı. Ne kontrgerilla, ne MİT, ne cemaat, ne AKP içindeki bir yapıdır. Sadece ve sadece Akyürek ve çetesinin güdümünde olan Trabzon yapılanmasıyla ortak hareket eden bir yapıdır” diye konuştu.

Tuncel, dönemin İstanbul Valisi Muammer Güler ve Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah’ın delillerin karartılması konusunda bu organizasyonda yer alacak “imkan ve kabiliyetinin” bulunmadığını söyledi.


Dink ailesi avukatları, Erhan Tuncel’in ifadelerini değerlenirdi:

‘Hiçbir katkısı yok’

Hakan Bakırcıoğlu: Ramazan Akyürek ve cinayetin işlendiği dönemde İstihbarat Daire Başkanlığı’nda C Şubesi Müdürü olan Ali Fuat Yılmazer elbette ki Hrant Dink cinayetinin işlenmesinden ötürü sorumluluk sahibidirler. Bu tartışma götürmez bir gerçek. Ramazan Akyürek, Hrant Dink cinayetine ilişkin hazırlıkların yapıldığı dönemde Trabzon İl Emniyet Müdürü ve cinayetin işlendiği dönemde de İstihbarat Daire Başkanıdır. Akyürek bu iki görevi, sıfatı ile de Hrant Dink cinayetinden ötürü sorumluluk sahibidir. Hrant Dink cinayetinden ötürü sorumluluk sahibi olan kamu görevlileri bu iki kişiden ibaret olmadığı da açık. Cinayetin işlendiği dönemde Trabzon İl Emniyet Müdürü olan Reşat Altay, Trabzon İl Emniyet İstihbarat şube müdürleri Engin Dinç ve Faruk Sarı, Trabzon İl Jandarma Komutanı olan Ali Öz ve İstihbarat Şube Müdürü Metin Yıldız, İstanbul İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve istihbarat şube müdürü Ahmet İlhan Güler, İstanbul Valilik görevlileri başta olmak üzere cinayetin işlenmesini kasıtlı olarak engellemeyen kamu görevlilerinin tamamının yargılanması gerekliliği bulunmakta. Erhan Tuncel, müdahil taraf olarak cinayetin başından itibaren ısrarlı dile getirdiğimiz hususları eksik bir şeklide dile getirdi ve iki kişiyi suçlar iken kamu görevlilerinin büyük kısmını da aklama çabası içerisine girdi. Erhan Tuncel’in, Yasin Hayal ve kendisinin cinayet konusunda kimlerden talimat aldığı, İstanbul’da kimlerle ilişkide olduğu, ilişkide olduğu istihbarat görevlilerinin kendisine hangi talimatları verdiği gibi olayları anlatması lazım. Son duruşmadaki beyanlarının müdahil taraf olarak bize sağladığı herhangi bir katkı bulunmamaktadır.

Bahri Belen: “Yeni bir şey söylemedi. Aşikâr olanı beyan etti ama yine de söyledikleri önemli. Ciddi bir ifade değişikliği. Bugüne kadar hiç kimse tarafından bu kadar suçlanmayan Ramazan Akyürek ve Ali Fuat Yılmazer’i suçladı. Bunun bir siyasi kavga olduğu açık. Erhan Tuncel’in açıklamalarından sonra belki başka şok belgelerde ortaya çıkabilir bilemiyorum.  Erhan Tuncel, eğer gerçeklerin ortaya çıkması için bildiklerini söyleyecekse bizim sorularımıza da yanıt vermeli. Usulen bu duruşmada gündeme getirmedik ama sorularımıza yanıt vermeli. “


‘Gizliliği kaldırın, irtibatları araştırın’

Dink ailesi avukatları, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nda açık olan soruşturma dosyasına dilekçe vererek Dink cinayeti ile ilgili irtibatların araştırılmasını istedi. Fethiye Çetin’in yazdığı ‘Utanç Duyuyorum, Dink cinayetinin yargısı’ kitabında yer alan bilgilere atıf yapılan dilekçede, şu taleplerde bulunuldu;

  • Ergenekon dava dosyasında yer alan Ümit Sayın ile bazı Özel Harp Dairesi subayları ile yapılan görüşmelere dikkat çekilerek, özel harpçilerin gerçek kimliklerinin araştırılmasını,

  • Dosyada Ümit Sayın ile görüşme halinde olduğu görülen Üsteğmen Zafer Yener’in irtibatının soruşturulmasını,

  • Ergenekon iddianamesinde sanıklarından Ergün Poyraz’ın Yargıtay’da bazı davalar için Yargıtay hakimleri ile görüştüğü ve bu görevin Sevgi Erenerol tarafından verildiği belirtiliyor. İddia ile ilgili soruşturma açılmasını,

  • Muzaffer Tekin ile Ergenkon firari sanığı Saipir Debzlelvidze ile 19 Ocak 2007’de görüşme yapıldığı Ergenekon davası dosyalarında mevcut. Bu nedenle söz konusu irtibatın araştırılması,

  • Genelkurmay Başkanlığı’na yazı yazılarak Dink cinayet ile ilgili ellerindeki bütün bilgi ve belgelerin istenmesi,

  • Kendini MİT elemanı olarak tanıtan ve Dink ailesi avukatları ile görüşen Ramazan Dündar’ın gönderdiği belgelerle ilgili olarak belgelerde görülen seri numaralarının Devlet Malzeme Ofisi’nden sorularak hangi kuruma ait olduğunun araştırılmasını

  • MİT’e yazı yazılarak cinayetle ilgili olarak ellerinde bulunan bütün bilgi ve belgelerin istenmesini talep ediyoruz.

Kategoriler

Güncel Dink Davası