Birbirine benzeyen Fantomlar

Orhan Berent, 21 nesildir Afrika’nın balta girmemiş ormanlarında adaletsizlikle savaşan Fantom’u yazdı.

ORHAN BERENT

Hikâye şöyle: Bundan 400 küsur sene önce korsanlar tarafından Afrika kıyılarında saldırıya uğrayan bir gemiden sadece bir kişi sağ kurtulur. Sahile çıkan adam babasının katilinin kafatasını elinde tutarak yemin eder. “Hayatımı zalimlik ve adaletsizlikle mücadeleye adıyorum.”  Böylece Fantom efsanesi başlar. Efsanenin sebebi, fantomluğun bizdeki padişahlık gibi babadan oğula geçmesi ve civardaki yerlilerin onu yüzyıllar boyu hep aynı adam gibi algılamasıdır. Çünkü mor bir kostüm giymekte ve maske takmaktadır. Hikâyenin özü bir yanılsamadır anlayacağınız. Ölümsüz Ruh! Fantom! Kızılmaske!

Fantom yayın hayatına 1936’da önce gazetelerde bant yayını olarak başladı. Yaratıcısı Lee Falk’tu. Yüzlerce macerası yayınlandı, dönem dönem çeşitli yayınevlerinde bağımsız dergi olarak çıktı ve günümüzde de değişik yorumlarla sürmekte. Ressam başlangıçta Ray Moore’du ve Fantom’u 1942’den sonra asistanı Wilson McCoy’la beraber çizmeye devam etti. 1960’larda çizimleri bir başka ünlü çizgi roman Gordon’un ressamı Dan Barry’nin kardeşi Sy Barry devraldı. Bizim memlekette de okuyucular en çok onun çizgileriyle haşır neşir oldular Kızılmaske’yle.

Fantom ya da bizdeki adıyla Kızılmaske, ormanda Kafatası Mağarası’nda yaşar. Yaratıcısı Lee Falk, ilk zamanlarda sadece Kafatası Mağarası ve etrafını konu alırmış. Sonraları buna Fantom Tepesi, Altın Sahili, Fısıldayan Koruluk ve Eden Adası’nı da eklemiş. İyi de yapmış. Enteresan mekânlarda geçen hoş bir çizgi romandır. Türkiye’de 1939’da Çocuk Sesi ve Afacan dergilerinde önceleri Dev Adam ismiyle yayınlanmış. Mış olarak söz ediyorum, çünkü o devire yetişemedim ve sahaflarda da rastlamadım. Sonra bir zamanların efsane dergisi 1001 Roman’da yayınlanmış, Red-Kit’te dolgu malzemesi olarak kullanılmış. Bu satırların yazarı ise ilk defa bizim neslin çocukluğunda önemli bir yer tutan Tay Yayınları’nın çıkardığı fasiküllerde okudu Kızılmaske’yi.

Peki, kimdir bu maskeli kahraman? Bizim okuduğumuz Fantom maceraları 21. Fantom’a aitti. Asıl adı Kit Walker’dı. Fantomluğu 20. Fantom olan babasından devralmıştı. Ondan öncekilerde olduğu gibi iki yüzüğü vardı. Yüzüklerin ucundaki mühürlerde kötülerin suratına kuru kafa işareti, iyilerin bileğinin içine de iyilik sembolünü vururdu. Ormanın derinliğinde pigmelerin yanında Kafatası Mağarası’nda yaşıyordu. Kostümlü bir kahramandı. Vücuduna yapışan bir elbisesi, yüzünü gizleyen siyah maskesi vardı. Ara sıra şehre indiğinde pardösü giyip, şapka takar, bir de koyu renk güneş gözlüğüyle iyice gizemli bir tip olup çıkardı. Sıcak havalarda beysbolcu şapkası ve tişört giydiği de olurdu. Tabii yine o koyu renk camlı güneş gözlükleriyle birlikte. Çünkü Fantom’un yüzünü gören ölür!

Ormanda huzuru bozmaya çalışan beyaz adamlar, avcılar, Augustus Barışı’na benzer orman barışını bozmak isteyen kötü niyetli yerliler, şehirdeki haydutlar, organize suç çeteleri, Fantom’un düşmanları arasındaydı. Bir de sevgilisi vardı, Diana Palmer adında. Birleşmiş Milletler’de gönüllü hemşirelik yapan bu hoş ve cazibeli hatun gönlünü Kızılmaske’ye kaptırmıştı. Sonradan evlenmişlerdi de. Düğün törenlerine yine tüm dünyada tanınan diğer bir çizgi roman kahramanı Mandrake de gelmişti. Sonradan Diana, Kızılmaske’ye ikiz doğurdu: Kit ve Heleoise. İkincisi kızdı. Kahraman adında beyaz bir atı ve Şeytan isminde bir de kurdu vardı. Kimi zaman uçağa binmesi gerekince, hostesler, hayvanların uçağa alınamayacağını kılık değiştirmiş Kızılmaske’ye beyan ederler, Fantom da o bilinen repliğini tekrarlardı. Köpek değil kurttur o!

Ana mekân Kafatası Mağarası’ydı. Doğal bir oluşumla kafatasına benzeyen bu mağaranın dışında bilindik mekânlardan biri de, Fısıldayan Koruluk’tu. Kızılmaske’den yardım isteyenler ya da bir şekilde yolu düşenler rüzgârın etkisiyle sürekli “Phantom, Phantom” diye fısıldayan kurumuş ağaçların arasında korkuyla dolaşır, sonunda pigmeler onu bulup Kızılmaske’nin yanına getirirdi. Bu kuru kafa fetişi, Kızılmaske serüvenlerinde önemli bir rol tutardı. Hatta mağarada oturduğu taştan oyulmuş tahtındaki kolçakların ucunda da kuru kafa kabartmaları bulunurdu. Mağaranın derinliklerindeki diğer bir ilginç mekân da Atalar Mezarlığı’ydı. Duvarlarda 1600’lü yıllarından bu yana ormanda barış ve adaleti sağlamış eski Fantomların mezarı mevcuttu. Aslında her yönüyle korkutucu ve caydırıcı bir mekandı Kızılmaske’nin oturduğu yerler. Fısıldayan Koruluk’taki kurumuş ağaçların gövdelerinin de insan suretine benzediğini ekleyelim hemencecik. Hikâyeye göre bunlar doğal oluşumdur, fakat Fantom Kayalığı, zamanında bilmemkaçıncı Fantom’un yardım ettiği yerel bir kralın Avrupa’dan heykeltıraşlar getirerek Rushmore Kayalıkları gibi dağı tıraş ettirdiği yapay bir oluşumdur. Fantom ormanda on kaplan gücündedir.

Çizerleri arasında 70’li yıllarda bir Türk resssamının Özcan Eralp’in de olduğu Kızılmaske’nin bir de dillere destan serveti vardı. Kafatası mağarasının derinliklerinde Kral Arthur’un kılıcı, Kleopatra’yı sokan yılanın saklandığı kavanoz gibi antika değeri dünyalara bedel bilimum malzemenin dışında, envai çeşit altın, gümüş, elmas ve türlü mücevherat vardı. Adaletin temsilcisi Fantomların bu denli büyük bir hazineyi nasıl biriktirdiği de ayrı bir soru işaretidir. Kızılmaske, haydutlarla ve çetelerle uğraşmaktan fırsat buldukça bu hazine odasını dolaşır, canı sıkıldıkça Eden Adası’nda yüzmeye gider, bir punduna getirip sevgilisi Diana Afrika’ya geldiğinde bu tabiat harikası yerlerde koklaşırlar, sevişirlerdi. Bunun dışında atalarının günlüğünün bulunduğu kütüphanede onların hatıralarını ve geçmiş serüvenlerini mum ya da meşale ışığında okurdu. 20. yüzyılda yaşayan Fantomların Kafatası Mağarası’nda hala elektrik yoktu. Primitif koşullarda yaşamaya devam ediyordu bizim 21. Kızılmaske. Ormanda ya da çevre şehirlerde huzuru bozan olursa, dörtnala kötülüklerle savaşmaya giderdi. Fakat tüm bu soylu uğraşlara, adaleti yerine getirme endişesine ve ilginç hikâyesine rağmen, Fantom efsanesinde de tiye alınacak birçok nokta vardı. Ormanda Fantom şimşekten hızlı hareket eder derler.

Hep merak ederdim 20 nesil süren bu hanedanlıkta erkek çocukları olmayan Fantomlar ne yapıyordu? Ne bileyim olur ya küçük Fantomlardan birisi kahraman olmak istemiyordur, belki şiddete karşıdır. Hatta Fantomlardan birisi kısır, bir diğeri cinsi bakımdan iktidarsız olabilirdi. Başka bir sorun da, her çizgi roman kahramanı gibi beyaz ırktan olan Fantom’un soyunu sürdürebilmesi için Afrika’nın balta girmemiş ormanlarında kendisi gibi beyaz ırktan bir kadını nereden bulduğuydu. Dile kolay tam 20 nesil. Bu Fantomlardan hiçbiri yerli bir dilbere gönül düşürmemiş miydi? Diğer bir konu, bu 20 Fantom içinde yüzü çiçek bozuğu, çopur, ya da herhangi bir rahatsızlıktan ötürü fizyonomisi deforme olmuş olan bulunmuyor muydu? Ya da patates burunlu ya da köfte dudaklı olan? Hepsi nasıl tornadan çıkmış gibi aynı suretteydi? Bıyık ya da sakal bırakmak isteyen olmuyor muydu aralarında? Sorular çoğaltılabilir ama bunlar mizah dergilerinin konularıdır. Bir zamanların ünlü karikatüristi Cem Yılmaz ve halen çizmeye devam eden Ahmet Yılmaz da bu konulara yıllarca Leman dergisinde kafa yormuştu.

Ülkemizde 90’ların ortasına kadar uzun yıllar Tay Yayınları tarafından neşredilmiş Kızılmaske, bu yıl İlyas Erkul’un sahip olduğu Büyülü Çizgiroman tarafından tekrar yayınlanmaya başladı. Hem de bu kez kronolojik sıralamaya uyularak. Editörlüğünü Ege Görgün’ün yaptığı Kızılmaske, şimdiden 6. cildine ulaştı bile. Çocukluğunu yâd etmek ya da benim gibi düzgün bir Kızılmaske arşivine sahip olmak isteyenlere bire bir.  

Kategoriler

Şapgir